• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (7.57)
diarios de motocicleta - walter salles
küba devrimcisi che guevara, 1950'lerde henüz 23 yaşındayken motosikletle seyahate çıkar. tüm güney amerika'yı en yakın arkadaşı alberto granado'yla birlikte gezer.
 
ikili mezuniyetlerine kısa bir zaman kala kendilerine eğlence arar ve arjantin, şili, brezilye ve peru'yu kapsayan uzun bir maceraya çıkarlar. başlangıçta birbirine paralel hedefleri olan ve güzel kızların peşinde olan ernesto ve alberto'yu, hayat bambaşka noktalara sürükler.


  1. öncelikle che ye çok şey katan ve bu suretle dolaylı olarak dünya tarihini değiştiren bu yolculuğa katılan iki kişiden birinin not tutmuş olması diğerinin ise film çekildikten sonra vefat etmiş olması filmin gerçekçiliği açsından ciddi bir şanstır. zira alberto granado filmi çekenlerle şahsen tanışmış ve sahnelerin gerçekçi olması konusunda ısrarlı davranmış.filme geçecek olursak herşeyden önce coğrafya mükemmel kullanılmış. onun dışinda gael garcia barnelin oyunculuğuna diyecek hiçbirşey yok. astım krizlerini izlerken içiniz daralıyor o derece. che portresinin bizim ülkemizde kendisine devrimci olarak bakan gençlerin aksine daha mahçup , çekingen , cevaplarındansa soruları bol şekilde çizilmesini çok sevdim. muhtemel ki che ömrünün sonuna kadar soru işaretleri ile yanyana kaldı. müziklerin kullanımı son sahnede gözleri yaşartan süpriz olarak alberto ve filmdeki sözlerin abartısızlığı çok gerçekçiydi. belki en vurucu söz ben artık ben değilim di. ernesto o yolculıktan sonra bir daha asla kendisi olamadı hep diğerkam oldu , hep başkalarıyla kaldı, gencecik ölümüyle ışıltıdan uzak dimdik hayatıyla uğruna öldüğü insanların yüreklerine dağıldı.
  2. ernesto che guevara'nın küba devrimine girişmeden önce, tıp okuduğu sıralarda arkadaşı alberto granado ile güney amerika'yı motosiklet ile keşfetmesinin hikayesi, 2004 yapımı sinema filmi. che'nin kitabından uyarlanan filmde güney amerika'ya yaptıkları seyahatlerde toplumsal görüşünü de büyük oranda etkileyen latin amerika halklarının bulunduğu şartlara tanık oluyoruz. bunun yanında bir cüzamlılar köyünde geçirdikleri zaman içinde che kendi iç dünyasını keşfediyor, hümanist hayat görüşü az çok şekilleniyor. bu anlamda politik bir figürü kişisel anlamda da az çok tanımak için iyi bir fırsat.

    gustavo santaolalla'nın muhteşem müzikleri ve müthiş yol görüntüleri eşliğinde, böylesi önemli bir siyasi figürün, politikanın sıkıcı gölgesinden uzakta yaptığı seyahatlere eğilen gerçekten etkileyici bu latin amerika panoramasında che'yi gael garcia bernal oynuyor.
  3. çok leziz, çok şahane film. görselliği, açıları inanılmaz beğendim. meşhur müziğini yapan gustavo santaolalla, the last of gibi güzel bir oyunun ayrıca brokeback mountain, babel gibi filmlerin müziklerini yapmış.

    filmin bende ilk uyandırdığı çok ilginç çok başka duygular oldu. yaptığımız bir otostopta, daha bilinen yerlere değil de, en azından otostop için görece daha bilinmemiş yerlere gittiğimizde karşılaştığımız şeyler beni kökten değiştirmişti. bildiğimi, hatta bilmek az kalır, çoktan hatmettiğimi zannettiğim "duygular" yıkıldı. filmi izlerken her an her saniye o anlara döndüm. belki tekrar tekrar izlemek gerekecek.. ama bazen değişmez sandığınız şeyleri değiştiren depremler, büyük bir yıkım ve gürültüyle gelmiyor. hatta bazen küçük bir ürperti, bir bakış, karanlıkta birbirine çarpan iki taşın durmayan sesi, sizi başka birine çevirebiliyor.

    her şey bir kenara, kızanlar olacaktır lakin bu filmi ekranın yan tarafına, bir şeyler yazarken aksın ve izleyeyim diye açmıştım. güzel bir film olduğunu biliyordum, tekrar izleme niyetindeydim sonra hatta. tabi bu sadece 5 dakika sürdü. sonra gözlerimi ayıramadım. velhasıl ateş soluyoruz güzel kardeşim.

    +
  4. henüz genç bir tıp öğrencisi olan che'nin kendisi gibi beyaz ve steril bir hayatı olan eczacı arkadaşıyla çıktığı yolculuğu ve yolculuk sırasında dünyaya bakışındaki değişimi güzel görüntülerle izliyoruz.

    filmin sinemalarda gösterimde olduğu dönemde che'nin yavaş yavaş bir pop kültür ikonuna hatta kapitalist bir ürüne dönüşmeye başlaması nedeniyle bu filmde eleştirilerden nasibini almıştı.

    besim tibukçu liberal bir arkadaşımla sinemada izlemiştim. ikimizde filmi çok beğenmiştik.^:swh^ elbette bir land and freedom değildir ama güzel bir filmdir.
  5. bu filmin çekilmiş olması biz insancıklara bir armağan. her sene çekilen 10 filmden birbirinin benzeri 9 zırvanın haricindeki 1 film bu. düşünün hollywood bir che filmi çekse ekranda ne türlü vurdu kırdı izlerdik. walter salles'in çektiği bu che filminde ölen kimse yok.

    filmin önemli yani che falan değil bana göre. hatta che isminin filme karışmış olması filmin başarısını gölgeliyor çünkü işin içine siyaset karışıyor bu sefer. okuduğum bir kaç incelemede filme sağdan yaklaşanlar che'ye şöhretini kazandıran sonraki mücadelesinin aslında terörist/otoriter/diktatöryal olduğunu hatırlatmadan geçememiş. soldan bakanlar ise "bu kadarcık mı yani" havasında bir tatminsizlik içinde.

    filmin güzelliği içinde che olması değil bir yol filmi olması ve iki genç insanın değişiminin hikayesi olması.
  6. !---- spoiler ----!

    yorumlarda che'nin spoiler olarak verilmesi gerektiğini düşündüğüm film. yoksa sondaki o de usuahia a la quiaca şaheserinden daha az tat almak zorunda kalınabilir.

    !---- spoiler ----!
    sde