1. küçüklüğünde zincirle bağlanan fillerin yetişkinlikte iple sandalyeye bağlasanız bile yerinden ayrılmayacağı söylentisi sosyal medyada çok dolanır. bilmiyorum doğruluğu nedir, fakat dinden çıkmak o sandalyeyi fırlatıp atmak gibidir.

    aslında düşünsel anlamda çıkmamak için kendini cahil bırakmaktan veya her öğrendiğini dine entegre etmeye çalışmaktan çok daha basit bir yoldur, fakat insan cehennemden korkmasa bile bunu vicdanına yediremeyebilir. sonuçta "tanrı bizi sever, tanrı bizi korur, x dini barış dinidir" diye yıllar geçirip buna inanan insanlarla bir arada bulunduysanız sonradan sizi seven birine el hareketi çekmiş gibi hissediyorsunuz, yalnızlık çöküyor. şayet ahiret inancını da kesmişseniz, çevrenizdeki inançlı insanlarla aranıza kimse hissetmese bile bir fark giriyor: hayatınızı ötedünya ideallerine ve idealistlerine emanet etmeme kararı. "burada olan burada kalır" diyorsunuz, bundan sonrasında iki seçeneğiniz var: ya gider ve yokluğa karışırsınız, ya da kalır ve savaşırsınız. arasını denemek yıllar boyu sürebilecek bir işkenceye davetiyedir.

    fakat dinden çıkmak o kadar büyük bir olay da değildir. tanrıya isyan etme sebebi benim gibi bir agnostiğin bile dinî argüman üreterek çözebileceği şeyler olan insanlar var. inandıklarını bilmemek yakıyor zaten bunca insanı. bir de herkesin bireysel çıkarım yapması sorunu var, modern tasavvufçusuyla ışidcisi arasındaki fark uçurum gibi bir şey. biri diyor "tanrı benim", biri diyor "tanrı senin ......." o yüzden önce gerçek islam ne ona karar versinler. tıpkı gerçek hristiyanlık gibi. zaten tanrıya neden inandıklarını da bilmiyorlar; yani tüm çelişik durumlara rağmen inanmayı seçenlere pek bir şey diyemem, çünkü yokluğunu ispat da edemeyiz çelişkili bulsak ve yanlışlasak bile, fakat inandığının mantıklı-tutarlı-doğru olduğunu savunanlar her şeyi eğip büküyorlar diye düşünüyorum. zaten o yüzden hepsi dinden çıkalı çok oldu fakat kendilerine müslüman deyince sorun bitti diye inandıklarından bunu fark etmiyorlar.