1. tababet sanatını icra eden kişilere verilen ünvandır. doktor özgüveninin sağlıklı insanlarca tartışılması bana hep saçma gelmiştir. kişi gerçekten hastaysa karşısında özgüveni yüksek bir doktor görmek ister bunu algılayamamak nasıl bu kadar güç olabilir?

    -sevgili romalılar,azizler, bilginler! kulak verin sözüme. doktor özgüveninin ne seviyede kalması ile ilgili tartışmalar devam ederken kendimce bir deney yaptım. çocuğunu muayene ettirmek isteyen bir grup hastaya emrivaki tavırlar sergiledim. otoriter ve buyurgan yaklaştım ve hatta bir kaç hastayı yanlış bildikleri birtakım uygulamaları çocukları üzerinde denedikleri için kızgın bir şekilde azarladım,doğru yaklaşımı anlattım.
    -bir diğer hasta grubuna ise gayet sakin yaklaştım, öyle ki annem beni o anda görse bir demlik ıhlamuru bir oturuşta bitirdiğimi düşünebilirdi. onları uzun uzun cevap vermeden dinledim,ben dinledikçe onlar saçma sapan sorularını sormaya devam ettiler, kısa ve net cevaplarla ve yine pasif bir uslupla sorularını yanıtladım. reçete aşamasında yazacağım ilaçların kararını onlarla paylaştım ( şu antibiyotiği yazabilirim,ama isterseniz şu antibiyotiği de yazabilirim bunlar muadil ilaçlar zaten.yazmamı istediğiniz başka bir ilaç var mı,evde kendinizi rahat hissetmek için elinizin altında bulunmasını istediğiniz bir ilaç? gibi)

    sonuç: otoriter yaklaşım gösterdiğim, bu ilacı bir hafta kullanacaksın bu bitmeden bir daha karşıma gelmeyeceksin üslubuyla yaklaştığım hasta grubu muayene sonunda kendini mutlu hissediyordu,bunu muayene sonunda ettikleri teşekkürün içtenliğinden ve gözlerinden okudum kesinlikle. kısa bir süre içinde iyileşeceklerine inançları vardı. daha nazik yaklaştığım ve interaktif bir tedavi yaklaşımı gösterdiğim hasta grubunda ise bir acaba ? vardı. evet kendilerini tedavi edecek ilaçlar almışlardı lakin karşılarındaki doktorun kendine güvensiz tavırları onları tatmin etmemişti. mimikleri onları ele veriyor, belki de tatmin olmadıklarını bilerek bana göstermeye çalışıyorlardı.

    sözün özü: doktora canınızı emanet etmek zorunda olduğunuz bir durum yaşarsanız ( ki inşallah yaşamazsınız) bu başlığa tekrar dönün ve fikirlerinizi bizimle tekrar paylaşın.
  2. tıp okumuş olanlarından nefret edilmemesi,onların saygı görmelerinin gerektiğini düşündüğüm ama sadece sınavda derece yaptı diye maaş yüksekliğinin makul bulunmasını desteklemediğim meslek. bazı teknik üniversitelerin örneğin mühendislik dallarında kaçıncı sıradan öğrenci aldığını tartışmayalım. maaşlarında, şartlarında kendi adıma gözüm yok,allah daha çok versin ama bir o kadar başarılı, fiziken/zihnen yıpranarak çalışanların da maddi - manevi şartları iyileşsin.
  3. çocukluk düşüm. bugünkü gerçekliğim.
    onları ölümsüz olarak tasvir ederdim. allah var,yalan söylemeyelim, ama sonraki gerçeklik,onların da ölümlü olması, beni epey üzmüştü. yine de bırakmadım düşümü,kendimi tanıdıkça, vücudu, işleyişi kavradıkça,ne kadar muazzam olduğunu gördükçe hayrete düştüm. o benim,güzel hayalimi gerçek kılmak için yıllarca çalıştım. okuduğum kitap ve notların sayısı bir odayı tamamen doldurabilir. değdi mi? değmez mi hiç? şimdi mutluyum. çünkü bir düşümü daha gerçek kıldım. düşler. düşlerinizi gerçek kıldıkça yaşanılır oluyor hayat. şimdi en son düşümde sıra. çok çalışmalıyım. insanların bir parça kemik için ellerinden alınan davarlarını, ellerine sunmalıyım. tıpkı hastalıklara yaptığım gibi.
  4. sözlüklerde "bir fırsatını bulsam da giydirsem" denilen meslek, ünvan, akademik durum ve yaşam biçimi.

    ilk eleştiri "doktor egosu". egosantrik mesleklerden doktorluk evet. polis, hakim, savcı, tapu memuru, maliyeci vs. egosuna fitsiniz ama. neden? çünkü bu insanlardan çekiniyorsunuz. rahatlıkla dövemezsiniz bunları. ne yapalım, sürekli referandum öncesi başbakanı gibi ne kadar gereksiz bir pozisyonumuz olduğunu mu anlatalım?

    ikinci eleştiri "bilgili hastaya uyuz oluyorlar." hayır anam. bilakis seviyoruz. uyuz olduğumuz, eksik ve yanlış bilgi ve on dakikalık google araştırmasıyla doktora yaptığını sanan ukalalar. daha bugün sol kalçasına enjeksiyon yapıldığı halde sağ bacağının uyuştuğunu söyleyen hastaya bunun pek olası bir durum olmadığını söylediğimde bana "ama hocam biliyorsunuz ki sol taraftaki sinirler sağ tarafı idare eder" demesi gibi. ne yapmamı bekliyorsunuz peki?

    üçüncü eleştiri "artistliğe lüzum yok, parayla yapıyorsun bu işi. hem yeminin var. muayeneye geldiğimizde kuzu oluyorsunuz kuzuu". değil kardeşim. benim yeminim, beni bim kasiyeri olarak görebileceğin bir hizmet alanına ait değil. kaldı ki hizmet sektörlerinde de asgari bir iletişim ve dil kullanımı beklenir. ne diyorsun "bir ekmek alabilir miyim". de bakalım fırıncıya "ver lan oradan iki pişkin ekmek, parasıyla değil mi, adam olun" diye de soksun küreğin sapını mabadına. özel hastaneciliğe gelince. değişen bişey yok. orada para verdin diye daha fazla vakit ayıran yada daha güler yüzlü olan ben değilim. bunlar senin beklentin yüzünden. neden demiyorsun "özel sağlık sigortam olması çok aşağılık. binlerce gariban sgk kuyruğunda" diye. parayı verip ayrıcalık isteyen sen değil misin? yoksa bana ne. ameliyat masasına yattığında özelde de tüzelde de canını emanet etmiyor musun? kafa tasın açıkken güler yüz mü kurtaracak seni?

    aklıma gelen diğer eleştiri " sözlük ortamında hep bir şekilde kendilerini belli etme çabasındalar". değil efendim. kız falan mı düşürdüğümüzü sanıyorsun ne alakası var. maskeyle mi dolaşalım ne yapalım?

    tek haklı bulduğum genel eleştiri, iletişim sorunları olduğu. evet bazıları asık suratlı. bazıları sinirli. bu bir mesleki deformasyon. bir hasta kapıdan girip "öncelikle nasılsınız, sizin halinizi soran olmuyordur ben sorayım" dedi. bu adamın oluşturduğu pozitif hava elbette bir tebessüm getirecektir her hekimin suratına.
  5. hastaya karşı ilgisininin optimumumu bulması gereken kişi olabilir.
  6. dinlediğim en güzel vurguyu senin yaptığın, beni çağırmak için söylediğin kelimeydi, adımın yerine.
    doktor nasılsın?
    isim bir nesneyi açığa çıkaran sözcüklerdir. örneğin kitap dediğimde hepinizin zihninde az buçuk bir şey canlanır.
    doktor denildiğinde zihnimde canlanan şey hep sensin.
  7. onlar kendine güvenirmi pek bilmem ama ben güvenmiyorum arkadaş! sabah akşam ezberle gel tıp oku. olacak iş değiş. insan tamirciliği lan bu borumu? he?
    ats2
  8. özgüveni tavan yapmış, sağlık personeli.