1. hekim. hastalıklarımızı teşhis eden ve iyileşmemiz için bize yol gösteren güzel insan. hep söylerim, allah doktorların kapısına düşürmesin ama doktorları da başımızan eksik etmesin.

    not: size vurmaya kalkanların da eli kırılsın.
  2. bu ülkede 3-5 dakika bekletmek zorunda kaldığı hasta-hasta yakını tarafından bile şiddet görmesi "muhtemel" kişilerdir.

    gelir adam 2 kurşunla öldürür sonra mahkemeye çıkar bana aksakallılar göründü, benim zevkim bu canım istedi vurdum der...

    sonra bakarsın mahkemede takım elbise giymiştir bi de hakimim, beyim falan der... aaa iyi hal. hadi güle güle.
  3. özgüveni tavan yapmış, sağlık personeli.
  4. özgüveni olmayanlarına kendimi emanet edemeyeceğim sağlık personeli.
  5. anlaşılan ekşideki özgüven muhabbeti ta buraya kadar gelmiş. ya bari şu son olaylardan sonra yapmayın bunu. daha bu hafta adamın! teki sırf canı istedi diye, alanında başarılı yılın hekimi seçilmiş bir doktoru katletti.

    he kardeş he özgüvenimiz tavan yapmış, arş'a değiyor, aşağıdan bakınca göremezsin bile o derece.
  6. onlar kendine güvenirmi pek bilmem ama ben güvenmiyorum arkadaş! sabah akşam ezberle gel tıp oku. olacak iş değiş. insan tamirciliği lan bu borumu? he?
    ats2
  7. hastaya karşı ilgisininin optimumumu bulması gereken kişi olabilir.
  8. ölüm zamanını mümkün olduğunca uzatmaya çalışan ve bunu yaparken mümkün olduğu kadar kaliteli bir yaşam sürmenizi isteyen insandır.
  9. akademik doktor ünvanı ile karışmaması için "hekim" kelimesi ile ifade edilmesinin daha uygun olacağını düşündüğüm meslek mensubu.
  10. tababet sanatını icra eden kişilere verilen ünvandır. doktor özgüveninin sağlıklı insanlarca tartışılması bana hep saçma gelmiştir. kişi gerçekten hastaysa karşısında özgüveni yüksek bir doktor görmek ister bunu algılayamamak nasıl bu kadar güç olabilir?

    -sevgili romalılar,azizler, bilginler! kulak verin sözüme. doktor özgüveninin ne seviyede kalması ile ilgili tartışmalar devam ederken kendimce bir deney yaptım. çocuğunu muayene ettirmek isteyen bir grup hastaya emrivaki tavırlar sergiledim. otoriter ve buyurgan yaklaştım ve hatta bir kaç hastayı yanlış bildikleri birtakım uygulamaları çocukları üzerinde denedikleri için kızgın bir şekilde azarladım,doğru yaklaşımı anlattım.
    -bir diğer hasta grubuna ise gayet sakin yaklaştım, öyle ki annem beni o anda görse bir demlik ıhlamuru bir oturuşta bitirdiğimi düşünebilirdi. onları uzun uzun cevap vermeden dinledim,ben dinledikçe onlar saçma sapan sorularını sormaya devam ettiler, kısa ve net cevaplarla ve yine pasif bir uslupla sorularını yanıtladım. reçete aşamasında yazacağım ilaçların kararını onlarla paylaştım ( şu antibiyotiği yazabilirim,ama isterseniz şu antibiyotiği de yazabilirim bunlar muadil ilaçlar zaten.yazmamı istediğiniz başka bir ilaç var mı,evde kendinizi rahat hissetmek için elinizin altında bulunmasını istediğiniz bir ilaç? gibi)

    sonuç: otoriter yaklaşım gösterdiğim, bu ilacı bir hafta kullanacaksın bu bitmeden bir daha karşıma gelmeyeceksin üslubuyla yaklaştığım hasta grubu muayene sonunda kendini mutlu hissediyordu,bunu muayene sonunda ettikleri teşekkürün içtenliğinden ve gözlerinden okudum kesinlikle. kısa bir süre içinde iyileşeceklerine inançları vardı. daha nazik yaklaştığım ve interaktif bir tedavi yaklaşımı gösterdiğim hasta grubunda ise bir acaba ? vardı. evet kendilerini tedavi edecek ilaçlar almışlardı lakin karşılarındaki doktorun kendine güvensiz tavırları onları tatmin etmemişti. mimikleri onları ele veriyor, belki de tatmin olmadıklarını bilerek bana göstermeye çalışıyorlardı.

    sözün özü: doktora canınızı emanet etmek zorunda olduğunuz bir durum yaşarsanız ( ki inşallah yaşamazsınız) bu başlığa tekrar dönün ve fikirlerinizi bizimle tekrar paylaşın.