1. birkaç açıdan desteklemediğim ve etkisi üzerine kknyyk ile beyin fırtınası yaptığımız proje. insanların diriltilebileceğine(*:ruhen ve bedenen), aynı kişi olarak hayatlarına devam edebileceğine inanmıyorum da hadi diyelim ki oldu. diriltilme vakti(*:"zamanı geldiğinde", "bir gün" gibi ifadeler kullanılmış) anladığım kadarıyla bayağı ileri bir tarih. buna göre,

    - o insanları kim diriltecek? yani,ya diriltecek kişiler de o arada ölmüş olursa ve o insanlar öyle unutulurlarsa? atıyorum bundan bin yıl sonra tanklar içinde keşfedildiklerinde (bu işlem artık kalmamış olur muhtemelen), şimdi mumyalara yaptığımız muameleye maruz kalmayacakları ne malum :/

    -diyelim ki ilk madde aşaması sorunsuz atlatıldı. kişi ne kadar zengin olursa olsun tüm sevdiklerini aynı işleme tâbi tutturamayacak(*:hem maddi olarak, hem de belki onlardan etik veya dini açıdan istemeyen olacak), döndüğünde artık kaybettiğini fark ettiği yakınlarının üzüntüsü :/

    -diriltilen kişinin kendisi her ne kadar kaldığı yerden devam ediyor olsa da dünya çok değişmiş olabilir ; onun sahip olduğu para artık geçmiyor olabilir(*:ortada dımdızlak kalıp köle filan olmak var), küresel ısınmadan dolayı filan dünya'da yaşam kalmayıp diğer gezegenlere taşınılmış olabilir(*:dünya onun olur bir nevi, ölü yatırım ;p), teknoloji, manevi değerler çok değişmiş olabilir(*:ayak uyduramayacağı seviyede). diriltildiğine pişman olma ihtimali çok yüksek yani:/

    özetle, iyi ki zengin değilim de böyle endişelerim yok :)
  2. zengin düdükleme projesi. umut tacirliğinin babasını yapıyor adamlar.
  3. bu düşüncenin cazibesinden kendimi alamıyorum. zengin olsam kesinlikle bu olaya girerdim. parasal olarak düdüklenmek hiç sorun değil. öldükten sonra ne yapayım parayı? gelecekte uyandırılmanın potansiyel dezavantajları da beni gıdım etkilemiyor. misal uyandırıldığım zaman tüm sevdiklerimi kaybetmiş olmayı dert etmiyorum. bilakis, benden sonra nasıl bir hayat yaşadıklarını öğrenme ihtimali, çocuklarını, torunlarını ve benim torunlarımın torunlarının torunlarını görme düşüncesi aşırı duygusal geliyor bana. gelecekte uyumsuzluk çekme ihtimali de vız gelir, nitekim şimdiki hayata da çok uyumlu olduğum söylenemez. dondurulmuş bedenin kaza sonucu çözülmesi de bir kriter değil çünkü bu olay zaten ölüm sonrasındaki default sürece eşdeğer. öldükten sonra toprağın altına gömülmeye kıyasla bir şey kaybetmiyorsun yani.

    niye bu kadar hevesliyim? merak. sadece ve sadece merak. insanlığın yoluna nasıl devam edeceğine dair içimi kemiren bir merak. bu işin sonu nereye varacak gerçekten çok merak ediyorum.
  4. garip ama karanlık adamın yorumuna aynen katılıyorum. param olsa kesin girerdim. başka yollardan ölümsüzlüğe de hala açık olduğumu hatırlatmak isterim. vampirlik olsun, dolunayda kurt adama dönüşmek olsun kabulüm.
  5. ilk olarak stankey kubrick'in 2001: a space odissey filminde kullanılmış insan uyutma fikridir.
    daha öncesi var mı bilmiyorum. halihazırda var olan ancak çeşitli başlığına yakıştıramadığım bu konunun bilim kategorisinde ele alınması gerektiğini düşünmekteyim.
  6. bahsettiğimiz şekilde dondurulma işlemine tabii olmak isteyenler arasında ülkemizden 15 kişi var. bu kişilerden biri de çerkez ethem'in torunu güner kuban. 1972 yılından bu yana vücut ve beyin dondurma işlemi uygulayan alcor şirketi ile, 1986 yılında dünyada ilk defa vücudunu canlı olarak dondurma sözleşmesi imzalayan kişi olan kuban, ayrıca şirketin türkiye'deki temsilciliğini de almış. söz konusu işlem ve türkiye'deki isimler hakkında da bazı açıklamalarda bulunan kuban'ın açıklamaları şu şekilde:
    “türkiye’de dondurulmak isteyen 14 kişi var. biri ünlü bir işadamıydı. ölür ölmez müdahale edildi, vücudu amerika’ya gönderildi. boş tabut içinde gömüldü. amerika’da yaşadığım 1980’li yıllarda alcor şirketinin türkiye temsilciliğini yaptım. 1986’da alcor’la vücudunu dondurma sözleşmesi imzalayan ilk türk oldum. türkiye’den 14 kişinin daha aynı sözleşmeyi imzaladı. bu kişiler arasında ünlü isimler de vardı. onlardan biri türkiye’nin çok yakından tanıdığı bir işadamıydı. cenazesi olduğunda boş tabut içinde namazı kılındı, ailesi tarafından mezara götürüldü, tabut gömüldü. insanlar boş tabutun arkasından ağladılar. o süreçte ölür ölmez müdahale edildi, sonra vücudu amerika’ya gönderildi. ben aynı zamanda dünyada ilk defa vücut canlıyken dondurma sözleşmesi imzalayan kişiyim. dondurulan vücutların konulduğu kabinler çok dayanıklı. doğal afetler, örneğin depremde enkaz altında kalmaya dayanıklı. zarar görmüyorlar. ben ‘happy end’ olarak adlandırılan mutlu ölüme inanıyorum. şimdiye kadar mutlu yaşadım. şimdi de mutluyum. yürüyebiliyor, yüzebiliyor, okuyabiliyor ve yazabiliyorum. bunlar beni mutlu ediyor. okuyup yazamamaya başladığım zaman, mutsuz olduğum zaman amerika’ya giderek kendimi donduracağım...
    kefenin cebi varmış , şimdilik zengin insanların umut dünyası diyebiliriz ..
    bu proje sel felaketinde ,elektriklerin zarar görmesi nedeniyle büyük zarara uğramış, fakat yıllar süren insanların sonsuzluk arayışı ,şirketi batmaktan kurtarmış ..
    belit
  7. zamanında bir kaza sonucu dondurulan tüm bedenler kontrolsüz olarak çözünmüş ve tüm bedenler ölmüştü. böule bir kazanın yinelenmemesi için hiçbir sebep yok. nükleer santrallerde bile ne kazalar oluyor. ayrıca beden başarılı bir şekilde çözülse bile insanın o zamana uyum sağlaması kolay olmaz bence. bundan 20 yıl önceki dünyayla şimdiki arasında bile ne kadar fark varken yüz ya da iki yüz yıl sonra nasıl olur tahmin bile edemiyorum. günümüzün saygın ve bilgili insanları cahil ve ilkel olarak görülebilir.
    jimi
  8. beden donuyor ama ruh?? zaten kıyamet gününde allah bedava diriltecek..
  9. nedense benim pek kafama yatmayan yöntem.

    dondurulunca acı çekecekmi?
    çözülürken acı çekecekmi? (ki bu kısma illaki evet diyorum)
    peki bir hastalığın çaresi bulunana kadar diye kendini donduranların çaresi hiç bulunamazsa?
    tekrar hayata döndürme zamanına kim karar verecek?
    tekrar döndürülmesi unutulursa (ki kendimi dondursam nolur diye düşündüğüm anda ya beni çözmeyi unuturlarsa sorusu geldi aklıma)
    bide yani ölmemek için bu kadar kasmaya gerek varmı? tekrar çözülünce yine hastalanacak yine ölümle yüzyüze gelecekler. ha bir daha dondur bir daha dondur mu diyecekler? buna hayat denirmi ne anlamı var?

    ayrıca dondurulduktan 100 sene sonra hayata dönen biri, o hayata uyum sağlayabilecekmi? iki veya üç kuşak öncesinden dedenizin dedesi gelse, hiç araba görmemiş hiç uçak görmemiş ki bunlar en basitleri. teknolojiye belki kısmen alışırda insanlardaki dejenerasyon onu ciddi bunalıma sokar.

    kısacası insanın sevdikleriyle geçirdiği zamandır önemli olan. ölümsüz olsak ne olacakki?
  10. münker ve nekir için sorun teşkil etmeyecek proje. yukarıda tanımı yer alan bir arkadaşımızın ibaresinden alıntı yapıyorum:

    "ölümünüzün ardından en kısa sürede -196 c derecede sıvı azot içersinde saklarız"

    ölümün ardından bedenimi saklarsan en fazla vücudun çözdürüldüğü yılda kadavra olarak insanlığa faydam olur. bunun dışında zaten her şekilde ölmüş olacağım. ölen bir insanın geçeceği ilk sınav da münker nekir sınavı olacak.

    isterseniz mezarda toprak altında olun veya isterseniz -196 derecede sıvı azot tankının içerisinde olun münker ve nekir için farketmeyecektir. burada tek fark mezarda başınızı tahtaya vurmak yerine azot tankının kapağına çarpmanız olacaktır.

    bu işe merak salan arkadaşlar kendilerini sura üfürüldükten sonra dirilirken bulacaklardır. lütfen şaşırmasınlar.