• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.80)
Yazar franz kafka
dönüşüm - franz kafka
"gregor samsa bir sabah yatağında sıkıntılı rüyalarından uyandığında, kendini dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu."dönüşüm çağdaş dünya edebiyatının en çok tartışılan başyapıtlarından biridir. kafka, ailesiyle birlikte yaşayan bir gencin sabah uyandığında kendini bir böceğe dönüşmüş olarak bulmasını öyküleştirmektedir. bu öykü aynı zamanda günlük yaşamın tekdüzeliğine karşı bir başkaldırıdır. 20. yüzyıl insanının mkıstırılmışlığını, toplumsal çalkantılar içindeki bunalımını olanca içtenliğiyle duyumsatan bir yazardır kafka.(tanıtım bülteninden) (kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)


  1. toplum bireyi olduğu gibi kabul etmez. toplum bireyi işe yaradığı, beklentileri karşıladığı,"dişli" olduğu sürece kabul eder. onlardan farklı olamazsın, onların düzenine uyum sağlamak zorundasın ve en önemlisi onların işine yaramalisın yoksa bir böcekten farkın olmaz; onlar kadar işe yaramaz ve iğrenç olursun.

    bir köpek eğitilebilir, söylenenlere itaat edebilir ama bir böcek asla eğitilemez. eğer ki onların ( aile, toplum, devlet vs ) istediklerini yapamazsan onlarla yaşamanın bir anlamı yoktur. onlar gibi sevmezsen de yaşamanın anlamı yoktur sen onlar için varsın; makinenin diğer dişlilerinden farklı olursan veya çalışmazsan makinenin işleyişini bozarsın bu yüzden söküp atarlar seni.

    toplumdan aileye sosyal kurumların ikiyüzlülüğünü ortaya koyan muhteşem bir başyapıttır.
    kahve
  2. dedemin öyküsüdür oysa dönüşüm. şayet bir gün birisi gelip "hey dedenin öyküsünü anlatsana" demiş olsaydı bana "dedem, koca ilyas, bir sabah huzursuz düşlerden uyandığında kendini böcek gibi hissediyordu" diye başlardım "6 bacağı olmasına rağmen hiçbirini hareket ettiremiyor olmasının utancı ile."

    dedem, kalkamazdı yataktan. bizlere görünmemek için de yorganı yüzüne kadar çekerdi üstelik. sesi soluğu da çıkmazdı. ya da biz duyamıyorduk söylediklerini, kim bilir. günde 2 kez açardık kapısı yemeğini vermek için o kadar. kimi zaman "rahatsız etmeyin beni" der gibi bakardı gözleri kimi zaman ise "lütfen duyun beni". lakin o duyuramadı hiç sesini bizlere.

    bir gece yıllardır köşede durmasına rağmen kimsenin yanına dahi yaklaşmadığı win98 yüklü bilgisayara benzetmiş kendini ve utancından sahaba kadar yiyip bitirmiş kendini. benim dedem işe yaramıyor olmanın utancıyla ölmüş.

    aklımda tek bir soru var şu an. ne düşünürdü dedem tüm gün yatakta yatarken? samanlığın çatısının onarılması gerektiğini mi yoksa hasatın ne olacağını mı?
  3. "eğer toplum gibi olup davranmaz isen toplum seni ya dışlar ya da yok etmeye çalışır" cümlesinin en iyi örneğini kafka bizlere bu kitabında sunar
  4. gregor samsa' nın yaşadığı odanın içindeki eşyaların boşaltılmasına dair annenin sözleri şu şekildedir:
    !---- spoiler ----!

    “öyle değil mi, böyle mobilyaları buradan götürmekle ona, iyileşeceğine dair umudumuzu kaybettiğimizi ve hiç düşünmeden onu çaresizliğine terk ettiğimizi göstermiş olmuyor muyuz? sanırım odayı eski haliyle bırakmamız en iyisi, böylelikle gregor günün birinde tekrar aramıza döndüğünde hiçbir şeyin değişmemiş olduğunu görür ve aradan geçen zamanı da daha kolay unutur.”

    !---- spoiler ----!

    öyle yada böyle toplum kuralları dışına çıkmış kişi evlatta olsa, karşılık sevdiği düşünülen yegane varlık olan anne dahi onun "kendi" olmak istemesini kabul edemeyebiliyor.
  5. doris
  6. kitap ne anlatmış olursa olsun sanırım en etkilendiğim şey; çok okuyan bir şizofreni hastasından duyduğum dönüşüm yorumudur. gözlerimin sulanmasına engel olamamıştım.

    "gregor samsa şanslıydı, bir sabah uyandığında varlığı böcek bile olsa bir bedendeydi, ama biz öyle değiliz. bir sabah uyanıyoruz baktık yok olmuşuz."
  7. ahmet cemal çevirisinden okumakta fayda var, can yayınlarında olsa gerek...
    mutlu
  8. bir yanda ailesiyle birlikte sizi tiksindirecek kadar iyi bir böcek tasviri, diğer yanda o bocegin tüm çaresizligini hissettirip tiksindiginize pişman edecek kadar iyi anlatım, bir yanda kitap bittikten sonra uzun zaman sizi düşündüren karmaşık duygular,düşünceler ... çok güzel
  9. bir sabah dev bir böcek olarak uyansak acaba sevdiklerimiz bizi sevenler olarak kalır mı?

    adının telaffuzu bile insanı sarsıp kendine getiren kafka'nın yüz yaşındaki dönüşüm romanı üstüne bir asırdır söz söylenmekte. dönüşüm sanki "insanoğlu çiğ süt emmiş" sözünün romanıdır. onu okuduktan sonra insan bir daha gregor samsa'yı unutamaz. insanların değişmekten, farklı olmaktan ne kadar korktuklarını görür. insanlarla ilişkilerinde "acaba mı?" şüphesinden kurtulamaz.

    nobokov şu sözüyle öyle güzel ifade etmiş ki
    dönüşümü: "gregor, böcek şeklini almış bir insan, ailesi ise insan şekline bürünmüş böceklerdir."

    oğuz atay "....başkalarının acı çekmesini kabul eden insan, aynı güçle sürdüremez yaşantısını" der. gregor'un ailesi onun acı çekmesine dayanamadıklarından değil onsuz daha rahat yaşayacaklar için, kendileri için, ondan kurtulmak ister. en sevdikleri için "o şey" olan gregor'un sonu insanı düşündürür.

    halk dilindeki "emmim dayım hepsinden aldım payım" sözünü çok severim. kafka da yüz yıl öncesinden gregor samsa'nın aldığı payı gözümüze soka soka kafasına düşen elmayla anlatır. kafaya düşen her elma hayra alamet değil.

    birilerini severken aşırı duygusal bağ kurmamak lazım. koparken acıtmasın.