ego




  1. freud un kişilik ile ilgili hazırladığı yapısal kuramda kişiliğin en önemli üç bileşeninden bir diğeridir.
    ego , kişiliğin haz alma ilkesi yerine, gerçeklik ilkesine göre hareket eden parçası olarak açıklanabilir.gerçekçi, mantığa uygun, akılcı bir biçimde davranan, gerçek dünyayla temas ederek bilinci kontrol eden kişilik parçasıdır.dolayısıyla id in isteklerini denetlemeye çalışır.
    (bkz: psikanaliz) (bkz: id)
    dlg
  2. id, ego ve super-ego üçlüsünün realite ye tutunan tarafına verilen addır. yanlış kullanımından ötürü super-ego ile karıştırılır. freud'a göre ego bireyin mantığıdır. gerçekliğe paralel bir şekilde id'nin de perspektifini alır ve bu bağlamda kararlar yaratır. bu yüzden id ile super-ego'yu dengede tutar.

    ego freud'a en çok narsistliği açıklığa kavuştururken işe yaramış. narsislik üzerine (on nacissisim) adlı yazısında, ego'nun hem şevhetten etkilendiğini hem de çoğunlukla bilinç dışı olduğunu bu yüzden bireyin kullanımında ve kontrolünde etkisinin azaldığını söylemiştir. o yazıda bu üçlünün ilişkisini anlatan güzel bir bölmeyi buraya bırakayım;

    gerçeklik (ego) bizi, sahip olduğumuz hayvani iç güdülerimizden (id) amaç, anlam, değer, inanç ve sevgi (super-ego) gibi illüzyonlar yaratarak korur.
  3. freud u bilmemde ülkede ego ile özgüveni karıştıran çok
  4. içimde her aldığım nefesle körüklenen ateş gibi yanan kibrim ve kırgınlıklarım ağır geliyor. dengem bozuluyor, çöküyorum bir kafein koltuğuna. günlerim geçmiyor, ya da istediğim gibi geçmiyor diyelim. bir şekilde yarını gördüğüm gerçeği sürekli beni yanıltmaya devam ediyor. ona da sinirliyim. neyse, ne diyorduk?

    üzerine et geçirilmiş kafatasları ile içerisinde varlığından bile haberdar olmadıkları, olsalar bile üzerine düşünmeye değer görmedikleri egolarıyla karşımda duruyorlar. bir şekilde gülümsetiyor bu beni. böylesine trajedinin içinde kendilerini mutlu edebilmelerine hayran oluyorum. sırları ne? yokmuş gibi davranmak mı? sanmıyorum. baştan varlığını kabul etmezsen, yokmuş gibi davranmana gerek kalmaz değil mi? görmezden geliyorlar. bunun yerine akşama yapacakları yemeği, haftaya olan konferansı, bugün yıl dönümü olan evliliklerini düşünüyorlar. ama bunları düşünmelerini sağlayan şeyin ne olduğu umurlarında değil.

    gözlerinden gözyaşı aktığında gerçekten üzülüp üzülmediklerini, yanaklarında gamze çıkararak gülümserken sahiden mutlu olup olmadıkları ilgilendirmiyor onları. duygularının saflığının, düşüncelerinin özgünlüğünün önemi yok. tek önemli olan, bir öncekinden iyisi olmak. birileri tarafından konuşulmak, iz bırakmak. kendilerini bir yarış içine yerleştiriyorlar sürekli. daha iyi bir telefon, daha iyi bir maaş, daha iyi bir eş. hayatları bunun üzerine kurulu. birilerini geçmek. ama tüm bunları yapmak durumunda hissetmelerinin sebebi de umurlarında değil. yüzlerce yol düşünün, hepsini adım adım geçtiğiniz, ilerleyebilmek için sayısız fedakarlıklar yaptığınız yollar. bu yolların tümü-istisnasız tümü, tek bir noktada kesişiyor: ego. ve o noktayı görmemek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. üzerine asfalt geçip kontrol altına aldıklarını sanıyorlar. yüzeyseller, mide bulandırıcılar.

    ve en akıllılarımızlar.
  5. erken gelen oturur 'un kısaltması

    özellikle ankara için geçerli durum

    60 yaş üzeri herkesin bedavaya çılgınca otobüslerde cirit attığı bir kentin hazin ancak vazgeçilmez kuralı

    amcalara, teyzelere yer vermekten yılgın gençlerin biricik mottosu
    yalan
  6. bizi biz yapan en çirkin fakat esas yapı taşımız. fakat bunu kabullenemeyecek kadar kibirliyiz.
    kimi ünlü düşünür,budist ve bir takım uyuşturucular tarafınan ilk günah olduğu da söylenir.
  7. kitabi anlamlarını boş verin, bildiğiniz halk arasında kullanılan anlamıyla ilgili konuşuyorum. ego, yüksek ego, büyük ego elbette hatta kesinlikle hoş bir şey değil. arınmak gerekir...

    ama ego sahibi olmasını mazur gösterecek özellikleri olan bir insan varsa çok aşırıya kaçmadığı sürece egosu olması bence önemli değil. ama vasat insan ve büyük ego, hatta sadece ego büyük sıkıntı. hem çevresine, hem de kendisine. tabiri mazur görünüz hani ''kıçıyla gül(ün)mek'' şeklinde argo bir tabir var ya vasatlık ve büyük ego bir araya geldiğinde ortada ki ya da düşülen durum budur işte.
  8. egomu görüyorum.
    o halde ya o bir aynadır, ya da beni kendisi olduğuna inandırmaya çalışan bir sahtekar.
    ben, ben, ben kimim?
    işin ilginç yanı vereceğiniz yanıtın ne olduğu değil, nereden geldiği.
    ben, benim.