• youreads puanı (10.00)


  1. büyüdüğüm, yașlandığım, kendimi içinden sıyırdığım ama onu kendi içimden sıyıramadığım ev. çarpan kapılar, boş şişeler, anahtar tıkırtıları, kesik uykular, sessiz küfürler, yastıklara silinmiş gözyașları, tartışmalar ve kavgalar haricinde içinde aynı anda iki kişinin varlığına neredeyse hiç tanıklık etmemiş olan odalar, fısıltı ve bağırtı arasındaki ses düzeylerinden hiçbirine erişmeyi başaramayan konuşmalar, sessizlik, gürültü, yine sessizlik. bir sonraki gürültüye dek.

    ...

    sonra karnımdaki ağrıyla, çarşafının gelişigüzel sıyrıldığı ve neredeyse yarısının yerleri süpürdüğü yatağımdan kalkıyorum. artık daha fazla dayanamıyorum. düzeltiyorum, daha fazla dayanabilirim. ama daha fazla dayanabileceğimi görmeye dayanamıyorum artık. beni orada tutan tek şeyin tahammül etme yetimin olduğu her yerden basıp gitmek istiyorum. sırf kalmak istediğim için kalacağım bir yer bulmak istiyorum. henüz neresi olduğunu bilmediğim o yeri bulmaya yönelik açlığım ve isteğim o kadar fazla ve kontrolsüzce ki, dışarı çıkmak beni neredeyse korkutuyor. evi terk ettikten sonra düşüneceklerimden, hiç düşünmeden yapabileceklerimden korkuyorum. bir yanım kendisini ötekinden kurtarmış çünkü. öteki makul olan taraftı, muhakame yapabilirdi, dengelerdi. bir seçim yapmadan önce dururdu, nefesini tutardı. ama bu diğer taraf, artık tutabileceği kadar bile nefes alamayıșı karşısında isyan bayrağını çekmişti. yatıştırılmak, düşünmek, kaygılanmak istemiyordu. olasılıklar umurunda değildi. katlanması gereken sonuçların hiçbirini o noktaya gelene dek aklına bile getirmek istemiyordu. hayatımda ilk kez kendi kendime yapabileceklerimden korkuyorum. bildiğim tek şey hayatta olma durumumun değiştirilmeyeceği. en azından benim tarafımdan.

    kaç olduğunu bilmediğim bir saatte çıkıyorum. dışarısı soğuk, nefesim sıcak. havadan çok daha yoğun bir akışkan var sanki. beni de görüş alanımdaki birkaç insanı da yavaşlatıyor gibi. gerçek bir ağır çekimin içindeyiz gibi. kulağımda eleusine coracana çalıyor. inanılmaz tekinsiz bir müzik. sonunda kendimi o evden sıyırdığım için walden'daki thoreau gibi hissedeceğimi umarken; harikalar diyarı'nda gidebileceği her istikamette delilerle burun buruna geleceğini bildiği için yol ayrımında donakalan alice gibi hissediyorum. "tekinsiz" boşluğa en sağlam oturan kelime, evet. şarkı döngüde. bittikçe yeniden başlıyor. tekinsizliği katlıyor. yine de dinlemeyi kesemiyorum. kesemiyorum.

    ...

    bıraktığım gibi bulduğum çarşafın üzerine yeniden uzanmak üzere, düşük omuzlarla odama giriyorum. nasıl bulmayı istiyorsam öyle bırakmamın gerektiği söylendiğinde içim "tamam işte, böyle bulmak istiyordum zaten" diyor; dışım ise çarşafı en ufak kırışıklığı bile olmayacak şekilde yeniden seriyor. çünkü tabi ya, hala "aile" olarak nitelendirilen bu yıkık dökük krallığın tek kusuru benim dağılmış çarşafımdı. artık düzelttiğime göre her şey yerli yerinde. her şey olması gerektiği gibi.

    ...

    bir sonraki gece dışarı çıkamıyorum artık, ama eleusine coracana hala kulaklarımın içinde çalıyor. kimsenin haberi yok. sadece ben duyuyorum.