1. sosyolojinin kurucularından biridir.sosyoloji bilimi hakkında en nihai açıklamayı "sosyolojik metodun kuralları" adlı eserinde açıklamıştır. sosyolojide yapısal-işlevci bakışın ekolü olan durkheim, toplumu oluşturan parçaların salt işlevleriyle muhattap olmamış, ilaveten onların nedenleri hakkında bir takım argümanlar geliştirmiş ve araştırma konusunu derinleştirip sosyoloji alanına katkılar sağlamıştır. işlevi olan bir kurumun varlığını sürdürmesi bir ihtiyaç olduğunu, eğer işlev olası durumlarda sürdürülmezse bu işlev kaybı, toplumsal kurumu yok edeceğini belirtmiştir.

    toplumdaki yapıyı aynı canlı bir organizmaya benzetmiş ve bu organizmadaki hayatta kalma becerilerini organizmanın temel prensibi, bu bağlamda ise toplumsal yapıların çalışmasında ve düzeninde toplumsal yapının gelişiminde etkili olduğunu dile getirmiştir. ayrıca "intihar" adlı eserinde intiharın nedenini araştırmış ve toplumsal yapı arasındaki bağı zayıflayan bireyin intihar etme oranının yüksek olduğunu ve keza toplumsal yapıdan uzaklaşan birey kendini önemsiz hissetme ve sosyal dışlanmaya maruz kaldığını söylemiştir.birey, bir nebze olsa bu sosyal dışlanmadan kurtulmak için intiharı çözüm olarak görmüştür.ayrıca protestanlar'ın katoliklerden daha yüksek intihar derecesine ulaşmasının temel sebeplerinden birini, protestanlar'ın daha özgür bir yapı ve bu yapının toplumsal bağlamda katoliklere nazaran daha az sıkı bir toplumsal bağlılık,iş bölümü ve ilişki içerisinde olması arasında bir bağ kurmuştur.ayrıca durkheim bir başka incele alanında "anomi" kavramı vardır. "intihar" adlı eserinde bu konuyu dile getiren durkheim, toplumdaki ani değişikliklerde,toplumdaki insanların bu değişiklik standardına ulaşamaması ve akabinde toplumdaki bu ani geçişlerin bireyin üzerinde bir kuralsızlık ve norm eksikliği getirmesidir.örnek olarak çok serbest bir toplumun,çok katı bir topluma geçmesi ve bireylerin bu geçiş esnasında norm anlamında bireyi toplum dışına itmesidir. birey bu durumda ani geçişlerden gelen eksikliği hemen algılayabilmesi olası değildir. bu anomi durumlarında durkheim bireylerin daha çok intihar eğiliminde olduğunu sıkça vurgulamıştır.

    toplumdaki temel parçaların birbiri ile karşılıklı bir iş bölümü ve dayanışma ile var olduğunu dile getiren durkheim,toplumlardaki temel evrimi mekanik ve organik iş bölümü diye ayırır.mekanik iş bölümünü geleneksel,organik iş bölümünü ise modern toplumlarda ve genellikle bireysel farklılaşmış ve iyiden iyiye heterojenleşmiş bir iş bölümü diye bahseder.iş bölümünde birey yepyeni bir kimlik ve nitelik kazandığını açıklar.
    ayrıca durkheim din sosyolojisi ile fazlasıyla ilgilenmiş ve dinin toplumlar tarafından varolduğunu,dinin toplumu bir arada tutma gibi işlevi olduğunu ve bu işlemin aynı bir "tampon" görevi üstlendiğini söyleyerek,dinin bu işlevine pozitif bir anlam yüklemiştir.

    ayrıca durkheim "dinsel hayatın ilkel biçimleri" araştırma konusunun temel özelliği, ilk zamanlardaki ilkel dinlerin yapısına bakıp günümüz dinleri ve ortak paydaları arasında bağ kurmaktadır. en saçma ve gereksiz ritüel ve duaların o zamanki biçiminde topluma dair bile işlevsel olduğunu dile getirir. kollektif bir bilincin bireyin üzerinde bir etkisi olduğunu dile getiren durkheim tarafından din, bireyi etkisi altına almış bir kurumdur. dinin insanların kendi hayat şartları altında ve kendi o anki ihtiyacı halinde yeni ve yeniden kurulup ve şekil değiştirebilen statik olmayan aksine dinamik bir yapı sergilediğinden söz eder. bilime aslında dinden daha iyi bir değer addetmektedir "bilimsel düşünce ise dini düşüncenin daha mükemmel halidir. bu sebeple bilimin gelişimi dini düşünceyi zayıflatır.bilim ve din arasındaki çatışma bundan ibarettir. bilim kendisi üzerine düşünebilirken, dinin kendisini bilme hakkı yoktur. bu nedenle de din geçmişte oynadığı rolü gelecekte oynayamayacaktır" diye dile getirmiştir dinsel biçimin ilk hallerinde kitabında.

    emile durkheim, işlevselliğe bir pozitif değer katması ve bunun dahili oluşumda gelen bazı durumlara dahi işlevsel bakış açısında, optimist olması yönünden eleştirilmiştir. lakin gerek araştırmaları, gerek toplumsal yönden hem toplumu hemde bu toplum nezdinde etki altında kalan bireyi incelemesinden dolayı birçok kişiyi etkilemeyi başarmıştır.