1. orhan pamuk'un destek vererek çıkardığı kitap sonucu nobel ödülü almasına sebep olmuştur.
  2. vardır ya da yoktur ben ikisini de kabul etmiyorum. bu olaya kesinlikle ve kesinlikle, dönemin politik olaylarını düşünerek ve dönemin osmanlısını inceleyerek bakmak gerek.

    dönemi incelersek, osmanlı onlarca devletle savaşmış, belki de ingiltereden sonra dünyada en çok savaşan ülke olmuş. tabi osmanlı elinden geldiğince savaşarak, asla pes etmeden toprakları, ülkesini kurtarmaya çalışmış. ingilizleri bilirsiniz, her türlü dalavereyi ve yöntemi kullanırlar, yeri geldiğinde de topraklardan çekilirler ama yararlanmayı bırakmazlar. amaçları osmanlıdaki gibi toprak değil çıkardır. onbinlerce askerle milyonları kontrol ederler. neyse konu bu değil.

    osmanlı o dönemde balkanlarda, arap bölgelerinde, anadoluda kısacası her yerde savaşmış. hele balkanları tutmayı çok istemiştir, çünkü orası anadolu kadar türkleşmiş ve anavatan olmuştur. şimdi gelelim zurnanın zırt dediği yere. yunanlar da kendilerine katliam olduğunu söylüyorlar. aynı zamanda bizler de kurtuluş savaşında yunanların anadoluda katliam yaptığını biliyoruz. peki neden bunlar dünyanın gündemine oturmuyor da "ermeni soykırımı" lafını herkes dillendiriyor? çünkü ermeniler ve yahudiler osmanlıda diğer azınlıklardan farklı. ticarete hakim olmuşlar, ayrıca güçlüler ve dolayısıyla osmanlıdaki padişahın yanağından makas bile alırlar. evet para kimdeyse süleyman odur. bunu unutmayın lütfen.

    şimdi osmanlının bir de büyük düşmanı var, ruslar. ruslar gelip gidip doğudan batıdan anadoluya saldırmışlar. doğudan girmişler tabi, batıdan ise ingilizler osmanlıyı kolladığı için girememişler. şimdi, doğuda ruslar her girdiğinde katliam yaptı. fakat bunu da kimse konuşmuyor. çünkü önemli değil.

    bu soykırımı savunanlar, türklerin bilmem 500 milyon ermeniyi, işinde gücünde gariban , sevgi pıtırcıkları oldukları halde öldürdüklerini söylüyorlar, ağlıyorlar. ermeniler, ruslar her girdiğinde maşa olmuş^:şimdi de biliyorsunuz başka maşalar var malum^, üstüne üstlük sürekli anadoluda çeteleşerek^:yine günümüzdeki maşayı hatırlatıyor^ her yeri yağmalayıp, katletmişler. bunun kanıtını sormayın, doğu karadenizde yaşlılar sizi döve döve anlatırlar yaşadıklarını. çünkü hala acısını çekenler var. tıpkı isviçredeki "heidi" mağdurları gibi.

    dünyada tüm devletler bu "katliam"ın olduğunu belirtiyor. siyasi sınırlara bakarsak ermenistan, bizim azerbaycan ile aramızda tampon. eğer ermenileri tamamen yoketseydik, azer petrollerine ulaşarak (ki bu petroller için naziler bile savaşmıştır) çok güçlü bir konuma gelebilirdik. bu yüzden oradaki ermenistan maşasına tüm devletler destek çıkıyor. buna saçma diyebilirsiniz, fakat türklerin en önemli jeopolitik sıkıntısı, 200 yıldır doğu sorunu. sırf bu sorunu halledemediğimizden balkanları da, suriye taraflarını da kollayamadık ve kaybettik. sırf bu sorun yüzünden güçlü olamadığımıza inanmayanlar, tabi çözülmüş halini göremediğimizden inanmıyorlar. buna bir şey demiyorum. satrançta kale önemli gözükür, korumak için efor sarfedersiniz. fakat bir bakmışsınız kaleyi koruyayım derken vezir gitmiş. işte siyasi oyunlar da böyle. boktan bir doğu sorunu (zamanında ermeni, şimdi kürt sorunu) yüzünden uğraşıp durursunuz.

    ermenilerin yahudiler gibi medyatik gücü, abd deki localarının baskıları malum bilinir. israilin filistinde yaptığına koskoca dünya seyirci kalıyorsa, "orası yahudilerin anavatanı, öldürüyorlar helal hoş olsun" diyorlarsa daha ne denebilir. aynı ermenilerin "anadolu bizim anavatanımız" diyerek girişip anadoluyu yağmalamaları, dış güçlerden destek alıp özerk devlet kurmaya çalışmaları, işler ters gidip ihtilal olunca, ruslar pasifize olup, kuvayımilliye den küsküyü yemeleri, işte bunlar maalesef sevgi pıtırcığı ermenilerin israil gibi "haklı" bir devlet kurmalarını engellemiştir. fırsat olsa hazar denizine döküleceklerken gene götü kurtarmış, zırlamaya başlamışlardır. kusura bakmayın tarafsız yazmaya çalıştığım halde gerçekler budur. tabi soykırım iddialarını sadece türk yönünden eleştirmeyeceğim. aşağıda ermeni tarafını da haklı çıkaran yazı kısmı olacak.

    işte her şey ermenilerin lehine. medyatik güç, küresel lobi, jeopolitik önem ve türkiyenin boklu ortadoğudaki atsan atılmaz satsan satılmaz toprakları. zaten düşünün kim türkiyeye atarlanıp da küsküyü almış? mozambik tutup "ermeni soykırımı var" dese sanki türkiye ne yaptırım uygulayabilecek? tüm dünyanın savunduğu, herhalde nazi katliamıyla birlikte tek katliam budur. çok büyük bir komedi bence.

    aynı küresel medya, yunanlar "megali idea" yı gerçekleştirmek için türkiyeye girince gık demez. bir fikri herkes destekliyorsa cinlik arayacaksın.

    şimdi gelelim ermenileri haklı çıkaran taraflara. ittihat ve terakki, bizim halkımız pek bilmese de resmen osmanlının nazi partisidir. talat paşanın ermeni soykımına imza attığı, tüm ermenileri yok etmek istediği malum gerçek. ama uğraşacak gücü kalmamış osmanlı da, yollaya yollaya kürtleri salıyor ermenilerin başına. sürebildiğini sürüyor doğu anadoludan, kürtler zaten elinde güç varken ermenilerin yanağını da okşamıyor, savaş durumunda gücü olan, başıboş kalan kürt süvariler istediği haltı yemiştir oralarda.

    ama bence burada sorulması gereken sorular şunlardır:

    neden osmanlı güçlüyken ermeniler işinde gücünde, osmanlı çökerken hain oldular?
    neden vikipedi de bile "israilin anlı şanlı muhteşem kurtuluşu" ve "ermenilere cennet verilsin çünkü çok kötü soykırdırdılar" şeklinde yazılar var.

    ve son olarak beslediğiniz kaplan, siz kilitlemeyi unuttuğunuzda kafesten kaçıp birini parçalamış, size saldırıyor. elinizde çift kırma varsa "gel yavrum gel güzelim" mi dersiniz, yoksa beynini mikrodalgaya konmuş yumurta gibi patlatır mısınız?
  3. hikaye 17. yüzyıllarda başlıyor.
    mevcut sermaye sahiplerinin gücünü kırmak isteyen devlet, ufak ufak gayrimüslimlere ticaretin kapılarını açıyor ve semirtiyor. ithalata dayalı ekonomide azınlıkların semirmeleriyse pek vakit almıyor haliyle.
    devlet, fransız devrimiyle, burjuva'nın ne tür bir tehlike arzettiğini idrak ediyor ve gayrimüslimlerden bu varlığı türlü yollarla kabzetmeye çalışıyor.
    istanbul'da subaylar, anadolu'da dinci takımı bu görevler için yüreklendiriliyor ve bir şekilde varlıklarının çoğu el değiştiriyor azınlıkların.
    işin ilginç yanı, istanbuldaki yeni burjuva pastanın geri kalanına da talip. ancak zaten haddinden fazla semirmiş ve tehlike arz eder olmuşlar. devlet, 2.abdülhamid ile yine atağa geçiyor, halifelik vurgusunu sağda solda yapmaya başlıyor ve anadoludakilerin yanına arapları da katmak için politikasına adını koyuyor 'ümmetçilik'...
    istanbul'un yeni burjuvasında subay asıllılar çok olduğundan daha stratejik davranıyorlar ve işi 'türkçülük' e vuruyorlar. böylece istanbulu ve devlet'in kalbini, geri kalan parçalardan soyutlayıp kontrolü ele alacaklar ki bunda da muvaffak oluyorlar.
    saray, anadolu'dan umudu kesince yalnızca araplara oynar hale geliyor ancak bu da ters tepiyor. arap milliyetçiliği peydah olmaya başlayınca işler iyice sarpa sarıyor ki o esnada 1. cihan harbi patlıyor.
    bu harp boyunca arap askerler hemen her cephede sonuna kadar kullanılıyor. özellikle suriye'den getirilen askerlerin çanakkale cephesindeki başarısı saray'a bir umut oluyor. bu esnada bizim 'türkçü' cephe de stratejik oynamaya karar veriyor. cemal paşa bu araplarla başa çıkmak için önerisini veriyor: ermenileri suriye'ye sürmek. sadece bununla da kalmıyor, ırak'taki aşiretlere de suriye'nin kuzeyini vaad ediyor ve yanına alıyor. işte bu günlerde 'işid' olarak adlandırılan gruplara destek veren aşiretlerin hemen hemen hepsi o zamanlarda cemal paşa vaadini izleyen aşiretlerdir. talepleri de kendilerine vaad edilen ve kan dökerek hak ettiklerine kani oldukları bu topraklardır. güncel haritaya bakarsanız net olarak çıkıyor zaten ortaya.
    konumuza dönelim. bizim aklıevvel 'türkçüler' başlıyorlar ermenileri toplamaya. zaten yıllardır radikalleştirilmiş ermenilerin doğu'da ruslarla işbirliği yapmış olması da çıkacak sesleri kesmeye yetiyor. (bkz: hedefimiz filistin, yükümüz insanlık) mottosuyla döküyorlar yüzbinleri önlerine. hem rus ilerleyişine yerel desteği kesecekler hem de arap milliyetçiliğiyle boğuşur hale getirecekler bu toplumu. ancak işin hesapta olmayan iki tarafı var:
    1. harp durumu
    2. devlet'in hali hazırda yıkılmış olduğu
    devlet yıkılmış ama bunu dile getiren yok. yıkılmış bir devletle bu çapta bir deportasyonu başarılı bir şekilde yapma şansı sıfır. ki zaten öyle bir hezimetle sonuçlanıyor ki bu iş; 'soykırım' dememek için 80 milyon şahit lazım...
    sermaye dediğin su gibidir. her kaba girer, her şekli alır. osmanlı'da bu iki şekil eksenli oldu ve bizim 'türkçülük' kılıfına bürüneni baskın çıktı. osmanlı'nın ardılı olan yüce devletimiz de bu politikaların zaruri sonucudur.
    dincilerin 2. abdülhamid'i bu kadar sevmesi bir tesadüf eseri değil, dinci takımları yağmaya sevk ederek semirtmiştir. memleketteki mevcut 'irtica' takıntısının temelleri de bu çekişmelere dayanmaktadır. ermenilerin 'soykırım' olarak yaptıkları tanımlama da başlarına gelen şeylerin sebeplerini vaktinde kavrayamamaları ve olan biten anlam verememeleri olmuştur. uzun zamandan beridir, atalarının başına gelen bu vahim olayları sömürerek güzelce ekmeğini yemektedirler, orası ayrı.

    ne zaman bu olanları kalabalıklar kabul edebilir? veyahut kabulünün bu topluma ya da ötekine bir yararı olacak mı? cevap hayır tabii ki. ne bizde mevcut olan halk bundan bir anlam çıkarıp yüzü kızaracak ne de tezgahı kurmuş ermeni diasporası mağduriyetlerinin ekmeğini bu denli efektif yiyeceklerdir.

    her zamanki gibi, olan masum canlara oldu ve geçip gitti.

    ilginç olacak olansa şudur. devletin en zirvesinden, bir gün : - bunlar, islam halifesini baskı altına alıp susturmak suretiyle ermeni kardeşlerimize şöyle şöyle yaptılar. evet! bunu da yaptılar.pirüpak alnımıza bu kara lekeyi vuranlar işte bu zihniyettir...- gibi bir cümle duymak olasılığıdır. bu hikaye'nin ekmeğini yemesi gereken bir kişi daha var. hepiniz biliyorsunuz kim olduğunu.
    t
  4. bazı kavramların anlamını ve tanımını tam olarak bilmeden yorum yapmanın zor olduğu başlıktır. üç kavramın tanımına bakalım;

    tehcir: belirli bir bölgedeki insanları zorunlu olarak göçe tabi tutmak, onları o bölgeden uzaklaştırmaktır.

    etnik temizlik: belirli bir bölgedeki etnik ya da dini bir grubun (özellikle azınlıkların), kendilerinden daha güçlü bir grup tarafından sistematik bir şekilde ve zorla (yeri geldiğinde insanları korkutmak için göçe karşı koyanları öldürerek) yurtlarından edilmesidir.

    soykırım: sistematik bir şekilde, nerede yaşadıklarına, nereden geldiklerine bakmaksızın belirli bir etnik, kültürel ya da dini grubu tamamen ortadan kaldırmak amacıyla onları öldürmek, tecavüz etmek veya kısırlaştırmaktır.

    bugünkü tartışmalarda (gerek ülkemizdeki yayınlarda gerekse uluslararası yayınlarda) bu anlamların farklılıklarına aldırış edilmeden yorumlar yapıldığını ve karara varıldığını görüyoruz. oysa ki bu kavramlar ve arasındaki farklılık özellikle bizim konumuzda oldukça önem arz ediyor.
  5. an itibariyle almanya parlamentosu tarafından vuku bulduğu kabul edilen soykırım.

    ama sonuçta bizim ermeni soykırımı diye bir problemimiz yok.sonuçta almanya üç milyon türk'ün yaşadığı bir diyar.^:what could possibly go wrong?^
    neymiş efendim,aramızdaki ilişki çok üst düzeymiş.

    işte böyle s*kerler ayak üstü.

    'propaganda' diye bir kavramın var olduğunu bilsek ve bunu bu amaçla kullansaydık,bizim şansölye'ye yalaklık yapmamıza gerek kalmayacaktı.

    türkiye gibi bir ülkenin her taraftan uğradığı saldırılar ve ithamları eritmek için böyle bir kuruma ihtiyaç vardır.ulan hiç mi yunanistan'dan,nazi almanya'sından ders almadınız be?

    (bkz: propaganda bakanlığı)

    gerçi fransa'nın cezayir'de ,ingilizlerin siyam'da yaptığı kıyımın neden bu parlamentoda görüşülmediği de merak konusu.^:yok abi biliyorum zaten^
  6. bir de, tarihçi prof. dr. kemal haşim karpat'tan dinleyelim, okuyalım.

    türk dış politikası tarihi adlı eserinde hoca şöyle demiştir:

    ***

    ermeni konusunda türkiye'de yapılacak çalışmaların başında her şeyden evvel anadolu'da yirminci yüzyılın başında yaşayan ermeni nüfusunun sayısını tespit etmek gelmelidir. soykırım iddiasına ana dayanak noktası zaten nüfustur. ermeni iddialarına göre osmanlı devleti sınırları içinde yaşayan ermeni nüfusunun sayısı 2.5 milyondur. iddiaya göre bunun bir milyonu öldürülmüş, bir milyondan fazlası tehcir edilmiş ve 2-300 bin kadarı da istanbul'da ve anadolu'da (bazıları isim, din değiştirerek) kalmıştır.

    ermenilerin kesin sayısını tespit edecek malzeme osmanlı 1882, 1904, 1914 ve rus 1897 nüfus sayımlarında vardır. ayrıca ingiliz arşivlerinde nüfus konusunda çok değerli vesikalar mevcuttur. bu vesikalara göre osmanlı devletinde yaşayan 1.4 milyon ermeni'nin en azından bir milyonunun rusya'ya, bilhassa bugünkü ermenistan'a göçtüğü görülür ki bu olayı ermeni milliyetçileri de kabul ederler.

    ...

    goschen (ingiliz sefir) doğu'daki ingiliz konsolosluklarına "iki buçuk milyon iddiası ne derece doğru, araştırın" talimatını verdi. o dönem erzurum, van ve trabzon'da çok bilgili ingiliz konsolosları vardı. bunlar bir rapor hazırlayıp gönderdiler istanbul'a. diyorlar ki, ermeni nüfusu en fazla 1 milyon 400 bin."

    ...

    sultan abdülhamit de altı vilayette sayım yaptırmış. onun ulaştığı rakam 1 milyon 200 bin... hemen hemen ingilizleri doğruluyor.

    peki ne oluyor o 1 milyon 400 bin ermeni'ye?

    bir kısmı tehcir sırasında yolda hücuma uğradılar. bu kesin... kürtler ve türkler tarafından, bazen de jandarmalarca öldürüldüler. bir kısmı da göç etti.

    ...

    bütün mesele bu nüfus üzerinde dönüyor. oysa elimizde tüm vesikalar toplam ermeni nüfusunun bir buçuk milyon bile olmadığını gösteriyor. bunun bi milyonu göç ettiyse, 100-200 bini de anadolu'da kaldı, müslüman olduysa... istanbul ermenilerine de kimse ilişmediğine göre...

    ...

    bir milyon ermeni'nin rusya'ya göçtüğüne dair: rus nüfusu istatistiklerine bakmak yeterli olacaktır. ilk mevcut rus nüfus istatistikleri erivan'da 40-50 bin kadar ermeni olduğunu gösteriyor. 1927'de yapılan nüfus sayımında ise bu sayı bir milyondan fazla çıkıyor. bunların çoğu rusya, romanya ve bulgaristan'dan değil, anadolu'dan gelen ermeniler.

    ...

    o halde 1915'te ölen ermenilerin sayısı 100-200 bin kadar.

    ...

    soykırımın ilk kez tanımlandığı 1948 cenevre sözleşmesine göre 1915 bir soykırım mıdır?

    - hayır, çünkü planlı bir hareket değildi. ermeni milliyetçileri de böyle bir planın olduğunu binbir dereden su getirerek ispat etmeye çalıştılar, fakat kullandıkları malzemenin uydurma olduğu hep ortaya çıktı. bu ispat edilmiş bir şey değil.

    ...

    ya yolda öleceklerini bile bile göndermek?

    - 1878'de yüzbinlerce müslüman türk rumeli'den sökülüp yok edildi, 1912-1913'te balkan harbi'nde 400 bin müslüman öldürüldü. aynı miktarda adam göçe mecbur edildi. yine kafkaslarda bir buçuk milyon insan öldürüldü. peki bu durumda o devirde bütün milletler birbirine soykırım yapıyordu mu diyeceğiz? hayır, onlar savaş ortasında yaşanmış katliamlardı. bir coğrafyanın üzerinde sivil savaş gibi bir şey yaşanıyordu ve çok acıydı.

    ***

    dipnot: her ölüm acıdır, ancak her ölüm soykırım değildir!
  7. mutlu
  8. yine kendi tarihimizi bilmiyoruz. çıkan tarih kitapları hep yanlı olunca dolayısıyla bu kadar bilgi karmaşası normal. yapılmıştır yapılmamıştır bilemem. benim kanaatim yapıldığı yönünde tamam komple bir ırkı ortadan kaldırmadık belki ama dilimize bile bu kadar yerleştiyse ermeni tohumu vs. tarzı küfürler vardır efendim altında birşeyler. bugün kürtlere ermeni bilmem nesi demelerinin sebebi de bence buradan gelmektedir, onları yok etme isteklerinden. bu ülkede alevisi solcusu kürdü öldürüldü yakıldı işkencede öldü bunlardan da haberin yoktur muhtemelen veya vardır ama ülke çıkarları, devlet bekasını gözettiğin için bu şekilde davranırsın.
    dakk
  9. gerceklesip gerceklesmediginden bagimsiz olarak söylüyorum, avrupa'da olduguna dair inanis tamdir. bu konu ile ilgili tartismalar veya sohbet, soykirimin olup olmadigi hakkinda degil, bunun neden oldugu ve günümüze yansimalarinin ne oldugu hakkindadir. türkiye'de bu konunun neden soykirim olarak kabul edilmedigini acikladigim bir cok farkli milletten insan oldukca sasirmislardi. hatta, lisede aldigim bir tarihte soykirimin neden yalan oldugu konusunda bir sunum hazirlamam gerektigini söyledigim ingiliz vatandas, bu konunun bu sekilde ders kitaplarinda yer almasina inanamamisti.

    bu konuda tam bir görüsüm olmadigi icin ise kendime kiziyorum ama egitim hayatimda hicbir zaman iki tarafin da görüslerini okuyabildigim bir dersim ya da bu konuyu tarafsiz bakis acisiyla anlatacak bir ögretmenim olmadi. basarisiz, insanlik disi bir techir oldugu asikar. ama gönül rahatligiyla "bu bir soykirimdir!" demek icin de bir seyler hala eksik gibi geliyor kendi acimdan.
  10. başlık "ermeni tehciri" olarak değişmeli... soykırım ile, tehcir sırasında insanların ölmesi çok farklı şeyler... burada önemli olan tehcir neden yapılmış, yollarda insanların öleceği tahmin edilmemiş mi ve başka çare var mıymış gibi soruların cevaplanması... ermeni tehcirinin bir soykırım olduğunu iddia eden kimseden , eğer amaç öldürmek olmasaydı şöyle yapılabilirdi gibi bir öneri duymadım şu yaşıma kadar... enver paşayı sevdiğim veya savunduğumdan değil ama hepinizi empatiye davet ediyorum... kendinizi bir an için enver paşanın yerine koyun. ülkenize 7 koldan girilmiş, hatta ülkeniz masada paylaşılmış çoktan, para yok silah yok... ve ruslar ülkenizdeki ermenileri yanlarına alarak katliama başlamışlar... kazım karabekir'in hatıralarında yer aldığı gibi ruslarla bir olan ermeniler beraber yaşadıkları kürtleri kazıklara oturtarak öldürüyorlar... siz olsanız ne yapardınız lütfen cevap verin ! veremiyorsanız, soykırım nasıl olurmuş görmek için hitleri araştırın.