1. efendim bu iş her zaman irade zayıflığına, zayıf karaktere işaret etmez. hayat bazen bazı şeylere öylesine mecbur bırakır ki sizi, hayatta yapmam dediğiniz şeyleri yaparsınız. eski sevgiliyle görüşmek de bazen bu durumun örneği olur.

    her şey bitmiştir, unutmaya başlarsınız. zaten unutma konusunda sıkıntısı olan biri değilsinizdir ama o mesaj gelir işte bir şekilde size. 5 tane dram filmi çıkacak hayatı bizzat yaşamıştır kendileri ve yine döner dolanır size mesaj atar. ne yapacaksın? "ilkelerim var benim görüşmem artık seninle mi diyeceksin; yoksa ne olduysa oldu önemi yok, unutma süremi uzatıp beni yoracaksa bile canı sağ olsun kan kusup kızılcık şerbeti bile içerim görüşsem ne olacak ki?" mi dersin? ikisi de tamamen kişiye göre değişen bir tercihtir ama ikisi de karakter zayıflığı anlamına gelmez. zaten onun derdi, çilesi eskiye nazaran azalıp daha normal birisine dönüştüğünde görüşmenizin uygun olmadığını söyleyip artık görüşmeyelim der ve güzelce vedalaşılır.

    hayat bazen ilkelerimizden, yargılarımızdan ve algılarımızdan o kadar farklı ilerliyor ki hemen her hususta bizi sarsıp kendimize getiriyor. yeter ki akıllar başta olsun, gerisi önemli değil. pişman olmakla bile bile lades demek arasında çok fark var. çünkü o bile bile lades denilen anlarda bazen diğerkamlık vardır. işte insanı toplum gözünde sokacağı bütün durumlardan veya yaşatacağı bütün olumsuzluklardan öte bir güç katar, ufuk açar o diğerkâmlık.

    sonunda pişman olmam veya sonu ne olursa olsun katlanırım, o insan bunlara değer diyorsanız her şeyi yapın. ilkeler, değerler, yargılar hep geneldir. hususiyet arz eden olaylar ise onları yıkmak için vardır. kendi zincirlerinizi de toplumun zincirlerini de kırın. hak eden insanlar için de her şeyi sonuna kadar yapın ve sonunda "acaba" demeyin. çünkü "acaba"lar pişmanlık getirir sonunda. fedakarlık ise pişmanlığa yer bırakmaz. bırakıyorsa zaten o fedakarlık değil, muhtemelen aptallıktır.
    ae
  2. hangisiyle?