1. canım yarı memleketim.
    12-13 yılda şehrin ne kadar değiştiğini, geliştiğini güzelleştiğini bilmeyen yoktur. bundandır ki büyükerşen hocayı sevmeyen kimse bulamazsınız şehirde.
    herkes herkese saygılıdır, birinin bir diğerine görünüşünden ötürü bile yargılarcasına baktığına denk gelmedim daha.
    büyükşehir olmasına büyükşehirdir ama samimidir, mahalle sıcaklığını bulursunuz.
    ayazı meşhurdur, ağustosun ortasında akşamları hırkayla gezmek normaldir orada.
    gün içerisinde çarşıya çıkınca akşam maç olduğunu hemen anlarsınız, herkes formalıdır çünkü. maç varken ola ki çarşıda gezerseniz bir yerde mahsur kalabilirsiniz, şehrin yarısı fanatiktir.
    duyarlıdırlar, birinin yaptığı yanlış bir şey görürlerse uyarırlar.
    bahar geldiğinde porsuk kenarında, parklarda, bahçelerdedir herkes. şehrin her bir köşesine estetik anlayış hakimdir, çarşıda her köşe başında irili ufaklı pek çok heykel bulunmaktadır. denizi olmayan şehrin bir plajı dahi vardır.
    ulaşımı çok kolaydır, zaten baştan başa yarım saatte gidebileceğiniz şehirde bir de tramvay vardır. yaşayanların büyük bir bölümü bisiklet kullanır zaten, şehir dümdüzdür zira.
    bir anadolu şehrine göre özellikle kültür va sanat etkinliklerinin fazlaca düzenlendiğini, çoğu turnenin başlıca duraklarından biri olduğunu görebilirsiniz.
    gidenin çibörek yemeden dönmediği yerde siz de yolunuz düşerse bir deneyin derim. bir de pinoda hamburger yiyin, hamburgerin türkiyeye ilk geliş yıllarına dayanır tarihi.
    balmumu müzesini, tarihi odunpazarı evlerini gezin.
    hamamyolundan geçip şehrin ruhunu hissedin, adalara gidip dinamizmini görün.
  2. bu şehrin en çok nesini seviyorsun diye sorarlarsa her zaman insanını derim. gittiğim herhangi bir şehirde bu kadar sıcak ve samimi bir insan kitlesiyle karşılaşmadım. yolda, sokakta, tramvayda, barda, bir etkinlikte her yerde insanlar birbirine değerli ve saygılı davranıyor. ve sürekli etkileşim halindeler.

    dün kızılay’ın 8 mart amaçlı düzenlediği bir etkinlik için oradaydım. kızılay’a dahil olmasam da gönüllü olarak gittik. dans ettik, insanlara bir şeyler ikram ettik. arkadaşım hatta “yahu bir şehirde herkes mi güler, herkes mi çok mutlu olur?” dedi ve haksız sayılmaz. yaşam enerjisi yüksek bu şehrin insanının. keza biz dans etmeye başladığımızda çevrelediğimiz kadınlar da bize katıldı. bilmeseler de yüzlerindeki mutluluk ve şaşkınlıkla eğlendiler. yaşlısı da katıldı, genci de. ayıplamadan, yadırgamadan, bütün olarak. işte öyle güzelsin eskişehir.
  3. çibörek yemek isteyenlere öncelikle kırım caddesindeki kırım çibörekcisini veya atatürk bulvarındaki eskişehir çibörek evini önerebilirim. çibörek dışında bir de balaban kebabını öneririm ki mutlaka denemelisiniz özellikle altını çizerek söylüyorum büyükşehir belediyesinin arkasındaki tarihi abdüsselam kebapçısı bu konuda bir numaradır. yediniz içtiniz üstüne tatlı yemeden olmaz. son olarak haller gençlik merkezindeki mazlumlar muhallebicisini öneriyorum 4 nesildir tatlıcı olan bu aile sütlü tatlı seviyorsanız sizi mutlu edicektir.
    admin
  4. öncelikle eskişehir ve "adalar" sorununa çözüm için adalar. gerçi benim bildiğim porsuk çayı ıslah edilmeden önce o bölgede bir kaç adacık oluşturduğu için bu adın verildiği ama wiki'ye güvenelim bakalım.
  5. Birkaç yıl önce, yarım günübirlik görebildiğim kadarıyla, huzurlu ve genç bir şehir. Sazova Parkı Ankara'lılar için ilk bakışta "eyvah Melih Gökçek buraya da mı bulaşmış :/" duygusu yaşatsa da yerleşim, düzen ve park olarak daha anlamlı ve başarılı. bir de müşteri sirkülasyonu açısından değme fast food zincirlerini geride bırakan, küçük ama samimi bir çiğ börekçide atıştırmıştık, pek bir lezzetliydi :)
  6. hep merak ettiğim ve gidilesi şehir benim için. her zaman tren üzerinde rayların müsade ettiği kadar tanıma fırsatım oldu sabah ayazlarında. bakalım bir gün ya bir turla giderim ya da bir başına. ama mutlaka yapılacaklar listemde başı çekiyor.
  7. aklima hep ali ismail korkmaz'i getirir.
  8. sanırım burda ömür boyu yaşayabilirim.. bırakmak ne de zor geldi