• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (9.50)
estiu 1993 - carla simon
6 yaşındaki frida, anne ve babasını kaybettikten sonra dayısı ve yengesi tarafından koruma altına alınır ve onlarla birlikte yaşamaya başlar. ancak şehirde büyümüş, istediği çoğu şeye sahip olmuş frida'nın taşradaki yeni ailesinin hayatına alışması hemen olmayacaktır. bir yandan annesinin kaybını kabullenmeye, diğer yandan yeni ailesinde kendine bir yer edinmeye gayret gösterecektir.


  1. katalan yönetmen carla simón’un ilk uzun metraj filmi olan ‘93 yazı‘ berlin film festivali'nde en iyi ilk film ödülünü, istanbul film festivali'nde de jüri özel ödülü'nü kazanmış.

    izlediğim en sahici çocuk hikayelerinden biri 93 yazı. yönetmen carla simón'un kendi hayat hikayesinden esinlenerek senaryosunu yazdığını öğrenince çok daha anlaşılır oldu bu gerçekçilik. nadiren çocuk hikayeleri görüyoruz sinemada. izlediklerimizin çoğu da ne yazık ki gerçekçilikten uzak ve duygu sömürüsü batağına saplanmaktan kurtulamıyor. frida'nın yaşamını düşününce bu bataklığa saplanmadan duygularını kötüsüyle/iyisiyle yansıtmış olması yönetmenin çok ciddi bir başarısı bence. duyguları yargılamadan anlatmak ve aktarabilmek için bu duygulara aşina ve onlarla barışık olmak şart sanırım.

    frida'yı canlandıran laia artigas müthiş. ailenin yaşadığı ev ve kasaba harika. çocuk olup oralarda yaşamayı hayal ettim doğrusu.

    not: katalanca film izlememiştim sanırım daha önce. ispanyolca olduğunu düşündüm önce ispanyolca'ya aşinalığımdan. benzemekle birlikte başka bir dil olduğunu gayet rahat fark edersiniz.
  2. çok samimi bir film. anne babasını yeni kaybetmiş bir çocuğun yaşantısının nasıl bir şey olabileceğini böylesine gerçekçi bir şekilde aktarabilen başka bir anlatım biçimi olabilir mi; benim aklıma gelmiyor.

    bunu böylesi nitelikli bir şekilde yapabilmek için bunları yaşamış olmak da yetmez. yanısıra, kendini önemli ölçüde tanıyor olmak ve yaşadığı zorlukları yine önemli ölçüde aşmış olmak da gerekli sanıyorum. küçük yaşta böylesi kayıplar yaşayan birinin az önce söylediğim gibi bir noktaya gelebilmesi için kayıpların yerini alan yeni ebeveynlerin ve mevcut diğer çevrenin önemi bence çok çok büyük. çocukluk döneminde neler yaşandığı, sonraki hayat bölümü için oldukça belirleyici olabilidiğinden, hayatın kalitesi biraz kısmet de olabilir yada şöyle diyelim; arzu edilen bir yerlere gelmek için harcanacak emek ve yaşanılacak zorluk miktarının ne olacağına bir ölçüde kısmet denebilir. ve çocuğun bu zorlu durumu, sahip olduğu çevrenin önemli ölçüde katkısıyla da 93 yazı'nda aşmış olabileceğini sanıyorum. çokça insan için bu tip durumların getirdiği zorlukların aşılması onlarca yılı gerektiriyor ve çok çok daha fazlası için bu durumlar hiç aşılamıyor.

    filmdeki çocuklardan daha minik olanına da buradan biraz konu dışı bir selam çakalım; arkadaş sen ne güzel bir şeysin!
    a man
  3. carla simon kendi hayatının bir bölümünü hem yazıp hem yönetince bu kadar etkileyici olması kaçınılmaz olmuş sanırım. izlerken fridaya hem kızıp hem de onun için üzüldüm. çocukluğun ve şımartılmanın getirdiği bencilliği de, anne ve babayı kaybetmenin verdiği burukluğu da çok güzel yansıttılar.
    yönetmenin yanında çocuk oyuncunun da hakkını vermek lazım.