1. bu yazı aile evinden ayrılıp başka bir evi de ev edinmiş olan insanlara gelsin. evin sayısının pek bir önemi yok, insanın evde olduğunu söyleyebileceği tek ev ailesi ile birlikte yaşadığı evdir. içinde çocukluğundan olmasa bile lise yıllarından anıları olduğu veya o zamanlardan kalan eşyalarını - hediye, fotoğraf - sakladığı ev.

    işte o evin içinde başka biri var gibi gelir kimi zaman. çünkü zaman geçmiştir, siz artık o siz değilsinizdir, iyi ya da kötü yapınız, fikirleriniz, hareketleriniz değişmiştir. hatırlamak istediğiniz şeyler vardır elbet o zaman içinden ama kısım kısım alma hakkınız yoktur. geçmiş bütünüyle gelir, her şeyiyle.

    bir birlikteliğinizle, mutluluğunuzla alakalı bir zaman gelir aklınıza, sonra da yalnız kaldığınız bir zaman gelir. ve sizi yalnız bırakan, üzen tarafınızı hatırlarsınız. - ki bilirsiniz acı daha kalıcı ve daha yapışkandır ve insan mutluluğu hep geç hatırlar veya hatırlamaz. - o tarafı yendiğinizi, onu geçtiğinizi bilseniz bile o hatırlayışlar ve içinizdeki kımıldamalar hala içinizde yalnız kalan, yalnız kalmanıza sebep olan tarafınızın olduğunu gösterir. ve o taraf bir gün sizi yine ele geçirebilir, aynı hataları yapmanıza sebep olabilir. geçmiş tümüyle içimizde barınır, olduğumuz tüm şekilleriyle.

    ve evde olacağını anladığın ilk an. mahallene, sokağına, sitene, evinin bahçesine herhangi bir şekilde evi gördüğün yere geldiğin ilk an, içinde mutluluğun arasına gizlenmiş olan o korku, eskinin acısına dönme korkusudur. bu yüzden şimdi de geçmişi yaşamamak için hatırladığımız her anda geçmişi bir kere daha yenmemiz gerekir. - bu bir savaş gibi olmak zorunda değildir. yaşananlarla barışmak, onları kabullenmek veya şuan olduğun yeni kişiyi selamlamak gibi olabilir. -

    bugünü yaşamak için dünleri yenmemiz gerekir.
  2. bu pazartesi ve her pazartesi içinde bulunmak istediğim şey
  3. balkonumda şehir manzarasına karşı sigara içerken istediğim bütün saadete sahibim sanırım. titanic misali "ben dünyanın kralıyım!" diye bağırmak istiyorum şehre. hayata mola vermek için balkona kaçıyorum ve ömrümün geri kalanını ayaz havada, dışarıdaki yağmuru izleyip sigara içerek geçirebilirim gibi geliyor.
    ne demiş dorothy, "ev gibisi yoktur."
  4. bugün 5. günüm evde..ne güzel hiç çıkmamak. tam da penceremin önünde bir ağaç..kımıl kımıl yaprakları uçuşuyor rüzgarla.. inceltiyor kederi..garip bir tadı oluyor dünyanın yalnizlikta. uzaklaştıkça yakinlik duyuyorsun. acı tatlı tüm anılar birbirine karışıyor. bildigin kelimeler ve insanlar yeniden biçimleniyor kafanda..artık herkesi ve kendini affedebilirsin.
    zahle