1. geçen sene eve hırsız girdiği için deliğe anahtarı sokmaya çalışmadan anahtar deliğine bakarım. sanırım biraz da hırsızlarla karşılaşmaktan korkuyorum.

    yaklaşık 3 saat önce okuldan çıktım. her zamanki anahtarı cebimden çıkartırken kapıya baktım. kalbim hızla çarpmaya başladı. biraz korku biraz endişeyle beraber telefonu çıkartıp 155 i aradım. telefon çalarken alt katta ki komşumuza gidip durumu kısaca anlattım. telefon telesekreterden çıkıpta polise bağlanana kadar ne kadar süre geçtiğini pek anımsamıyorum lakin pek fazla geçmese olacak. karşıdakinin "155 iyi günler" demesiyle kendime gelip eve hırsız girdiğini acil bi ekip göndermelerini istedim. adresi verdim ve beş dakika kadar sonra polisler eve geldi. polislerin erken geldiğine şaşırdım lakin tavırlarına şaşırmadım. geçen sene ki gelen polislerin tavrıyla aynıydı. dünya umrunda değilmiş gibi merdivenleri çıkıyor aynı zamanda telefonda arkadaşlarına akşam nerede buluşacaklarını söylüyordu.

    geçen sene ilk gelen ekipten sonra olay yeri ekibi gelmişti. olay yeri ekibi eve girdiğimiz için kızmıştı. halbu ki ilk gelen ekibe sorduğumuzda "parmak izlerinden birşey çıkmaz eve girebilirsiniz" demişlerdi. durumu onlara anlatınca onlar ne bilecek gibi birşeyler söylemişlerdi. tam hatrımda değil şimdi.

    bu sefer gelen ekibe ısrarla sordum "olay yeri ekibi gelmeden herhangi birşey yapmalı mıyız?" diye. gelen poliste aynı tavırla "sorun olmaz açın kapıyı siz" dedi.

    geçen sene anahtar deliğe hiç girmiyordu. polislerin gelmeside uzun sürünce tornividayla bıçakla çok uğraşmıştık. ama açamamıştık. gelen polisler ise tek bi tornivada hareketiyle kapıyı açmıştı.

    bu sefer anahtarın gireceği yer kesilmişti lakin anahtar kapıyı açıyordu. korkuyla beraber kapıyı ağır ağır açtım. korktuğum gibi bişey yoktu. herşey yerli yerindeydi. polise isterseniz bir yerlere dokunmayalım dedim. o da "haklısınız" dedi. sanki ben polismişim de adamın evine hırsız girmiş gibi hissettim bir an.

    odaları gezdim herhangi birşeyin çalınmadığı gibi hiçbir şey yerinden bile oynamamıştı. ya kilidi tam olarak açamadılar yada kilidi açarken binaya giren bayanların sesinden korkup kaçtılar.

    polislere gitmeden ısrarla olay yeri ekibini istediğimi söyledim. gönülsüz gönülsüz karakolu arayarak kayıt oluşturdular. giderkende "olay yeri ekibi 5 dakikayada gelebilir 2 saate de gelebilir" dediler. tamam bekliyorum ben dedim. 1 saate yakın bekledikten sonra kimse gelmeyince 155 i tekrar arayarak olay yeri ekibinin gelmesine gerek kalmadığını 1 saattir kilitsiz kapıyla oturduğumu kilidi değiştireceğimi söyledim. teşekkür edip kapattım.

    sözün özü eve giremeseler bile muazzam bir korku yaşatırlar.
  2. gece girmesindense gündüzü tercih etmeli, derdim, öyle de oldu. insan ne dileyeceğine en baştan iyi karar vermeli^::)^ neler öğrendik, bir bakalım:

    - eve geldiniz, kapı açık ya da haşat ( en azından bir gariplik var ), sakın kapıya temas etmeyin, parmak izi için dokunmamalısınız. ( ha parmak izi alınınca ne olacak derseniz, hiiiç, hiç bir şey olmayacak )

    - apartmanın dışına atın kendinizi, bağırıp çağırmayın, tanıdığınız, güvendiğiniz ya da güvenilir bulduğunuz birini gözünüze kestirin ve durumu özet geçin. ( çünkü eliniz ayağınız birbirine dolanacak, yanınızda sizi sakinleştirecek birileri olsun. durumu anlattığınız kişi kahramanlık edicem diye eve girmeye kalkarsa da engel olmaya çalışın )

    - polisi arayın.

    - muhtemelen içeride kimse yok, olanlar olmuş, ama siz yine de polisin gelmesini bekleyin.

    - kapı açıldıktan sonra evinizi savaş alanı gibi bulacaksınız, hazırlıklı olun; hiç tanımadığınız kişilerin evinizde gezindiğini, eşyalarınızı hallaç pamuğu gibi attığını görmek canınızı maddi kayıplardan da çok sıkacak.

    - değerli eşyalarınızı kontrol edin, kayıt tutulacak. artık ne kadar hatırlarsanız.

    bütün bunlar oldu bitti diyelim, çalınan eşyalarınızın bulunacağı hayalini falan kurmayın, polisin gözünde gitti gider durumunu göreceksiniz zaten, siz de kendinizi buna hazırlayın. olay yeri fotoğrafçısı mıdır nedir, bir polis daha gelecek evi fotoğraflamak için, 80 dönemi yasaklı kitap araması gibi evdeki kitaplığınızı, duvardaki afişinizi fotoğraflamakla meşgul olduğunu fark ederseniz ilgisini asıl olaya çekmeye çalışın; evet ne yazıkki böyle.

    ha bir de, yakalarsam affetmem, gebertirim ederim gibi küheylanlıklara soyunmayın, ben kameradan izledim, muhtemelen kafası bir dünya, kendinden bi haber halde birisi olacak karşınızdaki hırsız, karşılaşmamak en iyisi.
    mesut
  3. bu sabah saat 4:05'te başımıza gelen olay. salonda televizyon izlerken anahtar sesi gibi bir ses duydum. acaba kediler mi yapıyor diye oturduğum yerden etrafa baktım. dördü de benimle salondaydı ve kulaklarını dikmiş, sesi dinliyorlardı. yerimden kalkıp kapıya doğru gittiğimde (bu arada hala kapıda hırsız olması ihtimali aklımda yok.) kapının yarıya kadar açılmış olduğunu gördüm ve çığlık attım. henüz içeri girmemişlerdi ve kapı bana doğru açık olduğundan hırsızları göremedim. benim sesimi duyunca hemen kaçtılar. ben de anında kapıyı kapatıp sürgüyü çektim ve delikten baktım. ama kaçanları göremedim. bunların hepsi bir dakikadan daha kısa sürdü. bağırarak yatak odasına koştum (arada upuzun bir koridor var), eşime ancak kekeleyerek eve girdiler diyebildim bu sırada birden bacaklarım inanilmaz bir şekilde sallanmaya başladı (titremenin ötesinde, resmen sallanma) eşim ne dediğimi anlamasada koştu ama hırsızlar zaten kaçtığından yakalayamadı. birkaç dakika geçip ben sakinleşince (bacaklarım artık tutmadığından yere düşmüştüm) polisi aradım ve malesef resmen zorla evin adresini verdim. hiç kimse gelmedi, sokağımıza göstermelik bir polis aracı bile dolaşmadı. bu kadar ucuz atlatmamıza rağmen insani çok tedirgin eden birşey. umarım kimsenin başına gelmez.
  4. bir sürü şey yazdım hakkında da yollamaya güç yetiremedim. anlatılmaz yaşanır demek geliyor içimden ama umarım yaşamazsınız. haneye tecavüze neden "haneye tecavüz" dendiğini böylece anlamış oldum, demek ve sizi psikolojik bir travmaya ilişkin tecrübe sahibi eden bir bela, diye de ekleyerek konuyu kapatmak istiyorum.
  5. kisa ve net olarak anlatayim. bugun evde oturuyorum, annem de yolda ama eve gelmesine yarim saat var. kapi caldi iplemedim dedim komsulardir veya yonetici aydat almaya gelmistir. sonra birdaha caldi icimden de diyorum lan yuru git acmayacagim. bir iki tiklatti derken gitti dedim. otururken bi baktim takir tukur sesler gelmeye basladi, sonra baktim kapiyi hafiften bir yokladilar. aha dedim birseyler donuyor gittim kapinin deliginden baktim iki tane eleman bizim kapiyi zorluyorlar. kapiya bir vurdum ayni anda noluyor lan burda diye gur bir sesle bir bagirdim, baktim elemanlar ikinci kattan portal actilar zemine. ama nasil iniyorlar paldir kuldur kesin dedim yuvarlandi enayiler. ilginctir bu tur olaylarda heyecan yaparim kalbim pompanin allah ini yapar. nedense hic de sallamadim. o kadar kendimden emindim. anneme anlattim dedi polisi arasaydin, dedim polis gelene kadar bunlar iceri girer beni bicaklar ya da ben onlari alasagi ederim. velhasil kimi zaman korkutmak iyidir. :)
  6. yakalayıp ağzını burnunu kevgire çevirmeden önce evin hangi kısmında dovdugunuz nasıl dovdugunuzun önemli olduğunu unutmayınız
    belit
  7. ben küçükken uzun bir yolculuktan dönüşümüzde başımıza gelen durum. arabada uyuyakaldığım için şefkatli babam beni kucağına alıp annemin kapıyı açmasıyla yatağıma yatırmak için içeriye adım atar. fakat odamda kimliği belirsiz iki elemanla karşılaşınca beni fırlatıp -cidden- birini pencereden çıkmak üzereyken yakalaması ve bi güzel dövmesi şeklinde gerçekleşmiştir. çok uykum vardı ama "kesiyim mi lan kulağını?" benzeri cümleler duyduğumu hatırlıyorum. polis gelene kadar neler döndüyse artık.
  8. yatak odana tanımadığın birinin girmiş olması hissini bildiğim kelimelerle tanımlayamıyorum. tüm eşyalarına dokunmuş. hiçbir mahremin kalmamış. sanki elini göğsünden içeri sokmuş da kalbindeki tüm duyguları futursuzca karıştırmış gibi.
    ardından polisler o ortalığa saçılmışlığın içine düşüyor. sonra da tavandan parkeye aslında evi değil ruhunu temizliyorsun. hemen de geçmiyor o iğrenç hiç.
    parov
  9. eğer yakalayan ben olursam adalete falan teslim etmem, ağzını yüzünü kevgire çeviririm