1. harf dizilimi türkçe kullanıma en uygun olan yazı yazma zımbırtısıdır.

    parmaklar bir süre sonra kendi sorumluluğunda olan harfleri tanır, dolayısıyla ne yazılacaksa bakmadan yazılabilir. bu şekilde klavye kullanıp bakmadan yazmaya "on parmak" denir.

    ancak birden fazla bilgisayarda, akıllı telefonlarda vb. "q" klavye kullanmakta olunca bazen karışıklık olabiliyor. ancak yine de kullanılmasını tavsiye ettiğim klavye türüdür.
    öğrenmesi çok zor değil, sadece biraz sabır gerekiyor.

    bazı devlet dairelerinde zorunlu olarak kullanılmaktadır.
    türkçe f klavye ile ilgili bir yazı paylaşacağım, bir ara buraya eklerim.
  2. "aaa kkk aka aka aka" yazarak öğrenmeye başlamıştık ticaret lisesinde. bunu hatırlarım daktilografi dersinden.
    bir de daha ilk derste şımarıp gevezelik yaptımıştık arkadaşla. ilk ders olduğu için cezalandırmamış hoca. ikinci ders biz akıllı akıllı otururken gelip "açın bakalım elinizi" deyip kiraz değneğinden tattırmıştı bize. açıkçası bu ders daha unutulmaz oldu benim için: kadınlar unutmaz, korkma titre!!! bir de bunu hatırlarım daktilografi dersinden.
  3. eğer sürekli ingilizce belge yazıyor ve/veya programlama ile uğraşıyorsanız, işinize yaramayacak klavyedir.
  4. yıllarca neden ihtiyaç duyulduğunu anlamadığım klavye türü adamlar yapmış latin alfabesine göre tüm dünyada kullanılıyor sen neden böyle bir işe kalkışıyosun ki
    wtf
  5. bir toplantı sırasında sunulacak evraklardan bir veya birkaçının eksik olduğunu fark ederek toplantıdan çıktım. evrakların kopyalarının internet sitesinde olmalarından mütevellit çoğaltmak için bilgisayara ihtiyacım vardı. toplantı yapılan binada misafir olduğumuzdan odalardan birine daldım ve bir iki çıktı alıp alamayacağımı sordum odadaki birden fazla sekretere. hepsi de güler yüzlü bir şekilde kafalarını yukarı aşağı salladılar. bunun ne anlama geldiğini düşünürken bir tanesi yerinden kalkıp eliyle oturduğu koltuğu işaret etti. bunun da tam olarak ne demek olduğunu düşünmeye fırsat bulamadan kendimi bilgisayar ekranının karşısında buldum. hali hazırda açık olan boş sayfaya mail adresimi yazmaya başladım ki ekranda anlam veremediğim harfler belirdi. alelacele klavyeye bakmadan ezber bir şekilde mail adresimi yazmıştım. meğer klavye "f klavye" imiş. yüzümde ufak bir tebessüm belirdi ve tüm yazdıklarımı silerek klavyeye gömüldüm. gömüldüğüm gibi de kaldım. üzerinde a harfini bile bulamadığım klavye ile birbirimize bakarken yerini bana veren sekreter hanım hafifçe eğilerek dile geldi:
    - yardımcı olmamı ister misiniz?
    bu sefer de ben kafamı onaylarcasına yukarı aşağı salladım ve sekreter hanım koltuğuna tekrar oturdu. "çekil ben sürerim" edasıyla geçtiği klavyeye bakmıyordu bile. bense mail adresimi ve şifremi masada duran ufak not kağıtlarından birine yazmıştım bile. gözlerime dalan sekretere not kağıdını uzattım ve gözlerini kağıttan ayırmadan adresi ve şifreyi giriverdi. tekrar dümene geçen ben bir çırpıda "mouse" gerektiren tüm işlemleri bitirdim. sekreter hanım klavyedeyken "p" harfinin yerini tespit ettiğimden "control+p" yapmak zor olmadı. hemen yanı başımızdaki yazıcıdan hararetle kendini dışarı atan a4'leri toplayarak odadaki tüm sekreter hanımlara da teşekkür edip odadan ayrıldım.

    sonra çok merak ettim f klavye kullanmayı. denedim hatta; fakat fark ettim ki türk dili dışında yazmak gerektiğinde kullanışsız bir klavye idi f klavye.
  6. neden bunu kullanalım dediğimde bana bu klavye ile daha hızlı yazılıyor diyorlar. garipsiyorum...

    sen benim ne kadar hızlı yazdığımı nereden biliyosun?

    geçende ölçtüm, dakikada türkçe ise 85 ingilizce ise 60 kelime yazıyorum ben. daha ne kadar hızlı yazmam gerekiyor? bırakın millet istediği gibi kullansın yahu klavyeyi.

    tanım: klavye kısayollarında sürekli problem çıkaran klavye.
  7. bir aralar gözüm kapalı olarak neredeyse 0 hata kullanabildiğim klavyedir. ilk okulda azmedip öğrenmiştim ancak daha sonra aldığım tüm bilgisayarlarda dahili klavye q olunca unuttum. gerçekten yazması çok hızlı ve rahat ancak biraz pratik yapınca aynı hızları q klavyede de çıkabileceğinize inanıyorum.

    tabi siz daktilo yarışması kazanacağım vs diyorsanız edinin, öğrenin.
  8. f klavyeyi tasarlayan ihsan sıtkı yener'le yapılan bir röportajda kendisi şunları söylüyor:

    "harf inkılabından sonra, üzerinde türkçe harflerin de bulunduğu daktilolar ithal edilmeye başlanmış. ancak her fabrikanın klavyesinde türkçe harflerin yerleri farklı. belki 70 farklı klavye dizilişi var. 1928'de resmi dairelerin alacakları klavyelerin aynı dizilişte olmasına karar verilmiş ama o karar başarılı olmamış. 46'dan itibaren türk dilinin özelliklerine uygun, standart bir klavye geliştirilmesi için resmi makamlara yazılar yazdım. dp'nin yeni seçildiği dönemde, milli eğitim bakanı tevfik ileri'den randevu alabildim. onunla birlikte cumhurbaşkanı celal bayar'a gittik. 'bilimsel bir klavye yapın, sizin yaptığınızı kabul edelim' dediler. yabancı uzmanların da bulunduğu bir komisyon kuruldu. türkçe'de kullanılmakta olan tüm kelimelerin istatistiğini tdk'nın kılavuzundan yararlanarak çıkardık. 29934 kelime içinde hangi harften kaçar adet bulunduğunu tespit ettikten sonra, parmakların fiziksel güçleri ve hareket özelliklerini de esas alarak harfleri yerleştirdik. ellerin kullanım yüzdesini de hesaba katarak yaptığımız klavyede sol el yaklaşık yüzde 49, sağ el de yüzde 51 oranında kullanılacak şekilde harfler yerleştirilmiştir. türkçe'nin fonetik özelliğine uygunluk açısından sesli harfleri sol elde topladık."

    "1955'ten itibaren uluslararası daktilografi ve steno yarışmaları başlamıştı. hemen biz de başvurduk ve 1956'da dahil olduk. öğrencilerim bu şampiyonalarda 28 defa dünya birincisi oldular. bu birinciliklerin 14'ünde dünya rekoru kırıldı. hatta fransızlar itiraz etmişlerdi ilkinde, 'türkler yarışma için özel olarak tertip edilmiş bir klavye kullanıyorlar' diye. 6 saat süren tartışmalardan sonra, fransızlar'a 'siz de yapın o halde özel bir klavye' dediler."

    (bkz: ihsan sıtkı yener)