• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (7.03)
fakat müzeyyen bu derin bir tutku - ilhami algör
"her şeyin iyi gittiğini nerden çıkarıyorsun?" dedi. "herif rüzgârı kendinden menkul uçurtmanın teki. ara sıra telleri takılır gibi kadına geliyor gece yarısı." "fakat müzeyyen, bu derin bir tutku," dedim. tırsmaya başlamıştım. haklı olabilirdi. "evet, biraz sapık ve tek taraflı bir tutku," dedi, arkasını dönüp gitti. hikâyeye göre adam, kadını çok seviyor, sevdikçe ruhu büyüyor, eve sığmıyor... bülbülün çilesi, yazarın zulası... inceden sarma bir sigara, inceden bir bardak... jak danyel isimli bir şişe, hicran isimli bir yara, tuhaf isimli bir roman. kafamız iyi, açmayın kapağı, biz böyle iyiyiz.

ilhami algör, alelacayip aşkların ve oyunbazlığın, hüzünlü dolambaçların yazarı. fakat müzeyyen bu derin bir tutku, italyan yokuşu'ndan aşağı, rüzgâra asılıp tophane'ye inen roman. avaramu!
(tanıtım bülteninden)


  1. --spoiler--


    ''nasıl görünmek isterdin?” dedi.

       bu tavır, bu kendinden çok fazla emin, ukala tavır beni öldürürdü.

       “ayna,” dedim, “seni bölük bölük bölerim. ”

       “denememeni tavsiye ederim,” dedi, “bölünerek çoğalırım ve çoğaldıkça fazla suret veririm, hoşuna gitmez.”

       bana psikolojik çözümleme yapıyordu. kendimi görmekten ya da kendimi “yalnız biri” görmekten huzursuz olduğumu ima ediyor, şantaj yapıyordu. fakat teknik olarak haklıydı. iti, iki yüz parça yapsam, alt açı, üst açı derken ortalık karışacaktı.

       “ulan,” dedim, “ayna... seni yüz parça yapar, parçalarını şehrin varoşlarına dağıtırım. öyle bir yerleştiririm ki parçalarını, ömrün bir araya gelmek için kıçını yırtmakla geçer. sen parçalarını bir araya getirip kafanı toplarken, şehir alır başını başka bir yere gider, ayvayı yersin.”


    --spoiler--


    gecenin bir vakti kilometrelerce ötedeki bir 'dostla' eş zamanlı okuduğum harikûlade eser.

    çok çok çok ama çok beğendim. dil bakımından olmasa da, ilhami beyi çokça c. 'e benzettim. müzeyyen'in evlenilebilecek bir kadın olduğunu düşledim. ve bok püsür.

    beğenmeyeleri, hele de dilini beğenmeyenleri kuvvetle anlıyorum. ancak bu nadide esere müzeyyen'in hatrı için bir şans daha vermeleri elzemdir.

    avaramu!