1. Peki, neden aldandık?
    Çünkü bu hareket göründüğü gibi değildi. Bu yönüyle aslında Sünni de değildi, batıni idi. Doğrusu bunu önceden de hissetmiyor değildik, ama biz de bağlıları gibi bunda bir hikmet arama gafletine düştüğümüz için meseleyi çözemedik.

    Sonra fark ettik ki, bu hareketin batıni Şia'ya benzeyen çok yönleri var.

    Öncelikle imamlık anlayışında Şia gibi düşünüyorlardı. İmamın doğrudan Allah'tan ve Resulüllah'tan teyit aldığı için asla yanılmış olamayacağına inanılıyordu. İkinci olarak Şia'dan daha ileri bir takıyye yaşıyorlardı. Hiç kimseye oldukları gibi görünmüyorlardı. Aldatma da bir yalan ise bu yolla herkesi aldatıyorlardı. Ve üçüncü bir benzerlikleri; bu hareketin tarihinde de müslümanlardan başkasına sataşma hiç olmadı. Tıpkı Şia gibi, onlar da tarihlerinde sadece müslümanlarla savaştılar.

    Ne yazık ki, içte ve dışta her güçlü kâfire temenna durdular, ama her İslamî harekete engel olup savaş açtılar. Milli görüş hareketi, Güneydoğudaki İslamî yapılanma, güçlenen tarikatlar, örnek olarak Topbaş cemaati… Hem de hiç suçları yokken, Türkiye'deki her İslami faaliyete destek çıkan tek cemaat olmalarına rağmen.

    Bankaları hortumlayanlara şefaat ettiler. Müslümanların hep önünü kesenleri söz sultanı ilan ettiler. İslami kıpırdanışların canına okuyan Çevik Bir'e bile methiyeler düzdüler. Buna karşılık sadece Cumhuriyet tarihinin değil, bize göre Osmanlı'nın son üç yüz yılı dâhil en dindar ve en başarılı yöneticisine ilanı harp eylediler. Hırsızlık edebiyatları yaptılar. Düz bir mantıkla buradan bile ona karşı olmalarının, onun sağlam bir müslüman ve rakip olacak bir lider olması dışında düşmanlık edilmesini gerektiren bir yönünün bulunmadığını anlamak mümkün.

    Şimdi ülkenin belini doğrulttuğu, varlığını yeniden ispat ettiği bir zamanda başkalarından aldıkları gazla ülkemizin başına büyük bir bela getirdiler. Yüzlerce insanımız öldü. Düşman devletler ağızlarını iştahla şapırdatmaya başladılar. Türkiye'yi önce bir iç savaşa sokup sonra da bölmenin hesaplarını yapanlar sevinçle avuçlarını ovuşturuyorlar. Ama bir kısmının hala, bunu biz yapmadık, hani deliliniz diyerek geçiştirmeye çalışması yok mu, işte bu insanı kahrediyor.

    Allah bu milleti böyle belalardan korusun. ^:faruk beşer, yeni şafak, 24.07.2016^

    yazının tam metni