• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.63)
forrest gump - robert zemeckis
forrest gump, zeka seviyesi 75 olan bir erkeğin hayatını ele alıyor. zeka seviyesi nedeni ile devlet okullarına girmekte bile zorlanan forrest gump  zamanla akla mantığa uymayan başarılara imza atıyor. her ne kadar zeka seviyesi düşük olsa da fiziksel olarak son derece sağlam olan forrest gump, zamanla gelişen olaylar zincirinde bizi hayal edemeyeceğimiz bir dünyaya götürüyor.


  1. en iyi film dahil 6 oskar ve 37 farklı ödül almış bir başyapıt. izlediğim en güzel filmler arasında. bu filme yorum yapmak bile haksızlık tek diyebileceğim mutlaka izleyin izlettirin.
  2. amerikan rüyası tanımının en iyi yapıldığı filmdir. filmi çok severim o ayrı ancak, filmin vermek istediği mesaj oldukça sakat. debil bir adam olsan bile eğer sisteme boyun eğer, sorgulamaz, naif bir şekilde sana denilenleri uygularsan herkesin hayallerindeki hayat senin olabilir. filmde de bu mesaja dair oldukça somut yerler olduğundan (merak etmeyin spoiler vermeyeceğim) filme dair böyle bir mesajın varlığı çok da yokmuş gibi gelmiyor. hollywood nedir dense ilk aklıma gelecek film bu olur herhalde.
  3. 1986 yılında winston groom tarafından aynı adla yayımlanan romandan esinlenerek çekilmiş, 1994 yapımı tom hanks'e en iyi erkek oyuncu ödülünü kazandırmış; epik, romantik, komedi ve dramı başarılı bir şekilde birleştirmiş sinema tarihinin baş yapıtlarından biri.
    oyuncuların her biri ayrı başarılı ama tom hanks... hayran kalınacak bir oyunculuğa imza atmış; vücut dili olsun, mimikleri olsun forrest karakteri ile bire bir uyum sağlamış.

    hırslar olmadan da mutlu olunabileceğini. elde olan anın kıymetini bilmeyi ve umut etmeyi hatırlatıyor bize 151 dakikalık macera. tamam kabul hayat bizi filmdeki kadar ardı arkası kesilmeyen tesadüflerle karşılamıyor ama çok büyük beklentiler içinde olduğumuz sürelerde, mutlu olunacak anları nasıl kaçırdığımızı da gösteriyor bir yerde.
  4. film özellikle son sahnelerindeki sıcaklığıyla sizi sarıyor. başyapıt. herkesin kaderi forrest gump gibi olur inşallah :)
  5. philadelphia'daki insanüstü performansından sonra bu filmdeki gibi bir rol ile izleyicinin karşısına çıkmak ve çıtayı bir üste taşımak ancak tom hanks kalibresindeki bir oyuncu için mümkündür.
    flute
  6. kült bir filmdir. genellikle çok marjinaliz acayip marjinaliz neyiz lan biz diyen , sanatsal filmler izlediklerini iddia eden tiplerce eleştirilir.
  7. hafızam güçsüz olmasına rağmen bu filmde unutamadığım bir diyalog vardı, ki benim için aşkın tanımıdır:

    !---- spoiler ----!

    jenny curran:
    were you scared in vietnam?

    forrest gump:
    yes. well, i-i don't know. sometimes it would stop raining long enough for the stars to come out... and then it was nice. it was like just before the sun goes to bed down on the bayou. there was always a million sparkles on the water... like that mountain lake. it was so clear, jenny, it looked like there were two skies one on top of the other. and then in the desert, when the sun comes up, i couldn't tell where heaven stopped and the earth began. it's so beautiful.

    jenny curran:
    i wish i could've been there with you.

    forrest gump:
    you were.

    !---- spoiler ----!
    rosa
  8. her defasında sıkılmadan, aynı zevkle izlediğim tek film olabilir. izlediğim şeyleri tekrar izleme gibi zevklerim yoktur kimisi bundan hoşlanır. ama bu zinciri bir tek forrest gump kırabildi. ne zaman canım sıkkın olsa, kafamı dağıtmak istesem bu filmi izlerim. hatta yanında çikolata eşliğinde.. (my momma always said, "life was like a box of chocolates. you never know what you're gonna get.)

    ayrıca filmdeki olay örgüsü de hiç sıkmadan izlettiriyor. sürekli bir sonraki olayda buluyorsunuz kendinizi forrest gump ın anlatımıyla.

    bu akşam da kafamı dağıtıp, tebessüm edebilmek için izledim. o kadar işe yaradı ki. şu an gerçekten içimde bir huzurla yazıyorum bu satırları.

    !---- spoiler ----!

    you died on a saturday morning. and i had you placed here under our tree. and i had that house of your father's bulldozed to the ground. momma always said dyin' was a part of life. i sure wish it wasn't. little forrest, he's doing just fine. about to start school again soon. i make his breakfast, lunch, and dinner every day. i make sure he combs his hair and brushes his teeth every day. teaching him how to play ping-pong. he's really good. we fish a lot. and every night, we read a book. he's so smart, jenny. you'd be so proud of him. i am. he, uh, wrote a letter, and he says i can't read it. i'm not supposed to, so i'll just leave it here for you. jenny, i don't know if momma was right or if, if it's lieutenant dan. i don't know if we each have a destiny, or if we're all just floating around accidental-like on a breeze, but i, i think maybe it's both. maybe both is happening at the same time. i miss you, jenny. if there's anything you need, i won't be far away.

    !---- spoiler ----!
  9. "bu adamın bunları yaşamasının nedeni kader mi, şans mı, yoksa sisteme boyun eğmek mi?" sorusunu sorduran film.!---- spoiler ----!

    bence forrest gump'ın hayatının yoluna girmesine ve hatta iyiye gitmesine neden olan şey, şans ya da sisteme boyun eğmek değildir. forrest'ı diğerlerinden farklı kılan bir özelliği vardır: ne yapıyorsa eğer, kendini o işe verir, hatta o iş olur. koşarken sadece koşar; askerken tam bir askerdir; masa tenisi oynarken bütün dikkati ve enerjisi rakettedir. bu yüzden, o işi yapıyor olmak dışında bir ödülle ilgilenmez. onu başarılı yapan şey de budur.

    filmde beni en çok etkileyen sahne de, forrest koşmayı bıraktığında, lidersiz kalan takipçilerinin "şimdi ne yapacağız?" diye kalakalmaları olmuştur.

    !---- spoiler ----!
  10. yaklaşık 3 yaşında, yürüyemeyen kızını, rehabilitasyon merkezlerinde aylardır tedavi ettiren yakın arkadaşıma önerdiğim film... bir anne olarak seni etkileyecek ama umudunu kaybetme sakın'ın vücut bulmuş hali demek istedim, naçizane..

    haa bu arada, çok film izleyen biri olmamakla birlikte insanı derinden etkileyecek filmleri, yapım yılından çook sonra izlemek benim için, hayata geçmiş kalmış olmanın başka bir tasviri..