friedrich engels

Kimdir?

19. yüzyıl alman politik filozof. karl marx’la beraber, komünist manifesto’yu (1848) yazarak komünist kuramın geliştirilmesinde önemli bir rol aldı. karl marx hayatını kaybettikten sonra karl marx'ın en önemli eseri das kapital'in son iki cildini tamamladı. engels, şimdiki wuppertal'da doğdu. bir alman tekstilcinin en büyük oğluydu. 17 yaşında iken, babası onu manchester’daki pamuk fabrikasının yönetimine yardımcı olması için ingiltere’ye gönderdi. 1833 yılında tanık olduğu yaygın yoksullukla sarsıldı. fabrikada 3,5 yıl çalışıp ayrıldı ve maden ocaklarında işçi olarak çalışmaya başladı. ve aynı zamanda bazı gazetelere haftalık makale gönderiyordu. gençlik yılları sefalet içinde geçip gidiyordu. günde 18 saat mesai yapıyor, geri kalan zamanında da komünist kuram üzerine makaleler yazıyordu. babası'nın ölümününden 2,5 ay sonra annesini de kaybetti. kendisi gibi maden ocaklarında çalışan kardeşleri 1842'de tünel çökmesi sonucu hayatlarını kaybettiler. engels artık yalnızdı. ailesi yoktu. zaten anne ve babasıyla iyi geçinemediği için evden ayrılmıştı. 1845 yılında ingiltere'de emekçi sınıfların durumu konulu bir makale yayınladı. aynı yıl, editörlüğünü paris’teki karl marx’ın yaptığı franco-german annals adlı dergiye yardım etmeye başladı. marx engels ile kişisel olarak tanışmasının ardından onunla kapitalizm üzerine aynı bakış açısına sahip olduklarını fark etti.marx, engels'e ve fikirlerine büyük hayranlık duyarak engels ile birlikte çalışmaya karar verdi. marx'ın 1845 ocağında fransa’dan sürülmesinden sonra, diğer avrupa ülkelerine nazaran daha fazla ifade özgürlüğü vaad eden belçika’ya gitmeye karar verdiler. engels içlerinde george harney’in de olduğu çartist hareketin liderleriyle tanıştı. 1846 ocağında engels marx'ı da yanına alarak brüksel’e döndü. burada komünist yazışma komitesi’ni kurdu. tasarısı avrupa’nın çeşitli bölgelerindeki sosyalist liderleri birleştirmekti. ingiltere’deki sosyalistler engels'in fikirlerinden etkilenerek londra’da bir toplantı düzenlediler ve komünist birlik adı verilen yeni bir organizasyon oluşturdular. engels buraya bir delege olarak katıldı ve eylem stratejisinin geliştirilmesine öncülük etti. 1847 yılında engels ve marx birlikte bir broşür yazmaya başladılar. temelini engels’in komünizmin ilkeleri adlı kitabının oluşturduğu bu 12.000 kelimelik broşür altı haftada bitirildi; engels'in amacı komünizmi kitleler için anlaşılabilir kılmaktı. komünist manifesto adı verilen bu broşür 1848 şubatında yayımlandı. ama yayımlandıktan henüz 1 ay sonra, mart'ta engels ve marx belçika’dan kovuldular. köln’e taşındılar ve marx radikal bir gazete olan yeni ren gazetesini engels'in desteğini alarak çıkarmaya başladı. engels, 1848 devriminin önderiydi. ve bu ayaklanma ilk ciddi sosyalist ayaklanma idi.ve bu ayaklanma sonra ki komünist ayaklanmaların en büyük ilham kaynağı oldu. engels elberfeld’deki ayaklanmada aktif olarak bulundu, prusyalılara karşı düzenlenen baden seferi’nde baden-palatinate ayaklanmasındaki serbest güçlerin komutanı olan august willich’in yaveri olarak savaştı. aslında bu yaverlik bir aldatmacaydı. çünkü august willich tüm emirleri engels'den alıyordu. 1849 yılında ingiliz hükümetine başta engels olmak üzre birçok sosyalist liderin sürülmeleri için baskı yapıldıysa da başbakan lord john russell bunu reddetti. yalnızca engels tarafından kendilerine sağlanan parayla marx ailesi büyük bir yoksulluk içinde yaşadı. engels,marx ailesi kendi ailesi olmasa dahi sonuçta hem bir aile geçindiriyor hem fikri mücadele veriyor hem de serbest güçlerin fikri ve askeri sahada stratejik önderliğini yapıyordu. 1870’te londra’ya taşınmadan evvel, engels marx’a yeterli geliri sağlayabilmek için manchester’daki fabrikasında çalışmaya gitti. marx'ın 1883'te ki ölümünden sonra komünist kitle engelsi artık o ölene dek fikri ve askeri alanda önder kabul ettiler. bununla birlikte, tek eşli evliliğin erkeklerin kadınlar üzerinde baskı kurmak için ortaya attığı tek taraflı bir yalan olduğunu söyleyerek feminist kuramın kurucularından sayılmaktadır. bu bağlamda komünist kuramı aileyle ilişkilendirerek, erkeklerin kadınlar üzerindeki hakimiyetinin tıpkı kapitalist toplumlarda burjuvazinin işçi sınıfı üzerindeki hakimiyetine benzediğini iddia etti. engels'in bu düşüncesi hayatına hiçbir kadının girmemesinden kaynaklanıyordu. engels, 1895 yılında londra’da bir otel odasında tek başınayken çalışma masasında makalesini yarım bırakmış bir halde ölü bulundu. ölüm sebebi boğaz kanseridir.öldüğünde hiç çocuğu yoktu. bu yüzden bazı mason, kapitalist ve burjuva kesimlerce kendisine eşcinsellik iftiraları atıldı. engels para'nın olmadığı bir dünya istiyordu. engels'in tüm fikirleri marx'ı çok büyük bir etki altında bıraktığı gibi bu fikride marx'ta derin bir etki bıraktı.


  1. Bugün doğum günü olan filozof. Her yerde yazıları paylaşılınca ben de burası eksik kalmasın dedim. buyurun
    sezgi
  2. tek geliri engels'in yaptığı yardımlar olan ve hayatları sefalet içinde geçen marx ve ailesi artık bu nasıl bir sefaletse hizmetçili bir evde otururlar.

    marx bir yandan eşine övüle övüle bitirilemeyen ona olan aşkını, bağlılığını, adanmışlığını ve hatta bağımlılığını anlatan mektuplar yazarken bir rivayete göre bir yandan da o hizmetçiyi hamile bırakır. eşi marx’a baskı yapar, hizmetçi evden gönderilir ve engels'in hizmetçiliğini yapmaya başlar. çocuk annesi engels'in yanında çalıştığı ve kendisine karşılıksız maddi destek veren sadece engels olduğu için kendisini onun gayri meşru çocuğu sanar ve süreç içinde hizmetçisiz bir sefalet içinde ölür.

    bir başka rivayete göre engels gerçekten çocuğun gayri meşru babasıdır.

    başlığının altını uçan kuş bültenine çevirdim ama bir yerlere varacağım.

    engels bence marx'ın gölgesinde kalmayı yani ünlü ifadeyle ikinci kemancı olmayı kendi hür iradesiyle seçmiş, marx'a göre merhamet, yardımseverlik, iyilik severlik, sorumluluk sahibi olmak, kadirşinaslık vb gibi insani özellikler yönünden çok daha üstün bir adam.

    düşledikleri dünyaya onlar ya da ardılları erişemese de en azından batı proleteryasının komünizmden çok daha özgür ve ondan bile daha iyi ekonomik koşullarda, standartlarda yaşamasını sağladılar.

    batı burjuvasisi komunizm korkusu nedeniyle proleteryalarıyla güçlü bir uzlaşma isteği ve iradesi gösterdi. mirsait sultan galiyev'in ihanet, hainlik, hayırsızlık vs olarak gördüğü ve öngördüğü gibi batı proleteryası da bunları diğer ülkelerde ki sınıfdaşlarını hiç düşünmeden kabul etti. yani tüm dünya batı tarafından marx ve engels’in ölçütlerine göre sömürülürken batı proleteryası sus payını aldı ve sustu.

    kadınlara pek de ilgisi olmaması nedenli siyasi düşmanlarınca eşcinsel olduğu “iftira”ları atıldı diye özellikle yazmak “insanı dili ele verir”in doğruluğunun bir örneği, bir ispatı daha oluyor. eşcinselliği ''iftira'' olarak nitelendirerek bir ayıp gibi görmek, göstermek materyalist diyaletiktiğe; komunizme aykırıdır. eşcinsel olsa ne olacak, olmasa ne olacak düşüncesiyle cinsel tercihine hiç girmemek doğrusu olacaktı.

    liberal, muhafazakar, gerici ve demokrat olduğu için eleştirilen churchill eşcinsel olup olmadığı sorulduğunda “ne fark eder? ülkeyi kıçımla yönetmiyorum.” demişti oysa ki.

    pis şişko churchill’in stalin’in yaşadığı hayat standartlarına hiç sahip olmadığını da biliyoruz.