Kimdir?
füruğ ferruhzad, (farsça: فروغ فرخزاد, forough farrokhzad) (d. 5 ocak 1935 - ö. 13 şubat 1967), iranlı şair, yazar, oyuncu, yönetmen, ressam. iran'ın 20. yy'da yetiştirdiği en önemli kadın şairlerindendir.
füruğ ferruhzad şiirlerinde derin bir yalnızlık duygusu dikkat çeker. bunun yanında, şiirlerinde kadınların sorunlarını da ele almakta, iran toplumunun kadınlara karşı uyguladığı ayrımcılığı eleştirmektedir. bu fikirleri zaman zaman şiddetli tartışmalara yol açmıştır. iran'da kadınların yaşamlarının daha iyi hak ve koşullara kavuşmasını savunmaktaydı. dönemindeki şah'ın despotluğuna da karşı çıkmıştır. şiirleri kimi zaman iran toplumunca erotik bulunmuştur.
-
1958 yılında ibrahim gülistan'la tanışır ve dokuz ayını avrupa'da geçirir. şair bu dönemde yaşamının esin kaynağı olan şiirlerine devam eder ve hızla iki kitabını daha piyasaya sürer. bunlardan ilki duvar ve diğeri de isyandır.
iranlı cüzzam hastalarını ve onların sorunları ile ilgili olarak tebriz'de film yapar. 1962 yılında filmi kara ev adını verdiği filmiyle dünyanın çeşitli yerlerinde ödüller kazanır. film çekimi sırasında cüzzamlılar evinde tanıştığı hüseyin mansur isimli çocuğu evlat edinir.
1963 yılında füruğ, yeniden doğuş adlı eserini yayınlar. artık şiirde olgunlaşma dönemidir ve sanatsal düzeyi yüksektir. bu kitabıyla şair, iran şiirinde derin ve etkileyici değişikliklere yol açmıştır.
13 şubat 1967 tarihinde öğleden sonra saat 14.30'da stüdyoya gitmek için hızla seyir halindeyken karşısına çıkan okul aracına çarpamamak için direksiyonu kıran füruğ, aracından fırlayıp, boynunun kırılmasıyla 32 yaşında hayata gözlerini yummuştur.
modern iran şiirine önemli katkılar sağlayan şairin ölümünden sonra çalışmaları soğuk mevsim adı altında bir kitapta toplandı. michael hillman, yalnız kadın adıyla onun hayatını ve şiirlerini 1987 yılında yayınladı. şairin şiirleri ve yaşamı hakkında daha pek çok makale ve kitap yayınlandı, hayatı filme çekildi.
iranlı yönetmen abbas kiarostami'nin 1999 yapımı rüzgar bizi sürükleyecek filminin adı, şairin bir dizesinden alıntıdır. -
"bir an
ve sonrasında hiç.
bu pencerenin arkasında gece titremede
ve yeryüzü giderek durmada
bu pencerenin arkasında bir bilinmez
seni ve beni merak ediyor
ey baştan aşağı yeşil!
yakıcı anılar gibi ellerini,
bırak benim aşık ellerime
ve dudaklarını
varlığın sıcak duygusunu
benim sevdalı dudaklarımın okşayışına bırak
rüzgâr bizi götürecek
rüzgâr bizi götürecek." -
“Düşler ne kadar safsalar o kadar yükseklikten düşer ve ölürler”
Füruğ yani Farsça “ışık”, çok çekmiş bir şair. Hiçbir zaman tam ülkesine ait olamamış bir karakter… Vatanı ondan çocuğuyla görüşmesini bile esirgemiş. Neden mi? Çünkü İran’da boşanırsanız çocuk erkekte kalıyor ve maalesef Füruğ çocuğunu sonrasında hiç göremiyor! Tüm bunlar yetmezmiş gibi çok genç yaşında; 32 yaşında geçirdiği araba kazasında hayata veda etmiş…
Ataerkilliğe başkaldıran yapısı ile toplumda da huzursuzluk yaratan kadınlar kategorisinde olmuş Füruğ… Kadınları evlerine kapatan duvarlar içinde; pencereden bakmalarının bile olay olduğu bir yerde kadınlara dikte edilen sorumluluklar ve adanmışlıklar içinde çırpınmış durmuş.
yazının tamamı için füruğ ferruhzad -
füruğ ferruhzad'ın babasına yazdığı mektup: burada bir başına olmaktan mutluluk duyuyorum mektup -
aşağıdaki dizeleriyle bir kadının aşkını, tutkusunu, şehvetini, çaresizliğini, bir adamın vurdumduymazlığını çok güzel anlatmış kutsal kadındır.
benim sesimi taşlarca dinliyorsun
taşsın hemen dinlediklerini unutuyorsun
ilkbahar sağanağısın ve pencerenin uykusunu
dürtü darbeleriyle kaçırıyorsun
okşayışın yeşil dalı olan elimi
ölü yapraklarla seviştiriyorsun
şaraptan daha sapkınsın ve gözü
yalazlara oturtuyor döndürüyorsun
ey kanımın bataklığının altın balığı
hoş olsun sarhoşluğun beni içiyorsun
sen gün batımının mor derelerisin ve gündüzü
göğsüne bastırıyor söndürüyorsun
gölgelerde, oturdu senin furug’un ve uçuklaştı
gölgelerle onu neden karaya bürüyorsun? -
"ve bu dünya
öyle insanların ayak sesleriyle doludur ki
seni öpüyorken
kafalarında seni asacakları urganı örüyorlar" -
sıyrılıp geçtiği ya da ömrü boyunca sıyrılmaya çalıştığı ülkesindeki kadınların sesini toplamıştır kendinde.
ayrı düşmelerden ve kavuşamamaktan, bedeninin,zihninin tümüyle aşk'a ve özgürlüğe yönelmesinden ve bunun defalarca bastırılmasından öyle bir tutku yontar ki...okurken şiirlerini "nasıl hissedilir bunca şey bu yoğunlukta?" dedirtir.
"ve yaraları aşktan"dır.