1. kişisel bir görüş olmasından hareketle subjektif olabileceği eleştrisini baştan kabul ederek heyecanlı bir youser diye tanımlarım.

    oysa kendisi öyle yapmaz. tabiat kuralı, matematik formülü gibi sunduğu, haşa allah kelamı gibi sunduğu kendi sığ dünyasıyla ve bakış açısıyla aleme nizam verir.

    yemedik ama hadi yedik diyelim ve o paragrafı çıkaralım. zaten 3 paragraf.

    ''feminizm algısını ancak gözüne görünen üzerinden, sol algisını sağcıların kendisine gösterdiği, ya da okulda gördügü kişilerden, herhangi bi azınlıga ait duyarsamasını çoğunluğun leş egemen algısıyla edinen, güclünün bakır bir tel gibi eğip büküp devreye taktığı tipler için slav memesinden ibarettir.''

    what is ad hominem? this is ad hominem. zaten esas karın ağrısı bu paragrafta çıkıyor ortaya. sadece stalinistlerin anlayacağı şekilde stalin'in bencil mi olduğunu sordum. hop feminizm başlığında bunlar geldi. bakın varsayıyor, kafasında bir streotip var. o kalıba sokmak için kendince aşağılıyor. benim bu güne kadar nerelerde olduğumu, neler okuduğumu, neler izlediğimi, kimlerle konuştuğumu vs vs bilmiyor.

    bakınız bu entry

    genç arkadaşımız yani en azından ruhen aklen genç youserımız maddi gerçeklikleri benim uğradığım sağcı politikalara bağlamış. adhominem'in dibine vurarak varsaydıkça varsaymış.

    bir paragrafı inkar etti. ikinci de patolojik hançer neresine girdi bilmiyorum. gelelim 3. paragrafa;

    ''memeyi bu kadar seviyorsanız bilin ki sizi besledigi günlerin huzurunu arıyorsunuz diyedir. o memedeki şefkate şefkat üretmeden onu sevemezsiniz. ya da iyi bi arkadasınız olmaz mesela, beslenmekle huzur buldugunuz her kisi bir şefkatli bir memedir. şefkatsiz sevmeyiniz baylar... lütfen''

    was ist das? das ist ad hominem. yine varsayıyor youserımız, kendince kabuller yaratıyor. kafasında oluşturduğu streotip üzerinden ekmek kavgası veriyor.

    sayın yousera tavsiyem; her yazının her konuşmanın kendisine hitap etmediğini, bazıları için yeterli donanım ve bilgiye sahip olmayabileceğini. işine bakması gerektiğini, kimsenin ona açıklama yapmak, öğretmek, bilgilendirmek zorunluluğu olmadığını, onun ufkunu açmanın insanların umurunda olmayabileğini saygılarımla bildiririm.

    neden uzun yazmak zorunda kalıyoruz? çünkü anlamıyor bazılarımız. ben bazılarımıza göre 10 paragraflık olabilecek bir şeyi 3 cümlede anlatırım. çevremde ki benim seçtiğim insanlar da anlar.

    hadi şimdi patolojiye devam. selametle.

    ekleme: bir insan, bir youserın entrysinin bir altına o entry ve aynı gün yazdığı başka entryler üzerinden işine geldiği gibi oluşturduğu varsayımlarını baz alarak adhominemin dibine vurarak o yousera hakaret edip sonra da ben genel yazdım diyorsa bence ağlamalıdır. yazık la kimin çocuğuysa.

    bu kadar temel, bu kadar basiti kabul etmiyor. hala daha öğreten adam havalarında. ben gülüyorum, bence birilerinin ağlaması gerek. hala daha sefilliğe sefillikle cevap vermem bla bla bla diyerek kendini üst bir yerlere konumlandırmaya çabasıyla rezillik yaratıyor. ağla sayın youser ağla.

    ekleme: tekrar ediyorum. kimseyi kırmak, üzmek istemiyorum. bundan sakınıyorum, kaçınıyorum. lütfen...o şemsiye açılmaz. açmaya çalıştıkça anatomik zararlar oluşur.

    uff kafamı çeviriyorum ama direkt üstüne. burada ühühühhü diyeceksiniz sayın youser. sakin olun derin derin nefes alın, kendinizi kasmayın. ağlayın rahatlarsınız.