1. sessizlikten ve yalnızlıktan hoşlanırlar. eğer sabah erken uyanıyorlarsa bipolar kişiliğe has bazı özellikler gösterebilirler,bir o kadar sosyal ve bir o kadar ıssız, bir o kadar neşeli hem de bir o kadar kederli olabilirler.
    gecenin sessizliğinde ve gürültüyü yutan derinliğinde tüm gereksizlikleri süpüren karanlığında aradığı bir şeyler vardır, takılmıştır bir yere gün yüzüne çıktığında apansızın yoruyordur kişiyi ve öyle bir yorgunluktur ki bu uyutmuyordur diğer tüm yorgunluklarin aksine.
    neye uyanacagini bilemiyordur insan neden uyanır ki zaten.
    sigdiramiyordur hayallerini gündüzlere, yapacaklarini sigdiramiyordur, gün içinde ister istemez günün 30 saat olmasını isteyip duruyordur amansızca.
  2. burayı okurken yanında ki küllükte sigarası yanmakta; boğazına çay değse ne güzel olurdu diye düşünmektedir.
  3. gün içinde olan biteni anlamıştır ama sindirememiştir.
  4. gecenin tadını çıkartmaya çalışıyor denilebilir. eğer yalnız yaşayan biri iseniz, apartmandaki seslerin yavaş yavaş kesildiğini, kilitlenen kapı seslerinin arttığını, caddeden geçen araba sayısının dakikadan daha az olduğunu ölçtüğünüz, oturduğunuz odada sizin algınızı dağıtacak nesnelerin karanlığa gömülüp sadece odaklanmak istediğiniz şeyleri aydınlatma imkanına sahip olduğunuz, tekrardan doğacak olan güneşin sizin için aslında çok da şey ima etmediğini bildiğiniz, yatağa başınızı koyduğunuzda aklınıza gelecek düşüncelerden dolayı o yatağın size zehir olacağını bildiğiniz ve tüm bu nedenlerle beraber yalnızlığınızı daha da hissetmek, bundan yola çıkarak da ortaya yaratıcı bir şeyler koyma çabası içinde bulunmak olabilir. yoksa ilkokuldayken 'saat on yatağa kon' tekerlemesini özlemedim değil.
  5. kafasının içinde yaşayan insanlardır... belki de gerçek hayatları can sıkıcı bir kabusdur... kim bilir belki de huzuru yalnız başına kendi benliğinde o vakitte buluyordur...
  6. çocukluktan kalan mesele ilk okul ve orta okul zamanında neredeyse hep sabahçı öğrenci olduğum için erkenden yatmak zorunda kalıyordum cuma ve cumartesi günleri gece geç yatma özgürlüğünü kısacık da olsa yaşama şansı bulduğumda mutlu oluyordum. şimdi geçmişin acısını çıkartıyorum diyebilirim.
    burada ki ortak nokta geçmişle hesaplaşma.
  7. yoktur. bunu araştırmak sinekten yağ çıkarmaktır. onediodaki uyuyamayan insana kurban olmalıyız yazılarından etkilenmeden düşünelim. gece geç vakitlere kadar oturan insanlar olarak ne yapıyoruz? cevap hep yeraltı edebiyatı. hayatı falan gözden geçirdiğimiz yok. gecenin büyüsü de yok. dünya barışına da kafa yormuyoruz. sadece uyumama lüksümüzü kullanıyoruz. sabah mesaiye yetiştiğim dönemleri hatırlıyorum da hiç gecenin büyüsünü düşünmeden çivileme atlardım yatağa. ama şimdi uyumam gerekmiyor. basen olarak bana dönecek yiyecekler eşliğinde orada burada vakit öldürüyorum. lütfen kendimizle yüzleşelim. varoluşsal sıkıntı çekiyoruz triplerine de gerek yok. bir yaştan sonra kendinize ve insanlara olan samimiyet duvarı yıkılıyor ve ben buyum diyorsunuz.
    sezgi
  8. uyumamanın geç saate kadar oturmanın ortak noktası nasıl olabilir.herkesin derdi farklı herkesin düşündüğü farklı ve herkesin uyuyamama sebebi farklı.yok böyle bir şey yani.
  9. bi' derdi vardır abi.
    hele sabah 7'de 8'de işe gidecek de saat 4'te buralarda gezinip bir şeyler karalıyorsa kesin bi' derdi vardır.
    yalan
  10. düşüncelerini susturamamak.