-
korkuyorum su çekildi
göründü zamanın dibi
korkuyorum
bu akşam kıyamet varmış gibi
(unknown artist-track 012548) -
"anlatmak istedikçe her şeyi birden yitiriyorum
bir kutupyıldızı bir ben bir dinmeyen ağrılarım
yapayalnız kalıyorum birden güzelim
ve müthiş ağlamak istiyorum
gecenin kanatları kırık bir saati var bilmem bilir misin
ölüm korkusu alkol gibi yayılır damarlara
sakın o saatte sokaklara çıkma
denize bakma
karanlığa
yıldızlara bakma sakın
o saat
işte güzelim o saat
ölüm, o ateşkuşu
ölüm; o mavidüğüm
denizkızlarının türküsünü söyler
ben yalnızım
orkestrada kırık bir saz
kanayarak koşan bir kurt
yüreğim dağbaşında unutulmuş vakur bir bayrak yırtılırcasına
bir kutup yıldızı bir ben bir dinmeyen ağrılarım
çiftleşen kuşların böceklerin insanların yalnızlığı
ve müthiş ağlamak istiyorum"
hasan hüseyin korkmazgil-dar açı -
dün sabaha karşı kendimle konuştum
ben hep kendime çıkan bir yokuştum
yokuşun başında bir düşman vardı
onu vurmaya gittim kendimle vuruştum...
özdemir asaf -
evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu.
hani kurşun sıksan geçmez geceden,
anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık...
ve zehir-zıkkım cigaram.
gene bir cehennem var yastığımda,
gel artık... -
maviye
maviye çalar gözlerin,
yangın mavisine
rüzgarda asi,
körsem,
senden gayrısına yoksam,
bozuksam,
can benim, düş benim,
ellere nesi?
hadi gel,
ay karanlık...
itten aç,
yılandan çıplak,
vurgun ve bela
gelip durmuşsam kapına
var mı ki doymazlığım?
ille de ille
sevmelerim,
sevmelerim gibisi?
oturmuş yazıcılar
fermanım yazar
n'olur gel,
ay karanlık...
dört yanım puşt zulası,
dost yüzlü,
dost gülücüklü
cıgaramdan yanar.
alnım öperler,
suskun, hayın, çıyansı.
dört yanım puşt zulası,
dönerim dönerim çıkmaz.
en leylim gecede ölesim tutmuş,
etme gel,
ay karanlık...
ahmed arif -
"bir cumartesi öğleden sonrası gibi sevmeli
evde olmanın ve olacak olmanın huzuru gibi
pazar günü nankördür biraz sanki
serin bir yaz akşamı gibi olmalı
her yer olanca güzelliğiyle karşındayken
hafiften de bir rüzgar eser ki sorma
bir şarkı gibi söylemeli ismini
duyanlar bir daha duymak istemeli
tekrar tekrar kalabalıklara haykırmalı
bazen de evde tek başına
sessizce kendi kendine
en tatlısı da o
yanında olmadan tutabilmeliyim elini
avcumun içinde hissedersem sıcaklığını
ne saatler önemli ne yıllar
ne de şu yürümeyle bitmeyen kilometreler
uzak tutmalıyım senden her şeyi
üşürsen eğer bir gece vakti yürürken
aklına beni getir sadece o yeter
sarıldığımı düşün sana o küçücük omuzlarından
bir daha hiç sana soğuk değdirtmeyecek gibi
koklamalıyım o güzel kokunu
saçlarını düşünmeliyim en güzel çiçeklerde
ufak bir mendile sarıp versen bir tutamını
çok mu şey istiyorum bilmiyorum
heyecanlanıp unutmaktan korkuyorum hepsi bu
yaşamalıyım o gözlerini
anlatmaya çalışırım ama birkaç dille belki
görmek yeterli değil anlamak için
diğerleri gibi değil pek
tek amaçları bunların mutlu etmek gibi"
jimi -
bulut
öyle bir bulut doğar ki içine bazen
yağsan olmaz yağamazsın
hıçkıramazsın, hıçkırsan ağlayamazsın
uzatırsın elini bir tatlı dokunuş için
tutamazlar, tutunamazsın...
ceyhun yılmaz -
köprü
aktık köpük köpük
kinliydik
olduk yapış yapış
kirliydik
attık tüm köprüleri
artık
sevgiyi göremez
geriye dönemezdik -
yaşlar süzülürken yanaklarıma
gözlerim asılı kalıyor semada
fısıldıyorlar adını kulaklarıma
özlüyorum istemsizce..
atarken adımlarımı geriye gidiyorum her defasında..
yüreğim dalgalı bir deniz gibi hırçın ve asi..
sencileyin girdabın da kaybolan bir deli..
ellerimi uzatıyorum,kırgın çiçeklere..
ümitli bekleyişlere..
duam ol istiyorum yüksel ellerim de..
su ol ve damla çatlamış dudaklarıma
ben ise adını sayıklayayım her lahzam da.. / ramizdayi -
biraz daha sıkıldım.
yazamadım iki satırı.
gece uzun mu? şimdi
ceplerimde, cüzdanımda,
kitabımın arasında, yok yok
hiç kalmamış hatırı.
galiba güldüğü yer ankaraydı.
kaybolduğum, saklandığım yer
bakışlarıydı.
(kaoa)