1. -eğitimsizlik
    -din üzerine kurulu düzen
    -insan haklarının olmaması
    -toplumun %0.5 inin çok zengin olması geri kalan halkın çok fakir olması.
    .
    .
    .
    diye uzayan bir liste geliyor aklıma.
  2. birey olamama ve kisilik eksikligi.

    bu tarz bir toplumda yetisen, disari daha kapali bölgelerde büyüyen cogu insan birey olamiyor. kendi fikirleri olmuyor genelde.
    erken yaslardan itibaren baskalari onlarin adina karar verdigi icin baskiyla birlikte bu böyle, daha sonra da devam ediyor.
    haci, hoca , ögretmeni, annesi, babasi, abisi, ablasi veya arkadas grubu icindeki bir büyügü ne dediyse neye inaniyorsa dogrudur. aksi düsünülemez. onlara göre yasar, oy verir, kendinden büyük gördügü iki süslü laf edebilen bos manipülatif insanlarin gölgeside yasamaya mahkum olurlar. kendi fikirleri önemli degildir. aslinda kendi fikri de yoktur, kalmamistir. o yüzden nereye ceksen oraya gider. güdülmesi gerekir.
    baska biri gelip ya sen bireysin bi dur düsün derse sinirlenir. düsünemez cünkü.
    erdem, haysiyet ve ahlak anlayislari yoktur veya zayiftir. saygi duymasi gereken seyler de degildir bunlar zaten.
  3. geri kalmışlığın verdiği cahillikle birlikte gelen mutlulukla yaşıyorlar bence. cahillikle birlikte gelen sürekli bir doğurganlıkta mevcut tabi. gelişme olmadığı için yaşam standardı baya düşüktür. bilim olmadığı için dinin dayattıklarına körü körüne bağlanma durumu vardır. ilkellikte olacağı öngörülürse görgü kuralları, adalet, eşitlik gibi kavramlar toplumda bilinmez.
  4. çıkarcılığın toplumun en alt kademelerinden en üst kademelerine kadar yayılmış olması. adalet kavramının giderek yok olması, hukuka kimsenin güvenmemesi ve linç kültürünün yaygınlaşması, şiddet kültürünün sürekli artması hatta pohpohlanması. homofobik, transfobik ve cinsiyetçi söylemlerin uç noktalara varması artık yalnızca söylemde kalmayıp direk cinayete ve tecavüzle sonuçlanması. ensest ve çocuk istismarında artış, çocuk gelinler ve çocuk annelerin sayısının tahmin edilemiyor olması. artan milliyetçilik ve vatanseverlik söylemleri. irkçılığın insanların gözünü kör etmiş olması. hayvanlara yapılan işkencelerin artması.
    nüfusun toplumun kaldırabileceğinden çok daha fazla olması, kadınların ekonominin içinde kaybolması, kayıt dışı işgücünün artışı, sendikasızlaşma, reel ücretlerde giderek artan oranlarda düşüş, kişi başına düşen milli gelirin azalması veya yanlış gösterilmesi, cari açığın büyümesi, üretimden çok tüketilmesi, ara mal üretiminin yapılamaması hatta temel tüketim ürünlerinin bile ithal ediliyor olması, üretimde dışa bağımlılık, çalışanların çoğunun hizmet sektöründe çalışıyor olması.
    sosyal devlet anlayışından uzaklaşılması, siyasi görüşlerindeki çeşitlenmelerin engellenmesi, herkesin belirlenmiş siyasi görüşlerin dışına çıkamıyor olması, kültürel aktivitelerin azalması, televizyona bağlılık.
    sorunların saydıkça bitmemesi, bitememesi.
    nedra
  5. üretmeyip üremektir.
  6. tıp ve hukuk gibi alanlar saygınken, fen ve edebiyat paçavra muamelesi görüyorsa, o toplum geri kalmıştır
  7. türkiye'ye benzemeleridir.

    ''kitap türkiye'de ihtiyaç maddeleri sıralamasında 235 inci sırada yer alıyor.

    japonya'da toplumun yüzde 14'ü, abd'de yüzde 12'si, ingiltere ve fransa'da yüzde 21'i düzenli kitap okurken, bizim ülkemizde sadece on binde bir kişi kitap okuyor.

    türkiye'de günde ortalama beş saat televizyon seyredilirken, kitap okumaya yılda sadece altı saat ayrılıyor.

    türkiye'de okunan kitaplar genellikle siyaset, aşk, cinsellik üzerinedir.

    8 milyon azerbaycan'da kitaplar ortalama 100 bin tirajla basılırken, 75 milyona yakın türkiye'de bu rakam ortalama 2 bin - 4 bin dolayında. çünkü türkiye'de okuma alışkanlığına sahip kişilerin sayısı 70 bin dolayında.

    japon yılda ortalama 25, isviçreli 10, fransız 7 kitap okurken, türkiye'de bir kişi on yılda bir kitap okuyor.

    birleşmiş milletler araştırmasına göre kitap için norveçli 137, alman 122, belçikalı ve avustralyalı 100, güney koreli 39 dolar ayırıyor yılda. dünya ortalaması da 1,3 dolar. ülkemizde ise bir kişi kitaba yılda ancak 0,45 dolar yani 45 sent ayırabiliyor.''

    ne demiş bir arap yazar. oku oku oku.
  8. iç ve dış işlerinde hep birilerine bağımlıdirlar
    belit
  9. sadece inanmanın yeterli olduğunu düşünen toplum yapısı.
    dinler veya düşünce akımları tek başına geri kalmış ülke olmayı sağlamıyor en nihayetinde. önemli olan o olguyu ne olarak hayatında kullandığın. yol gösterici olarak mı kullanıyorsun, yoksa kafan rahat olsun diğer inananlarla aynı hayatı yaşayayım diye mi inanıyorsun ona. toplum olarak kafası rahat ve risk almadan yaşamaksa amaç zaten senin inandığının ne gereği var ki...
  10. genelde çok ürerler, yanılmıyorsam bunla ilgili bir araştırma vardı. yokluk çeken insanlar daha çok ürüyorlar herhalde içgüdüsel olarak. bir de efenim nerede geri kalmışlık varsa orada din yozlaşmıştır, din bireysel değil fazla toplumsal bir mesele halini almıştır. yönetenleri bilinçli olarak halkı cahil bırakır, dolayısıyla bu kısır döngüden büyük bir devrim olmadıkça çıkmaları zordur. eğitim beyinleri düşünmemeleri için samanla doldurma amacındadır. kendilerinden farklı olana aşırı saldırı mevcuttur.