• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (7.25)
gone with the wind - victor fleming, george cukor, sam wood
irlandalı scarlett o'hara (vivien leigh) tara isimli çiftlikte yaşamaktadır. 12 meşeler çiftliği'nin varisi ashley wilkes'e (leslie howard) aşık olduğunu düşünmektedir. ashley'nin, kuzeni melanie (olivia de havilland) ile evlenme kararı aldığını öğrenir.

scarlett, ashley'nin evinde rhett butler (clark gable) ile tanışır. ashley ve melanie'nin evlenmesine engel olamayan scarlett, çevresindeki erkeklerden biriyle acele bir evlilik yapar. bu sırada kuzey-güney savaşı patlak vermiştir. melanie ve scarlett'in kocası savaşa gider. scarlett'in kocası savaşta ölür.

savaş, güney'in şartlarını çok ağırlaştırır. scarlett annesini kaybeder. babası ise aklını yitirmiştir. melanie ve scarlett, tara'da birlikte yaşamaya başlarlar. ashley'den haber alınamamaktadır. savaş biter ve ashley geri döner. tara'nın vergilerini ödeyemeyen scarlett, kızkardeşinin nişanlısı ile evlenir ve çiftliği kurtarır. scarlett'in yeni özgür olmuş fakir zenciler tarafından saldırıya uğraması üzerine rhett, ashley ve scarlett'in kocası intikam almaya giderler. scarlett'in ikinci kocası da çatışma sırasında ölür.

scarlett'in ashley'e olan takıntısı devam etmektedir. ancak, rhett buttler ile üçüncü evliliğini yapar. bir kızları olur. rhett, ashley'i kıskanmaktadır. bir gün kızını alır ve londra'ya gider. ancak kızın annesini özlemesi nedeniyle üç ay sonra geri dönerler. bu arada scarlett ikinci çocuğuna hamiledir. dönüşte yaşanan tartışma sonucu scarlett bebeğini kaybeder. bebeğin ardından kızlarının da ölümü ilişkilerini iyice sarsar.

melanie ölümcül şekilde hastalanır. scarlett'ten ashley ve oğluna bakmasını ister. bu arada scarlett rhett'e âşık olduğunu fark etmiştir. melanie'nin evinde scarlett'in ashley ile ilgilenmesi rhett'in scarlett'i terk etmesine neden olur.

bu trajik aşk dörtgeninin fonunda, kuzey-güney savaşı ve güney'in yeniden yapılandırılması, atlanta'nın yanışı, yaralı güney eyaletleri federasyonu üyeleri ile dolu tarlalar da kullanılmıştır. titizlikle hazırlanmış sahneler, gün batımı görüntüleri, dramatik ve romantik müzik, trajik savaşı somut hale getirmek için kullanılan güney halk şarkıları, nükteli diyaloglarla rüzgâr gibi geçti, sinema tarihindeki büyük epik dramlardan biri olarak kabul edilir.


  1. rüzgâr gibi geçti, orijinal adıyla gone with the wind, margaret mitchell'ın pulitzer ödüllü aynı adlı romanından sinemaya uyarlanmış 1939 abd yapımı bir filmdir.

    film 13 dalda oscar'a aday olmuş ve 8 dalda bu ödülü kazanmıştır. zamanında türkiye sinemalarında da gösterime girmiş, defalarca televizyonlarda oynamıştır.

    amerikan film enstitüsü'nün hazırladığı tüm zamanların en iyi filmleri listesinde (afi's 100 years... 100 movies) dördüncü sıradadır. zamanında tüm dünyada toplam 400,176,459 $ hasılat yapmış olup, enflasyona göre düzenlenen tabloya göre film tüm zamanların en çok gişe hasılatı yapan filmidir.

    1993 yılında amerika birleşik devletleri kongre kütüphanesi tarafından "kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli" filmler arasına seçilerek abd ulusal film arşivi'nde muhafaza edilmesine karar verilmiştir.
  2. film bazı eleştirmenlerce güney'in değerlerini övmesi ve kölelik düzenini romantik dille anlatması gerekçeleriyle eleştiriye uğramıştır. ancak, gerek filmin çekildiği yıl gerekse daha sonra filmi izleyenlerin çoğu bu eleştiriyi paylaşmamıştır.

    hattie mcdaniel tarafından canlandırılan mammy karakteri köleliğin en güzel örneği eleştirisine uğrasa da mammy'nin scarlett'in yetişmesinde oynadığı rol ve katı tavırları bu eleştirilerin sönük kalmasına yol açmıştır.

    hattie mcdaniel, 1930 ve 1940'lı yıllardaki zencilere yönelik tavır nedeniyle filmin atlanta, georgia'daki ilk gösterimine katılamamıştır. buna karşın, aldığı "en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülü" ile afro-amerikalılar için bir gurur kaynağı olmuştur.
  3. “gone with the wind filminde rhett, scarlett'i açılış sahnesinde öpmüş olsaydı, izleyiciler muhtemelen bundan sonra çiftin başına gelenleri merak etmeyeceklerdi. cinsel çekimin gelişmesini izlemek çok daha tatlıdır ve kendi hayatımızda da duygular tam olarak aynı şekilde işler.”

    öpüşmenin bilimi
    sezgi
  4. defalarca talihin gülmeye çalışmasına karşın aşırı uzun soluklu şekilde akıllanmamaya bağlı dinmek bilmeyen mutsuzluğun filmi.

    sanki bir sezonluk türk dizisi özetlerini tek oturuşta izlemiş gibi hissettiriyor bittiğinde.

    düz adamın önde gideni edasıyla, sonuna kadar dayandığıma şaşarak sırf ününden ötürü izledim. o zamanlar için devrimsel olan yanı nedir bilseydim belki iş değişirdi. belki.

    izlediğimde içimi çılgınlar gibi sıkmışlığı falan yok, sadece ortalama bir dizi izledikten sonra "izledim ama gerek yoktu" dercesine bir ruh haliyle bitirdiğimden böyle söyledim.