• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.63)
hamlet - william shakespeare
hamlet shakespeare'in yalnız kendi ülkesinde değil, başka ülkelerde de yazıldığı 1601 yılından bu yana en çok oynanan, en çok başka dile çevrilen ve en çok tartışılan oyunudur. bunun nedeni de yalnızca olay örgüsü, karakter, oyun dili ve benzeri ve dramatik öğeleri şaşırtıcı bir ustalıkla bir araya getirmesi değil, insan denen varlığı olanca ruhsal karmaşıklığı ile yaşam sahnesinde eşsiz bir oyuncu gibi canlandırabilmesidir.


  1. "serçenin ölmesinde bile bir bildiği vardır kaderin.
    şimdi olacaksa bir şey yarına kalmaz.
    yarına kalacaksa, bugün olmaz.
    bütün mesele hazır olmakta.
    madem hiçbir insan bırakıp gideceği şeyin gerçekten sahibi olmamış,
    erken bırakmış ne çıkar.
    ne olacaksa olsun!"
  2. kendisinin christopher marlowe olduğuna inandığım ingiliz edebiyatının ikonu shakespeare'in en beğendiğim oyunlarından biri. lisede sergilemeye niyetlenip sonrasında vazgeçtiğimiz eserdir de aynı zamanda.

    hamletin konusu, karakterleri, entrikalı olayları ve en çok da hayaleti ilgimi çekmiştir. bu yönüyle mutlaka bir versiyonun okunması, olmadı filminin izlenmesi gerekir.

    ünlü repliğininden de bahsetmeden geçmeyeyim, "olmak ya da olmamak, işte tüm
    mesele bu", ingilizcesi daha vurucu olan replik oyunun en can alıcı noktasını oluşturuyor.
  3. ankara devlet opera ve balesinin muhteşem bir şekilde sahnelediği eser.gözümü bile kırpmadan, hayranlıkla izledim. imkanınız varsa mutlaka izleyin.
  4. moda sahnesinde sergilenen oyununu izlemiş bulundum. yeteneksisiniz espri anlayışının ve türk dizi kültürünün tiyatroları da ele geçirdiğini haber vermek istedim. sanatçı, oyuncu ukala olabilir, çekeriz ama içini dolduramayan yeni yetmelerin ucuz şovunu tiyatro sahnesinde izlemek üzücü. zaten okuma listemdeydi şimdi okumak sart oldu bu eseri.
    abi
  5. doğru çevirisini okumak en önemlisidir. elhamdülillah diyen hamlet mi olur ?
    kuz
  6. tiyatro romani okumaya cehov ile baslayip bütün tiyatro kitaplarına ön yargili olmama sebep olmuştu fakat hamleti okuyunca düşüncelerim değişti, harika bir eser ironi ve mecaz bir arada bu kadar gülümseyip dusundure bilir
  7. ophelia'nın babası başta ne güzel öğütler veriyordu, bir hiç uğruna canından oldu. öğütler mi değersizdi yoksa insan aklının ulaştığı mertebenin dünyada hiç bir önemi mi yok? belki de ezbere aklın eleştirisidir bu hiç uğruna ölüm. hiçbir anlamı olmayabilir de. kelimeler, kelimeler, kelimeler...
  8. kral
    evet hamlet? polonius nerde?

    hamlet
    yemekte.

    kral
    yemekte mi? nerede yemekte?

    hamlet
    yediği yerde değil, kendisinin yem olduğu yerde. oturuma çağrılmış bir sürü politikacı kurt üşüşmüş başına. kurt dedin mi kralların kralıdır yiyicilikte. biz bütün başka yaratıkları niçin semirtiriz? bizi semirtsinler diye. kendimizi niçin semirtiriz? kurtlar yesin diye. şişko kralla cılız dilenci aynı sofrada iki çeşni, iki ayrı kap yemektir sadece. olacakları budur sonunda.

    kral
    vah vah! yazıklar olsun!

    hamlet
    kral yemiş bir kurdu rasgele bir insan balık yemi yapar, kurdu yutan balığı da yer.

    kral
    ne demek istiyorsun bunlarla?

    hamlet
    hiçbir şey, sadece anlatmak istiyorum ki size, bir kral bir dilencinin bağırsakları içinde de yurt gezisine çıkabilir.
  9. william shakespeare'ın efsanevi ve benim en sevdiğim oyunu.

    ayrıca hamlet karakterinin harika bir tiradı vardır. zamanında ezberleyip lisede tuvalet kapılarına karalardım. hamlet bu sözleri söyledikten sonra babasının ruhu gelir.

    ölmek, uyumak sadece! düşünün ki uyumakla yalnız
    bitebilir bütün acıları yüreğin,
    çektiği bütün kahırlar insanoğlunun.
    uyumak, ama düş görebilirsin uykuda, o kötü!
    çünkü o ölüm uykularında,
    sıyrıldığımız zaman yaşamak kaygısından,
    ne düşler görebilir insan, düşünmeli bunu.
    bu düşüncedir uzun yaşamayı cehennem eden.
    kim dayanabilir zamanın kırbacına?
    zorbanın kahrına, gururunun çiğnenmesine,
    sevgisinin kepaze edilmesine,
    kanunların bu kadar yavaş
    yüzsüzlüğün bu kadar çabuk yürümesine,
    kötülere kul olmasına iyi insanın
    bir bıçak saplayıp göğsüne kurtulmak varken?
    kim ister bütün bunlara katlanmak
    ağır bir hayatın altından inleyip terlemek,
    ölümden sonraki bir şeyden korkmasa,
    o kimsenin gidip de dönmediği bilinmez dünya
    ürkütmese yüreğini?
    bilmediğimiz belalara atılmaktansa
    çektiklerine razı etmese insanı?
    bilinç böyle korkak ediyor hepimizi:
    düşüncenin soluk ışığı bulandırıyor
    yürekten gelenin doğal rengini.
    ve nice büyük, yiğitçe atılışlar
    yollarını değiştirip bu yüzden,
    bir iş, bir eylem olma gücünü yitiriyorlar.