1. tevfik fikret'in 1912 osmanlı dönemi şartlarında, ittihat ve terakki yönetiminin balkanlarda ve genel ülke yönetiminde yaşanılan başarısız uygulamalarına rağmen baskıcı, muhalif sesleri susturma yönündeki çabalarına
    ve halkın yaşadığı sıkıntıları görmezden gelircesine sergilediği israf ve umusamazlık içerisinde devam eden uygulamalarına karşı hissettiklerini ve anlatmaya çalıştığı, düşüncelerini insanlara daha rahat ulaştırabilmek adına daha konuşma diline yakın bir şekilde kaleme aldığı unutulmaz şiiri.

    yaşadığım sürece gördüğüm her dönemde aynı şiiri defalarca hatırlamak da, sanırım benim dönemimin insanlarının en büyük şanssızlığı veya bizlerin beceriksizliği ve başarısızlığının da bir göstergesi gibi gelmiştir hep bana.
    umarım yeni gelen nesil bu şiiri hatırladığında benim hissettiğim bu duyguları hissetmez.

    konuşma diline yakın yazılmasına rağmen osmanlıca kelimelerle dizeleri şu şekilde. biraz alt tarafta kelimelerin açıklamalarını ve daha günümüze yakın bir dille yazılmış dizeleri bulabilirsiniz.

    han-ı yağma (yağma hanı)

    bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır
    huzurunuzda titriyor - bu milletin hayatıdır;
    bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtazır!
    fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır...

    yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
    doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

    efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir
    yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
    bu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir!
    bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir...

    yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
    doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

    bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say
    haseb, neseb, şeref, oyun, düğün, konak, saray,
    bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay;
    bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay...

    yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
    doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

    büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar
    gurur-ı ihtişamı var, sürur-ı intikaamı var.
    bu sofra iltifatınızdan işte ab u tab umar.
    sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar...

    yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
    doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

    verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını
    vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
    bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini.
    hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini...

    yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
    doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

    bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
    yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
    bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
    atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...

    yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
    doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!


    günümüz diline yakın dizeler


    bu sofracık, efendiler –ki bekler yutulmayı
    huzurunuzda titriyor –şu ulusun hayatıdır
    ulusun ki acılı, ulusun ki eşiğinde ölümün!
    ama sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır…

    yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
    doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!

    efendiler pek açsınız besbelli yüzünüzden;
    yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
    şu doyumcu sofra, bakın gelişinizle övünçlü!
    hakkıdır kutsal savaşınızın, evet, o hak da elde bir…

    yiyin, efendiler yiyin; bu iç şenliği sofra sizin,
    doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!

    bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say:
    soy sop, şeref, gösteriş, oyun, düğün, konak, saray,
    tüm sizindir efendiler, konak, saray, gelin, alay;
    tüm sizindir, tüm sizindir, hazır hazır, kolay kolay…

    yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
    doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!

    büyüklüğün sindirimi biraz ağır olsa da yok zarar,
    görkemli yüceliği, öç alıcı sevinci var,
    bu sofra gönül almanızdan böyle ısınır ve ışıldar.
    sizin şu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar…

    yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
    doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!

    verir zavallı memleket, verir ne varsa; malını,
    varlığını, hayatını, umudunu, hayalini,
    tüm olanca rahatını, olanca gönül balını,
    hemen yutun, düşünmeyin haramını, helalini…

    yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
    doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!

    bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
    yarın bakarsınız söner bugün çatırdayan ocak!
    bugün ki mideler sağlam, bugün ki çorbalar sıcak;
    atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak…

    yiyin, efendiler yiyin; bu cümbüşlü sofra sizin;
    doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!


    notlar:
    iltikaama muntazır=yutulmayı bekler
    mustarip=muzdarip= acı çekiyor
    muhtazır=can çekişen, ölümün eşiğinde, ölümü bekleyen
    çehre=yüz
    nadi-i nidam= doymaya çağıran sofra=doyumluk/doyumcu sofra
    kudumunuz=katılmanız/dahil olmanız
    müftehir=iftihar eden, övünç duyan/övünçlü
    gaza=kutsal savaş
    haseb=baba tarafından gelen şeref, soy
    neseb=nesil
    hazım/hazmetmek=sindirmek
    gurur-u ihtişamı=büyük gösterişi,görkemli yüceliği
    sürur-ı=sevinç/sevinçli
    imtikaam=öc almak/intikam
    ab u tab=güzellik,ışıltı
    ferağ-ı halini=rahat halini
    şevk-i balini=gönül balını
    kavi=kuvvetli/sağlam

    kaynaklar: tdk , osmanice.com , şiir güncel metin kaynağı