1. hasan sabbah'ın suikastçılarına (diğer bir deyişle fedailerine) verilen isimdir. suikast öncesinde haşhaş kullandıkları için kendilerine bu isim verilmiştir. aynı zamanda bu isim ingilizce'deki assassin yani suikastçı kelimesinin de kökenini oluşturmaktadır.

    haşhaşiler hakkında pek çok bilgi olmasına karşın bu bilgilerin doğrulukları tartışmalıdır. üstelik bu konuda yapılan araştırmalar da ne yazık ki son derece azdır.

    haşhaşilerin yetiştirilme tarzları ile ilgili genel kanı şu şekildedir: hasan sabbah 12-20 yaş aralığındaki erkek müritlerinden bazılarını düzenleyeceği suikastlar için seçer. bu kişileri bir yemekte ağırlar ve onlara kendisine sadık olup, emirlerini yerine getirmeleri durumunda onları cennete gönderebileceğini söyler. yemekte bu kişilere gizlice haşhaş verilir ve kendilerinden geçmeleri sağlanır. daha sonra bu kişiler alamut kalesinin içinde hasan sabbah tarafından oluşturulan ve saklı tutulan sahte cennete taşınır. bu sahte cennetin içinde pek çok meyve ağacı, bazısından bal, bazısından süt, bazısından su ve bazısından da şarap akmakta olan çeşmeler ve çok sayıda genç kız yer almaktadır. kendinden geçmiş genç müritler ayıldıklarında bu mekanı cennet zanneder ve burada zevk içinde bir kaç gün geçirdikten sonra tekrar haşhaş verilerek uyutulup sahte cennetten çıkartılırlar. gençler kendilerine geldiklerinde hasan sabbah'ın karşısına getirilir ve hasan sabbah da onlara eğer cennete tekrar gitmek istiyorlarsa emirlerine itaat etmeleri gerektiğini söyler. bu sürecin ardından müritler eğitilir ve suikastlar için yetiştirilirler. cennete gitmek ümidiyle hasan sabbah'a öyle bağlı hale gelirler ki, onun bir emriyle hiç düşünmeden kendi canlarına dahi kıyarlar.

    tüm bu bilgiler kesin olmamakla birlikte bir kesim tarihçi bilgilerin tamamının doğru olduğunu, bir kesim ise bilgilerin bir kısmının doğru olduğunu, yine bir kesim tarihçi de bilgilerin tamamının yalan olduğunu iddia etmektedir.

    ancak kesin olan bilgiler haşhaşilerin selçuklu yöneticilerine suikastlar düzenledikleri ve suikastin ardından kaçma çabasında bulunmadan oldukları yerde bekledikleridir.

    sahte cennet ve haşhaş kullanımı bilgilerine karşı çıkan kişilerin, fedailerin hasan sabbah'a tereddütsüzüz bir şekilde kendi canlarına dahi kıyabilecek denli bağlı olmalarına getirdikleri açıklama ise hasan sabbah'ın müritlerini dini öğretileri ile kendine bağlı kılmasıdır.

    sonuç itibariyle ne yazık ki konu hakkında net olarak "şu düşünce doğrudur" denememektedir, ancak haşhaşiler ve hasan sabbah ile ilgili bazı olayların zaman içerisinde efsaneleştiği ve abartıldığı da ortadadır. yine konuyla ilgili doğru düzgün belki de tek araştırma kitabı ise ayşe atıcı arayancan'ın "dağın efendisi hasan sabbah ve alamut" isimli kitabıdır.

    *ilerleyen süreçte bu yorum yeni bilgilerle genişletilecektir.
  2. vilademir bartol un alamut kitabı kesinlikle okunmalıdır bu konuyla alakalı.
  3. bu konuyla ilgili olarak vladamir bartol'un alamut kitabı kesinlikle okunmamalıdır. çünkü kitap nihayetinde bir romandır ve hayal ürünüdür. gerçeklerle alakası yoktur.

    hasan sabbah'ı ve alamut kalesini (şarap akan nehirler, meyve ağaçları, cariyeler vs) batıya tanıtan marco polo'dur. polo sabbah'tan 100 yıl sonra yaşamış, alamut kalesinin moğollar tarafından yıkılmasından 17 yıl sonra kaleyi ziyaret etmiştir. kitabında yazdıkları çevresinden duyduğu hikayelerden öte değildir.

    alamut kalesi ile ilgili yazılanlar, fedailerin haşhaş kullanımı vs. muhtemelen tarikatı karalamak için uydurulan bilgilerdir. tarihçiler bugüne kadar bu anlatılanları destekleyen herhangi bir kanıt bulmuş değiller.
    ulgan