1. sevmek ve emek vermektir bence hayatin anlami.

    inançlar başka düşünceler başka beklentiler baskadir. kimisi hayata bakar ve ardinda daha yüce şeylerin olduğu bir sinav görür. kimisi öylesine devam eden bir varoluş görür. kimisi için tirmanilacak bi merdiven kimisi için dibi bulunacak bi uçurumdur .

    bence de bu iste, sevmek ve emek vermek.
    "yuvasindan düşmüş bir ardic kuşunu yerine koyabilirsem, ya da bir kalpte acinin yerine neşeyi birakabilirsem"
    boşuna yasamis olmayacagim.
  2. kırk günlük bebeğinin bağırsaklarındaki gazın çıkması, sütünü emdikten sonraki geğirtisi, altını değiştirirken yüzünün aldığı anlamsız zevk ifadesi ve göz göze geldiğinizde size ufak da olsa bir gülümsemesi hayatın anlamına dair en güzel ipuçlarıdır kanımca. ^:oğlumun kırkıncı gününde hazırladığım bir yorumdur^
  3. şöyle demiştir a. schopenhaurer:

    "there is only one inborn error, and that is the notion that we exist in order to be happy.
    so long as we pesist in this inborn error,
    the world will seem to us full of contradictions.
    for at every step, in great things and small,
    we are bound to experience that the world and life
    are certainly not arranged for the purpose of being happy.
    that's why the faces of almost all elderly people
    are deeply etched with such disappointment."
    she
  4. hayat bazen göğsündeki sızıyı -fiziksel-, hayatındaki yerini anlamlandıramadığın, düşünmeye başladığında her yere koyabildiğin, aslında sadece kadim bir arkadaş olan biriyle hissettiğini unutturacak kadar güzel. aynı zaman diliminde, aynı hayat, göğsündeki sızıyı -fiziksel olmayan- misliyle arttıracak kadar da acımasız. hayatın anlamı bu yüzden anlamsız. 70 sene de olsa, 70 dakika da olsa sınırı yoktur yaşadıklarımızın.
    tera
  5. eski zamanların birinde bir adam hayatın anlamının ne olduğuna takmış kafayı. bulduğu hiçbir cevap ona yeterli gelmemiş ve başkalarına sormaya karar vermiş. ama aldığı cevaplar da ona yetmemiş. fakat mutlaka bir cevabı olmalı diyormuş... ve dolaşıp herkese bunu sormaya karar vermiş. köy, kasaba, ülke dolaşmış. bu arada zaman da durmuyor tabi ki... tam umudunu yitirmişken bir köyde konuştuğu insanlar ona "şu karşıki dağları görüyor musun, orada yaşlı bir bilge yaşar. îstersen ona git belki o sana aradığın cevabı verebilir" demişler. çok zorlu bir yolculuk sonunda bilgenin yaşadığı eve ulaşmış adam. kapıdan içeri girmiş ve bilgeye hayatın anlamının ne olduğunu sormuş. bilge, "sana bunun cevabını söylerim ama önce bir sınavdan geçmen gerekiyor" demiş. adam kabul etmiş. bilge bir çay kaşığı vermiş adamın eline ve içine de silme bir şekilde zeytinyağı doldurmuş. "şimde çık ve bir bahçede tur at, tekrar buraya gel. yalnız dikkat et, kaşıktaki zeytinyağı eksilmesin, eğer bir damla eksilirse kaybedersin." adam gözü çay kaşığında bahçeyi turlayıp gelmiş. bilge bakmış, "evet" demiş, "kaşıktaki yağ eksilmemiş peki, bahçe nasıldı?" adam şaşkın, "ama" demiş, "ben kaşıktan başka bir yere bakmadım ki." "şimdi tekrar bahçeyi dolaşıyorsun, kaşık yine elinde olacak ama bahçeyi inceleyip gel" demiş, bilge. adam tekrar bahçeye çıkmış gördüğü güzellikler büyülemiş, muhteşem bir bahçeymiş çünkü. geri geldiğinde bilge, adama, "bahçe nasıldı?" diye sormuş. adam gördüğü güzellikler karşısında büyülendiğini anlatmış. bilge gülümsemiş, "ama kaşıkta yağ kalmamış" demiş ve eklemiş. 《"hayat senin bakışınla anlam kazanır, ya sadece bir noktayı görürsün, hayatın akıp gider sen farkına varmazsın. ya da görebileceğin tüm güzelliklerin tam ortasında hayatı yaşarsın, akıp giden zamanın anlam kazanır. hayatın anlamı senin bakışlarında gizlidir."》
    (bkz: hayata yön veren hikayeler - yrd. doç. dr. kahraman arslan)
  6. "one simple elegant equation to explain everything. wouldn't that be nice?"
  7. yüreğimizin taşıyabildiği anlamdır. meâl farklılığı yaşanılmasının en büyük nedeni yürekle ilgili bir anlam karmaşasıdır. bazılarımız için derli toplu bir kitaplık, sıra sıra dizili nizam içinde kitaplar, bazılarımız için dağınık bir kitap külliyatı. bu anlamın son sözcüğü; ölüm. sonrası iyilik sağlık inanmayanlar için öte aleme, ki toprağa karışıp bir filizin tomurcuğunda yaşamaya devam ederler, inananlar için anlamın ve alın yazısının bir kitabı vardır. sağ el ve sol el. anlamın üç noktaları. ve bazılarının anlam nihayeti güzellik ve saadet, bazılarının demirden leblebi kor meşe odunları. hayat! kerhanenin en güzel ve en şuh sermayesi. kırk taslık tövbeyi bozmuşlardan.
  8. her an bir beklentiyle geçerken aslında geçenin ömür olduğunu fark ederek küçük mutluluklar yakalayabilmektir sanırım. öyle çok abartmaya da gerek yoktur zannımca, işte bi film izlersin gülersin ne bileyim saçma sapan bi şaka yapılır mutlu olursun falan..
    421
  9. ilahi biçimde belirlenmiş bir amaç olduğuna inanmıyorum. basit olan cevapları daha komplike hale getirince daha gerçekçi gibi mi duruyor, onu da anlamıyorum.

    insan, evrendeki bazı tesadüfler sonucunda oluştuşmuş mükemmele en yakın maddesel sistem (bildiğimiz kadarıyla). yine de tek hücreli bir canlıdan oluşmuş. o en basit canlının özelliklerini taşıyor [1]. olaylara bu şekilde yaklaştığım için sanırım benim için hiç özel bir şey değilmiş gibi geliyor bana yaşam. ha bir şekilde hayata geldim mi, geldim. güzel bir deneyimdi hayata gelmek. orası ayrı.

    [1]canlılığın temel prensipleri:
    1) yaşa.
    2) türünün devamını getir.

    buna birazcık modern insan faaliyeti eklersek de:
    3) insanlığı bir adım öne götür. bir şey keşfet, bir şey bul, dünyaya başka bir insan getirip onun bunları yapmasını sağla vb.
  10. yaratıcıyı bulmaktır. teşekkür etmem gereken bir şey var. sonra burada anlatacağım.
    (bkz: at fava bekle)
    porte