• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (9.02)
hayvan çiftliği - george orwell
ingiliz yazar george orwell, ülkemizde daha çok bin dokuz yüz seksen dört adlı kitabıyla tanınır. hayvan çiftliği, onun çağdaş klasikler arasına girmiş bir diğer çok ünlü eseridir. 1940'lardaki "reel sos­yalizm"in eleştirisi olan bu roman, dünya edebiyatında yergi türünün başyapıtlarından biri olarak kabul edilir.

hayvan çiftliği'nin başkişileri hayvanlardır. bir çiftlikte yaşayan hayvanlar, kendilerini sömüren insanlara başkaldırıp çiftliğin yönetimini ele geçirir. amaçları daha eşitlikçi bir topluluk oluşturmaktır. aralarında en akıllı olan domuzlar, kısa sürede önder bir takım oluşturur; ama devrimi de yine onlar yolundan saptırır. ne yazık ki insanlardan daha baskıcı, daha acımasız bir diktatörlük kurulmuştur artık. george orwell, bu romanında tarihsel bir gerçeği eleştirmektedir. romandaki önder domuzun, düpedüz stalin'i simgelediği açıktır. diğer kahramanlar gerçek kişileri çağrıştırmasalar da, bir diktatörlük ortamında olabilecek kişilerdir.

altbaşlığı bir peri masalı olan hayvan çiftliği, bir masal anlatımıyla yazılmıştır; ama küçükleri eğlendirecek bir peri masalı değil, çarpıcı bir politik taşlamadır.
(tanıtım bülteninden)


  1. çıktığı ilk yıllarda belirli kişiler tarafından belirli yerlerde belirli sebeplerle yasaklanmış george orwell kitabıdır.

    siyaset ve tarihe göndermelerle dolu (bkz: troçki) (bkz: lenin) (bkz: stalin) , tam olarak eşitliğe hazır olmadığımızı kelimeleriyle sertçe yüzümüze vurmuş, alt başlığı bir peri masalı olsa da gerçekçiliğiyle insanı sarsan, herkesin okuması gereken bir başyapıttır. hemen arkasından 1984 önünüzde belirecektir zaten.

    komünizm eleştirisi olarak görülmüştür, ancak tamamen açgözlülüğü, bencilliği ve egoistliği kısaca insan doğasını anlatır. kitaba komünizm eleştirisi etiketini yapıştırmak saçmadır, zira 'domuz'ların kapitalist bir rejim oluşturmasını da olabilecek en kötü sonuç olarak gösterir. yani amaç bir rejimi övmek yada yermek değildir.

    eşitlik.
    ezilenin çaresizliğinin dayanılamayacak hale gelmesi ve kendilerinde bu durumu bozabilecek gücün olduğunu fark etmelerinin sonucu. eh durumu iyi olan kimse eşitlik istemez. öyle değil mi? onun için eşitlik demek, ekmeğinin bir dilim daha azalması, çorbasına bir kepçe daha az koyulması demek. elden gelen bir şey yok. kötü davrandığın, ezdiğin, kendi işlerin için kullandığın kişilerde saygı uyandırmazsın. nefret uyandırırsın. bir yere kadar bu nefretin önemi yoktur. ancak nefret somut güce dönüşürse biter sefan. cefa zamanı. uğruna insanları feda ettiğin rahatlığın buraya kadardı. buraya kadar iyi değil mi? ezilen taraf kazandı, eşitlik sağlandı.

    ''tüm hayvanlar eşittir.''

    her devrimin, yeniliğin başını birileri çeker. zeki olan, diğerleri arasında hatırı sayılır itibarı, ağırlığı olan birileri. bu kişiler herkesi organize eder, yapılması gerekenleri ve yapılmaması gerekenleri söyler. peki bu kişilerin kendilerini diğerlerinden üstün görmeleri ne kadar sürer sizce? başkalarının sürekli onların sözünü dinlemesinin onları ideallerinden saptırması için ne kadar süre gerekir? eşitliği sağlayan ilkelerin bir bir kaldırılması, otorite ve gözdağı için asılsız ithamlarla yapılan infazlar, sömürülen güven..

    ''tüm hayvanlar eşittir, fakat bazı hayvanlar diğerlerinden daha eşittir!''

    zincirin son ve de ilk halkasını tamamlıyoruz böylece. bir zamanlar devrimin başına geçip var olan rejimi yıkanlar, aynı rejimi kendileri oluştururlar.
  2. bir tarafın göklere çıkardığı, diğerinin düşman ilan ettigi ve elinde güç olanın güçsüzü ezmesini bir doğa kanunu gibi gösteren kitap.
  3. sayfa sayfa sinir krizine sokan yapısı ülkemizin son yıllarda gün gün sinir krizine sokan yapısından çok da farklı değildir. hayatımda okuduğum en iyi kitaplardandır ve bence okumayanlar zaman kaybetmeden okusunlar
  4. kimi yorumculara göre stalin'in baskıcı rejimini kitaba yansıtmıştır. biraz irdeleyince komünizm fikriyatını yönlendiren komünist parti üyelerinin domuzlar olduğu çıkarımında bulundum. yoldaşlar eşit ancak komünist parti üyeleri daha eşit.

    iyi domuzların dışlandığı hikayede ilgimi çeken nokta ingiltere milliyetçiliği.
    en verimli topraklar ingiltere'de.
    en zeki hayvanlar ingiltere'de.
    ingiltere'nin çayırlara tüm hayvanlara yeter.
    george orwell burda özeleştiri yapmış olabilir. üstünde güneşin batmadığı ülke, bir diğer tabirle sömürmediği yer kalmayan ülke. elbette geniş çayırlar, verimli topraklar olacak.

    kitapta en beğendim yer kuşların kanatlarının da ayak olarak görülmesiydi. ufak detay ama güzelim hayvanları da iki ayaklı kategorisine almak mantıksız olurdu.
  5. ilk defa henüz ilkokul yıllarında okuyup, yıllarca bir daha okuma fırsatı bulamadığım, herkesin özellikle okuması gerektiğini düşündüğüm kitap.
    başlık altında söylenebilecek her şey yazılmış. (bence) bir tek şey dışında.

    "asıl önemli olanın eşitlik değil, adalet olduğunu"

    okuyan her insanın yüzüne haykırmıyor mu?
  6. 1984'e giriş kitabı olarak okunabilir.
    orwell'in dil ve anlatımına hayranım; çat pat ingilizce bilenlere bile orijinal dilinde okumasını öneriyorum bu kitabı o yüzden.
    bir de benjamin'i pek severim: 'god had given him a tail to keep the flies off, but he would sooner have had no tail and no flies.'
  7. "all animals are equal but some animals are more equal than others"
    bitirdikten sonra ağladığım nadir kitaplardandır. okurken kendimi bu kadar çaresiz hissettiğim bir kitap daha önce olmamıştı. bildiğin "nasıl olabilir böyle bir şey" diye sinirden ağladığımı, evde üç beş tur attığımı hatırlıyorum

    hayatımda okuduğum en^:büyük harf^ iyi kitap, fikrimin değişeceğini hiç sanmıyorum. hatta kitap biter bitmez gidip dövmesini bile yaptırdım^:swh^
    frau
  8. hayvan çiftliği bir "insan" eleştirisiyle başlar. "insan üretmeden tüketen tek yaratıktır. süt vermez, yumurta yumurtlamaz, sabanı çekecek gücü yoktur, tavşan yakalayacak kadar hızlı koşamaz. gene de tüm hayvanların efendisidir." alegorik bir eser olan romanın bu paragrafı liyakatsiz insanların iş başına gelmesine eleştiri olarak yorumlanabilir.

    siyasilerin seçimlerden önce meydanlarda verdiği vaatler gibi domuzlar, diğer hayvanları ayaklanmaya davet eder. "insana karşı savaşırken sonunda ona benzememeliyiz", "ve en önemlisi hiçbir hayvan kendi türünden olanlara zorbalık etmemeli" gibi iki çarpıcı cümleyle diğer hayvanları etkiler. domuzlar istediklerini elde ettikten sonra işin rengi değişir. kendi koydukları kanunları kendi zaaflarına ve suçlarına göre değiştirirler. iktidardakilerin "günah işleme özgürlüğü" olur. öyle ki kendi cinslerini öldürmek için köpeklerden derin devlet bile kurarlar.

    "güzel günler göreceğiz çocuklar/motorları mavilikere süreceğiz" ümidiyle yola çıkan çiftlik hayvanları iktidardakilerin ellerini kendi cinslerinin kanına bulamasından sonra büyük bir hayal kırıklığı yaşar.

    domuzlar, önce konuşmaları tartışmaları yasaklar. fikirleri susturur. sonra kanunları kendilerine uydurur. daha sonra insanlaşır.en son çiftliğin adı değişir.

    roman bir solukta okunur. okunurken acıtır. çünkü yazılan her şeyi yaşamışız veya yaşıyormuşuz hissi uyandırır da ondan.
  9. kitaptaki simgeleri birebir özdeşleştirme yapmanın hatalı olduğunu düşünüyorum. simgeler sınıfsal gibi geldi bana. mesela insanlar zengin sınıfını temsil ediyor. başlarda üretmeden tüketen derken zengin sınıfı kastediliyor. domuzlar sosyalist orta sınıfı temsil ediyor. tavuklar köylü, çiftçi üreticileri, koyunlar ve atlar işçi sınıfını temsil ediyor.

    dolayısıyla kapitalizmin tam paralelinde yer alan komünizm elestirisi yapılmış oluyor. sosyalist orta sınıfın devrimin de kendilerine vereceği halk gücü ve eğitimli zümre desteği ile tıpkı zengin sınıfına benzeyecegini ve kapital düzenden daha da sert ve acımasız olacağını öngörüyor.

    1984 ile aynı fikir aşılaması yapılıyor aslında. bu kitap biraz daha basit, kısa ve çizgi film tadında. 1984'te dil vurgusu çok daha derin işlenmişti burada yüzeysel olarak geçmiş değişiyor dil sayesinde.

    sadece bir kurgusal eleştiri aslında iyi yürekli domuz daha güçlü ve sağlam dursaydı kovulmasa yenilmese idi ne olurdu ucu açık bırakılmış.
    abi
  10. yazarın (bkz: 1984) romanını okumazdan evvel, antre niyetine orwell'ın görünüşte masalsı, simgeleşmiş anlatımının tadını çıkarın. kompleks bir kurguyu bu denli yalın ve çarpıcı bir minvalde ele almak her baba yiğidin harcı değildir.
    ozeus