1. sistemi oluşturan bir yapı içerisinde dominant olanın sistem içerisindeki diğer unsurlara egemenliğini kabul ettirmesi ve kendi çıkarları doğrultusunda kullanarak egemen olduğu sistemdeki unsurları yönlendirmesi ve yönetmesi durumu anlamına gelen yunanca asıllı kavram.
    hegemonya bir çeşit baskıcı tutum olmasına rağmen, uygulamada şiddete başvurmaması nedeni ile daha çok muhatabın aslında rızası olmaksızın, çaresizlikten kabullenip sisteme dahil olmasını hedefler.
    hegemonyanın sosyolojik, kültürel, psikolojik alanlarda da uygulamaları söz konusu olduğu halde akla ilk olarak siyasi hegemonya gelir.
    izlediği yol ve yöntemleri daha çok diplomasi uygulamaları olması itibariyle despotizmden daha kadife bir yapıya sahiptir.
  2. marksizmin yapısalcı kanadından antonio gramsci ile özdeşleşen kavram.

    gramsci'nin oluşturulacak/varolan "tarihsel blok"un araçlarından biri olan hegemonyayı özetleyen sözleri:

    "hem yönetici bir sınıf olarak proletaryanın hem de yönetimin uygulanmasına ilişkindir.

    bu egemen sınıfın, karşıt gruplar üzerinde zorunlu olarak uygulayacağı zorlama demektir. fakat bu proletarya ile işbirliği yapmaya hazır olan ve bu tutumuna etkinlik kazandırılması söz konusu olan müttefiklerinin fikir ve kültür alanında yönetilmesi de demektir. hegemonya yönetimin olumlu yönünü de geliştirir."

    (bkz: hapishane defterleri cilt 1 - gramsci)
    ozee
  3. rızayla elde edilen tahakküm.
  4. lider anlamındaki yunanca hegemonia kelimesinden gelen hegemonya, en basit anlamıyla bir sistem içindeki herhangi bir unsurun diğerleri üzerindeki üstünlüğü veya hakimiyetidir.
    devletin birlik veya konfederasyon içinde hakim bir pozisyonda olması buna örnek teşkil eder.