• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.79)
huzur - ahmet hamdi tanpınar
huzur'un kahramanlarından mümtaz, roman boyunca kendisini "huzur"a kavuşturacak bir "iç nizam"ı aramaktadır. eserde hastalık, ölüm, tabiat, kozmik unsurlar, medeniyet, sosyal meseleler, çeşitli ruh halleri ve estetik fikirler iç içe verilir. ancak bütün bunların üzerinde romana hakim olan mümtaz'la nuran'ın aşklarıdır. istanbul, bu aşkın yaşandığı çevre olmaktan çıkarak, adeta bir roman kahramanı gibi ele alınır.


  1. huzur, bir aşk romanı olmasının ötesinde aslında bir istanbul romanıdır. istanbul derken bir şehir romanı değildir yalnızca. klasik edebiyatı, müziği, plastik sanatlarıyla mümtaz özelinde bu toprakların kültür harmanıyla bir karakter inşa etme amacının romanıdır.
  2. huzur farklı bir roman.
    farkı şiir ,roman, uzun hikaye, deneme, vb bütün edebiyat türlerini harmanlayarak yazılmış.
    başladım, okuyayım, bitireyim şeklinde bir okuma yapılırsa , okur büyük ihtimalle şöyle diyecektir ;
    " bu romanın nesini bu kadar abarttılar anlamadım, sıradan bir roman işte"...
    bir kaç kez huzur u okudum, kitap okuyucu üzerinden tekrar başlıyorum.
    "bütün bildiklerinizi unutun" denir, ya tam da öyle.
    keşfetmeye çıkın, yavaş yavaş, kelimeleri , mecazi anlamları ile, hissettirdiği ses ,gözünüzde canlanan görüntü ile tekrar okuyun.
    uzun bir şiir gibi okuyun, hani bir çocukluk arkadaşınız ortak anılarını anlatırken,tek bir kelime size bir olayın tamamını canlandırır.
    tamam, bu kadar uğraşmaya ne gerek var da denebilir haklı olarak.
    huzur güzel kapsamlı, doyurucu bir roman , biraz ilerleyince sürükleyiciliği de vardır.
    iyi okumalar
  3. okumak için dingin ve dinlenmiş bir kafa ile birlikte ciddi sabır gerektiren ahmet hamdi tanpınar romanı. okurken kendinizi tümüyle kitaba vermeniz gerekmektedir. aksi halde bir şey anlamayacağınız gibi çabucak sıkılır atarsınız kitabı elinizden. öyle tramvayda otobüste seyehat edilirken okunacak kitap değildir zannımca. geniş zamanlarda ve sindire sindire okunması lazım gelir.
  4. "huzursuzluğun romanı."
  5. betimleme, betimleme, daha fazla betimleme, biraz mümtaz ve azıcık daha betimleme içeren roman. sabırsız insanlardansanız^:benim gibi^ bunu okumaya kalkışmayınız.
    bozuk
  6. bende düşünsel izler yerine görüntüsel izler bırakmış olan roman.

    mümtaz haklıydı. "alaturka musikiyi kalpten seven son nesiliz belki" benzeri bir şey söylüyordu. sanıyorum nesil farklılığı kitabın içine tam anlamıyla girmeyi zorlaştırıyor. bu zorluk hem düşünsel anlamda hem de duygusal anlamda söz konusu.

    düşünsel zorlukla ilgili bir örnek vermek gerekirse, doğu-batı çatışmasına ilişkin kitaptaki tartışmaları günümüzle benzeştirebileceğim bir çerçeveye oturtmam mümkün olmadı. bu çatışmanın günümüzde de mevcut olduğu doğru. ancak bu çatışmanın düzlemi günümüzde çok farklı olgular üzerinden şekilleniyor olmalı. öyle olduğunu varsayıyorum çünkü dediğim gibi kitaptaki argümanları tam anlamıyla idrak edemedim. bu idrak noksanlığını geçmişteki ve günümüzdeki olguların farklılığına bağlayarak işin içinden çıkıyorum.

    esas dert ettiğim kısım o geçmiş nesille duygusal alanda bile ayrı düşmüş olmamız. kitaptaki karakterlerin, eşliğinde rakı içip muhabbet ettikleri ferahfeza ayinini ele alalım. bu müzik bugünün meyhanelerinde bize alaturka müzik olarak sunulan müzikten epey farklı. hem yapı olarak farklı hem de amaç bakımından farklı. günümüzde hala popülerliğini koruyan alaturka şarkılara kıyasla bu müziğin ritmini yakalamak oldukça zor ve onlar gibi akılda kalan bir melodisi yok. dolayısıyla bu müziğin amacı eğlence yaratmak değil, felsefi bir maruzatta bulunmak. güldürmek değil ağlatmak değil ama düşündürmek.

    dinlediğimiz müzik toplumsal yapımızdan bir parçayı ele veriyor. Lisan eğer toplumların birincil kültürel mirası ise, müzik de toplumların kendi içindeki duygu ve düşünce alışverişini gelecek nesillere taşıyan kültürel bir ağ. Biz kendi düşündüren müziğimizi artık dinlemiyoruz. üretmiyoruz da. biz artik avrupa'nın düşündüren müziğini tüketiyoruz. bizim müziğimizin geçmişinden çok onlarınkinin geçmişini biliyoruz. kendimizden bir parça kaybettik ama bunun için sızlanmanın bir alemi yok. insanların ölmesi gibi kültürler de ölüyor. insanlar öldüğü zaman üzülüyoruz ve evet kültürler ölünce de üzülebiliriz. biz kitaptakinden çok farklı bir toplumuz artık. çok daha batılıyız. eski toplum öldü. mümtaz haklıydı. Artık kitaptaki karakterlerin geçmişten neleri ne için geleceğe taşımak istediklerini anlayamayacak kadar farklıyız.

    Kitabın içeriği kadar üslubu da alaturka. Ya da Ağdalı diyelim. İstisnasız her betimleme için tanpınar üstad sanki geniş geniş düşünmüş, her betimlemeyi kendi yaratıcı imbiğinden geçirmiş ve her birine kendi özgün damgasını vurmuş. Üstad sanki kitabı yazarken hasretlerini kafasında tekrar tekrar yaşamış. Okuyucu için kolay bir okuma değil, doğru, ama sabredip kendinizi verirseniz bu kitabı okumak olabildiğince kişisel bir deneyime dönüşüyor.

    Benim deneyimim sevdiğim sinemaya ilişkin duyguları tekrar yaşamak oldu. mümtazın çocukluğundaki mağra gezilerinde tarkovski'nin su-ışık oyunlarını buldum. Sıcak yaz günlerinde sıkıntılı istanbul sokaklarını gezen mümtaz antonioni'nin amacını unutmuş insanları gibiydi. laciverte bürünmüş aşk dolu boğaz gezilerinde teknedekiler fellini'nin içi içine sığmayan insanlarıydı. aşk sekteye uğrayınca truffaut'nun kendi hayatına gömülmüş insanlarını seyrettik. kitabın sonu ise tutunamayanlar'a bağlandı. belli ki tutunamayanlar oradan devam etti.
  7. ahmet hamdi tanpınar'in ikinci dünya savaşı yıllarında yazdığı belki de başyapıtı. cümleleri ağır denir ama edebiyatımızın en değerli kitaplarından olan huzur'un asıl ağırlığı karakterlerindedir. öyle ki, kitabi oluşturan dört bölümün her birine dört karakterin ismi verilmiştir.
  8. tanpınar'ın ne kadar başarılı bir kalem olduğunu gösteren romandır. kendisi türk edebiyatı'nda modern romanın başlangıcını yapmıştır. hani oğuz atay'da orhan pamuk'ta görüp hayran kaldığımız tekniklerin hepsi yazarla birlikte gelmiştir. bilinç akışı , geri dönüşler vb.
    mümtaz şeyh galip'in hayatını anlatan roman yazmak ister fakat yazamaz. bu da şeyh galip etkisidir ki tanpınar için divan şiirinin en güçlü kalemlerinden biridir galip dede.
  9. ahmet hamdi tanpınar'in en derin, en etkileyici eserlerinden biridir. şöyle ki kendini vererek okuyabilenler kendilerini mutlaka bir karakterle özdeşleştireceklerdir. sadece edebi bağlamda değil, içerdiği eşsiz musiki eserleriyle iç dünyamızı zenginleştirirken eskinin o sonsuz naifliğinden bir okyanusta kulaç attığınızı hissedersiniz. bu bağlamda eserde geçen parçaları araştırmak ve mümkünse dinlemek kulaklarınıza müzikal bir şölen sunacaktır. ferah feza mesela...

    2016 sezonunda devlet tiyatrosu üsküdar tekel deposu sahnesi'nde sergilenmekte olan oyundur aynı zamanda.
  10. bir türlü okuyamadığım ahmet hamdi tanpınar romanı.