• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.85)
içimizdeki şeytan - sabahattin ali
"isteyip istemedeğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticede aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması.. "

bu romanında, toplumsal gündemin kişilikler üzerindeki baskısını ve güçsüz insanın "kapana kısılmışlığını" gösteriyor sabahattin ali. aydın geçinenlerin karanlığına, "insanın içindeki şeytan"a keskin bir bakış.


  1. bkz: bu yorumda-->http://youreads.net/yorum/113930 gorulecegi uzere, kurk mantolu madonna ile basladigim donus yolculugumda istanbul'da paris ucagina gecmeden icimizdeki seytan'i da alip yolun kalaninda okuma istegi yaratti haliyle. sabahattin ali'nin etkisine girmistim bir kere, cikmak istememistim belli ki..
    evet, neyseki havaalanindaki kitapcida kendisini buldum ve okumaya basladim.
    yine muthis bir surukleyicilikle kaptirdi kitap kendisine.
    belki beni hikayesi sebebiyle belki de okuma sirasindan dolayi kurk mantolu madonna kadar etkilemedi. ama yine de muthis karakter analizleri sayesinde romandaki karakterlerle hayatimdaki karakterleri ozdeslestirdim kimi noktalarda. daha bir igrendim insanlardan sanirim.
    kim bilir, belki de o yuzden gecen hafta isyerimdeki mudurume resti cektim, kendisinin bencil ve riyakar oldugunu soyledim cekinmeden. :)
    neyse, sonuc olarak sanirim sabahattin ali beni hayatin gercekleriyle, insanlarin gercek yuzleriyle bir kez daha yuzlestirdi ve omuzlarimdan sarsip beni kendime getirdi.
    bu sebepledir ki bu kitap size hayatin bazi gerceklerini hatirlatip sizi sarsabilir..
  2. Her dönem romanı gibi, ülkemizin bugünkü günlerine bir köprü olma niteliği taşıyor. Baktıkça, okudukça şaşırıyorsunuz. 1940 yılından bu yana (kitabın ilk basıldığı yılı, yazıldığı yıl olarak kabul ediyorum) toplumun çarpık ahlak anlayışı, bu anlayışla şekillenen mahalle baskısı, torpil, rüşvet, adam kayırmacılık, bankamatik memurluk, -günümüzdeki karşılığı ile - insanların like alma hevesi, yeteneksiz şairler ve komedyenler, edebiyatın, sanatın ve müziğin yozlaştığına dair sohbetler… Yahu neredeyse 80 senedir bir ülkede hiç mi bir şey değişmez.

    Roman baştan sona kasvetli bir ortamda geçiyor. Bunu anlatımın başarısı olarak söylüyorum; her an kötü bir şey olacak hissi bir türlü yakamı bırakmadı. Kitabı okurken , yine benzer klasiklerden uyarlanan Yaprak Dökümü ve Aşk-ı Memnu gibi dizilerden sahneler önümden geçip durdu. Hatta zaman zaman 'acaba bu kitabın dizisi neden çekilmedi' diye sordum kendime. Bence birkaç sezonluk bir tv dizisi için son derece müsait. http://www.umutcalisan.com/2017/03/icimizdeki-seytan-sabahattin-ali.html
    vega