1. "aldatmadan aldatılışlardan ,
    hiç almadan hep vermelerden ."
  2. tüketim toplumu bireylerinin ve fast food yaşam tarzının ilişkilere de yansıması çabuk tüket öbür menüye geç.
    not sevgi emek ister.
  3. belediyeden nikah gününü almak üzere anlaştığımız günde telefon açılmaz, gönderilen mesajlara cevap yazılmaz. acaba birşey mi oldu ne yaptım diye kendinizi yersiniz. sonra whatsapptan mesajların okunduğunu fark edersiniz ama cevap gelmez. 12 saat içinde 30 küsür yalvavırcasına mesajlar atılır, aranır ama dönüş olmaz. en çıldırtıcı olan ise hepsinin farkında olduğunu bilmenizdir. 12 saat sonunda artık bitti diye düşürsün bari böyle bitmeseydi niçin böyle olduk yazarsın. cevap saçmalamayı kes, bekle konuşucaz olur. bir kaç saat sonrasında konuşabilirsiniz, son derece itici ve kaba bir tavırla karşılaşırsınız üstüne olmadık bir olayla suçlanırsınız. gün boyu yaşadığınız cehennemin üstüne aptalca bir suçlama ile karşılaşmak, "yeter artık bitti!" dersiniz.

    sonra olanlar; ayrılmak istemedi, özür diledi, bu saaten sonra bana bunu yapma dedi, en son annesi oğlum tüm suç bende evlilik olmasa da olur bizi bi dinle diye mesaj atar bir hafta boyunca arar.

    sonuç, evimiz için aldığınız eşyaların aylarca borucunu ödedim, yüzük falan kallavi bana girdi.

    hikayenin ana fikri (bkz: türk anneleri ilişkilerde toksik etki gösterir) .
  4. tıkanma, tükenme, tüketme.
  5. hiç başlamamış olmasının farkına varmak.
    3t7n
  6. alışkanlığın yorucu hale gelmeye başlaması
  7. en güzel açıklamayı serkan uçar yapmış bence...

    tut yüreğimden ustam

    ustam!
    aklım firarda.
    gözbebeklerimde müebbet hüzün,
    dilimde ay kesiği bir yara,
    düşüm kırık dökük,
    umudumun boynu bükük,
    bir öksüzün omuzlarında sukut.
    yüreğim sana emanet sıkı tut.
    tut ki; kancık pusulara düşmesin.
    bir hain kurşunu gelip deşmesin.

    ustam,
    ne zaman o senin bildiğin zaman,
    ne sevda gördüğün masallardaki.
    eskiden,
    halı tezgahında dokunurdu aşklar,
    nakış nakış, körpe kız ellerinde.
    mendillere yazılırdı isimler,
    yüreklere kazılırdı gizlice.
    sevdalılar asil ve de yürekli
    sevdalar, kavgalar iki kişilik.
    oysa şimdi;
    çorak gönüllere ekiliyor sevdalar seher vakitlerinde.
    meşru sevdalardan,
    gayrı meşru acılar doğuyor kundaklara,
    günahkar gecelerden.

    beni herkes sevdaya asi sanır,
    oysa aşk, beni nerde görse tanır,
    hasret tanır,
    zulüm tanır,
    ölüm tanır,
    yüzüm yüzümden utanır.

    yorgunum ustam;
    ne katıksız somun isterim senden,
    ne bir tas su,
    ne taş yastıkta bir gece uykusu.
    var gücünle asıl sükunetime,
    çığlığım kopsun,
    uzat ellerini güneşe dokun,
    uyandır uykusundan,
    tut yüreğimden ustam tut,
    tut beni, sür güne...
    serkan uçar

    yazarın notu: bana sorarsanız günümüzde ilişkiler, gerçek olmadığı için bitiyor. kişilerin ilişki dedikleri şey maskeler takıp birbirlerine olmak istedikleri gibi davrandıkları tek gösterimlik bir tiyatro oyunu.
    (bkz: sözlük yazarlarından aforizmalar)
  8. sorunların sevginin önüne geçmesi sonucu kişilikten çıkmak,tükenmek,umutsuzluğa kapılmak,hayatı ve karşındakini sorgulamaya başlamak,herşeyi teraziye koyup ölçüp tartmak. aşk insanı olmak zor nihayetinde.sadece aşkı düşünen başka hiçbir kaygısı olmayan kaç insan vardır ki. herkesin sonunda ortak paydada buluştuğu yer; sevgi neydi ? sevgi emekti.
    böylece ilişkilerde,aşklarda bitiyor işte.
    mavi
  9. bazen, hiç başlamamış olmasıdır. sen kendini kandırırsın. o kadar olur ve biter.
  10. -yapılan bilimsel araştırmalara göre egoymuş. tek bir kelime ile özetlemek bu olsa gerek.