1. hangi sebepten olduğunu hatırlayamadığım bir vakit beni facebook'tan eklemişti ve tanımadığım için kabul etmemiştim. birkaç kez tekrarlayınca kabul ettim ve kendisini tanımadığımı söylemiştim. neticede yanlış istek gönderimi olsa da, konu konuyu açınca muhabbetimiz derinleşmişti ve günün her saati bilgisayar başında online olması için nöbet tutuyor, dakika sayıyordum. ikimiz de üniversite sınavlarına girdik. aradan zaman geçti. o süreçte konuşmalarımız azaldı hatta konuşmadığımız günler oluyordu. bir gün dayanamayıp mesaj attım. istanbul'u kazandığımı artık yüz yüze görüşebileceğimizi, kendisiyle vakit geçirmek için can attığımı yazdığımda; bana, hangi bölümü kazandın ben de istanbul'u kazandım, deyince içimde çatlayan tomurcukların o açılış anındaki heyecanı nasıl tarif edebilirdim bilmiyordum lakin, çok mutlu olduğumu anımsıyorum. çünkü habersizce ikimiz de aynı bölümü kazanmışız. aynı sıralarda, aynı sınıfta, 4 yılımız geçecekti. her an yanında olacaktım, her an yanımda olacaktı. kayıt günü geldi çattı. ve ben kayıt günü istanbul'a geldim. geldiğimde haber vermemiştim nedense içimde korku vardı. beni beğenmezse, konuşmamı anlamazsa, duymadığım için yadırgarsa, tarzımdan hoşnut kalmazsa gibisinden saçmaca kurgularla boğuştum. neticede sırada beklerken telefon geldi annem aradı. açtım. o sıra karşı tarafın beni duymadığını sanarak yüksek sesle konuşmuş olmam gerekir ki, biri beni dürtüyordu. ve baktığımda o idi. o da sırada bekliyormuş meğersem. birkaç saniye sessizliğin ardından ağzımdan çıkan tek kelime "buldum" oldu. seni bulmuştum, aşkı bulmuştum, sevmeyi bulmuştum, yaşamayı bulmuştum, yeryüzünün bütün güzelliklerini bulmuştum. 6 ay kadar açılamadım kendisine. söyleyemedim sevdiğimi ve aşkı. kedinin kuyruğunu kovalaması gibi kovaladım peşini. ve nihayetinde korkularımı kırıp dillendirdim bir mektup ile. sonrası ise malum...

    benim de ilk görüşte aşk macerası böyle.