-
kaybedilmemesi gereken insanlar. ben insanın ikinci ailesinin arkadaşları yani kendi seçtiği kişiler olduğunu düşünüyorum ve hayatta yaşanan bir sürü probleme bi yerden sonra onlarla göğüs geriyorsunuz. canım ne zaman bi şeye sıkılsa beni sonsuz mızmızlanmamla çekecek bir avuç insan biriktirdim hayatımda. öz ailem kadar değerlilerdir benim için ne eksik ne fazla. çok seviyorrruuum tesadüfen okurlarsa dursun burda. -
vardır belki böylesi..uzaklarda , masallarda filan. uyanılmaz uykularda kimbilir.. -
cenk & erdem
https://www.facebook.com/CenkveErdem/videos/10155204495745250/ -
sohbetine doyum olmayan, benzer konularda ilgi ve bilgi sahibi olduğunuz, paylaştıkça birbirinizi yükseltebileceğiniz çoğu insan size iyi gelen insandır.
bunun bir başka boyutu daha var tabi, günümüzün rekabetçi bakış açısıyla yaşanan hayatlarında, insanın kendisi kadar başarılı olamamış herkes o insana iyi gelebiliyor. yani siz kendinizden iş olarak, oluş olarak, kendiyle barışık olması olarak ne derseniz diyin, sizden daha "kötü" durumda olan birisini gördüğünüzde iyi hissedebiliyorsunuz.
herkes bunu yapıyor, uçundan başından bir yerden kaçıyor ve kendinizi öyle bir durumda iyi hissederken bulabiliyorsunuz, mücadele edin, böyle bir durumda iyi hissetmenizin ne kadar kibirli, ne kadar kötü bir şey olduğunu fark edin. -
galiba dün gece olmayı becerdiğim insan modeli. kesinlikle hesapta olmayan, iki taraf için de şaşırtıcı bir rota izleyen bir diyaloğun içinde buldum kendimi.
en iyi dostlarımdan biri, telefonu yanında olmadığı ve sormak için de kısıtlı zamana sahip olduğu için, birlikte bir proje üzerinde çalıştığı arkadaşına proje hakkında bir şey sormak üzere telefonumu rica etti. arkadaşı benim de tanıdığım, yüzeysel olsa da birkaç defa ayaküstü sohbet ettiğim biriydi, numarası da bende vardı. soracağını bir mesajda sordu, bir süre bekledik ama cevap gelmeyince uyumuş olduğunu düşünüp vazgeçtik. yarım saat kadar sonra oturduğumuz mekandan çıktık ve evime döndüm. biraz müzik dinledim, etrafı toparlayıp yatmaya hazırlandım. tam kafamı yastığa koyduğum anda kendisinden bir mesaj geldi. analizde kullanılacak nümerik değerleri hatırlamadığını söyledikten sonra, sorunun konusu olan materyalle kendisi arasında komik bir benzerlik kurdu. anlam veremeyip güldüm, arkadaşımın yanımda olmadığını söyleyip kim olduğumu açıkladım. ekranda bir süre için "kusura bakma"lar, "özür dilerim"ler akıp gitti. bir açıklama yapma gereği duyduğundan mıdır bilmiyorum, o esnada alkollü olduğunu, bu yüzden saçma sapan konuştuğunu söyledi. birkaç mesajdan sonra iyi hissetmediğini anladım. sorununun ne olduğunu sorarak canını daha fazla sıkmak istemediğim için o kısmı pas geçtim. ayrıca iyi hissettirme amacı gütmeyen, "takma kafana her şey düzelir" gibi bayat teselli cümleleri barındırmayan, sadece hayatın akışında mevcut olan iyi şeylerin de kötü şeyler kadar mümkün ve olası olduğundan bahsettiğim sakin ve gerçekçi bir konuşma yaptım. sonrasında kendiliğinden döktü her şeyi. hem de sadece bir cümlede. gerçekten çok karmaşık bir ailevi sorunu var ve neresinden tutulsa elde kalacak cinsten her bir katmandaki sıkıntı. aynı olmasa da benzer durumlarda bulunmuş bir evlat olarak, kendisinin sebep olmadığı bir yığın problemin acısını en çok çeken kişi olmanın ne demek olduğunu ve nasıl hissettirdiğini biliyordum. bildiğimi anlayınca kendisini daha da rahat ifade edebildi. aile kurumunun insanın direncini, iyimserliğini ve huzurunu darmadağın ettiği noktalara olan öfkem kabarsa da ona yansıtmamayı iyi becerdim neyse ki. sabaha dek konuştuk. söylediği son şey "dinlediğin için teşekkür ederim, çok iyi geldi bu sohbet bana" oldu.
dün akşam, bu sohbetten saatler önce, çok değer verdiğim ve tarafından değer gördüğüm çok güzel bir kadınlaydım. ve çok sarsıcı bir farkındalık oluşturdu bende. diyalog esnasında daha önceden yaptığım bir hatayı fark etmemi sağladı ve o esnadaki konuşmamızda bu hatayı yapmamış olduğumu söyledi. öncesiyle şimdiyi karşılaştırdığımda haklı olduğunu gördüm. daha öncesi için üzüldüm ama geçen zamanda kendimi bu konuda geliştirmiş olduğum için de sevindim aynı zamanda. yaptığım hata, karşımdakinin o anki hislerini anlamaya çalışmak yerine, onu bu hisse nelerin itmiş olabileceği üzerinde çok fazla ve can sıkıcı şekillerde durmamdı. dinlediğim kişinin içinde bulunduğu ruh hali hariç her şeye takılıyordum. bunun için geçerli bir sebebim de vardı, zira ben de taşma noktasına itiliyordum bu iletişimde ister istemez. o benim geçerli sebebimi anladı, ben onun kırıldığı noktayı anladım.
aynı hatayı arkadaşımla yaptığım o gece sohbetinde yapmamaya özen gösterdiğimde, karşımdaki insanın kendisini çok daha rahat ifade edebildiğini, çok daha hafif ve sakin olduğunu, benim de o insana gerçekten iyi geldiğimi hissedebildim. sanırım "insana iyi gelen insan" olmak bu sağlıklı empatiden ve dinlemekle konuşmak arasındaki o dengeden besleniyor.