1. minicik yegenininizin kucucuk elleriyle sakallarinizi oksayip "simdi gidince ne zaman gelecekmis gedrofadam?" diye sormasi.

    emre; kuzenim, yegenim, herkese (kendisi de dahil) 3. tekil kisiyle hitap eder. tamam, her zaman olmasa da sikca yapar bunu. emre bazen bir cumle soyler, sanki bir cizgi filmdeki bir karakterin yaptigi bir seyi anlatiyor sanirsiniz; sonra bir daha soyler, bir daha, bir kere daha... onu ilk defa gorenler cok gulerler, hakikaten komik gelir bu tekrarlari.

    -kapatmis mi yuzunu elleriyle, gostermemis mi kimseye annesi?
    -...
    -kapatmis mi yuzunu elleriyle, gostermemis mi kimseye annesi?
    -...
    -kapatmis mi yuzunu elleriyle, gostermemis mi kimseye annesi?
    -kimin annesi kocum benim, soyle. emre?
    -kapatmis mi yuzunu elleriyle, kimseye mi gostermemis?"
    -kim gostermemis guzel oglum soyle bakayim? annen neden kapatti yuzunu?
    -kimseye gostermek istememis.
    -emre gel seninle simsek mcqueen izleyelim bosver sen yuzu muzu oglum.

    yegenim aslinda minicik degildir. yegenim simdi tam 13 yasinda; cok erken dogum yapmis teyzem. yasattilar cocugu binbir cesit makinayla, borularla, serumlarla, 15 tane doktorla. emre 13 yasinda ama bence 7 yasinda duruyor; sizce 5. otizm baslangici demislerdi seneler once, nukseden bir seyler hep vardi yegenimde. simdilerde hala tam beli degil bildigim; otistik sonradan da olunabilir mi yoksa dogustan midir sorusunun cevabi. belliyse de pek umrumda degil zaten, oylesine yazdim.

    gordugum en guclu kadindir; gordugum en guclu insandir benim teyzem.

    insana ne iyi gelir bilir misiniz? boyle bir kadin size "emre seni cok seviyor, insallah senin gibi okuyacak, koca adam olacak; sen de ona abilik yapacaksin" demesi.

    teyzem de guler bazen, hakikaten komiktir emre bazi bazi. kendi de bilir sipa gozlu sevildigini, simarir zurna.

    gordugum en guclu kadindir; gordugum en guclu insandir benim teyzem. ama teyzem, agladigini kimseye gostermemis.
  2. unutmak

    unutursan iyileşirsin demiş posbıyık. nietzsche tarihin en büyük psikoloğudur demiş dostoyevski. koskoca dostoyevski yalan mı söyleyecek der anlattım bozukluğu.
  3. az konuşmak :

    aklınıza gelen her fikri beyan etmemek gerek. kalsın size fikriniz, dursun bir köşede. inanın kendinizi daha rahat hissedeceksiniz.

    "multitasking" çalışmaktan uzak durmak :

    anlıyorum, aklınızda çok fazla bitiremediğiniz, birikmiş, yapacağınız işleriniz var. bunları öncelikle liste tutun ve önem derecesine göre sıralandırın. kafanızda kırk tilki dolaştırmayın. sadece listenin ilk sırasındaki işe odaklanın ve pomodoro tutun.

    minimalizm :

    "less is more" felsefesinden yola çıkarak az şeye sahip olmaya çalışın. az şeye sahip oldukça daha tutumlu ve dengeli bir yaşama doğru şekil aldığınızı da göreceksiniz.

    peşin not : ingilizce bazı kelimelerin tam karşılıklarını bulamadım. bu yüzden anlamlı gelecek şekilde yazmaya çalışıyorum.
  4. normalde beni asla iplemeyen kedimizin benim kötü bir modda olduğum zamanlarda benimle uyuması.
  5. bira. iyileştiremediği çok az şey var.
  6. alkol
  7. insanı iyileştiren sevgidir, sıcak bir gülümseme, sımsıkı bir sarılmadır, anne yapımı tarhana çorbası, ballı limonlu ıhlamurdurr. bazen de insanı iyileştiren aferin adlı soğuk algınlığı hapıdır daha grip olmadan içtiğimiz, sanki "aferin, yine başardın hasta olmayı" gibi bir azar hissi veren.
  8. kestane şekeri yiyerek depresyonuma çare oluyorum, çikolata alerjisi zor şey dostlar.
  9. kemik çorbası, ciğer, nane limon... şaka şaka. iflah olmaz romantikler sizi (swh)

    insanı ne yaraladıysa, iyileştiren şey de ona göredir. modern zamanların hastalıkları genellikle farkedilmemek, önemsenmemek, kolayca başkalarına tercih edilebilmektir. dolayısıyla ilacı da kendisini özel ve ayrıcalıklı hissettirebilecek en küçük bir dokunuş bile olabilir.

    herkes kendi kapısının önündeki komşusuna samimiyetle hal hatır sorsa tüm dünya tertemiz olur. deneyin de görün.