1. insanlara muhtaç olduğunda , onlardan ilgi görmek istediğinde ortaya çıkan durum.onlardan biraz ilgi beklersiniz , biraz anlayış ancak herkesin büyüttüğü "büyük" dertleri vardır. herkesin kendini beğendirmek istediği birileri vardır ; bu uğurda kendilerinden geçerler. muhtaç biriyle , içine kapanık biriyle uğraşmak istemezler. çünkü muhatap olmak zordur ancak muhatap olunmak kolaydır ; hoşlarına gider muhatap olunmak. onlara sinirlenirsiniz , uzaklaşırsınız ve insanlardan izole yaşamaya başlarsınız artık daha dikkatli bakarsınız etrafa ve yanlışlıklarını umursamazlıklarını , bencilliklerini daha net görürsünüz. artık muhtaç olduğunuz insanları sevmemeye başlarsınız.
    "insanlara ne kadar muhtaç olursam onlardan kaçmak ihtiyacım da o kadar artıyordu"(kürk mantolu madonna -sabahattin ali )
  2. 2 ayağı üzerinde yürüyen, düşünebilen canlıları sevmeme durumudur.
    küçüklüğümden beri, gerek akrabalarım gerek sınıf veya mahalle arkadaşlarımın pek ısınamadım. bir çok kez okulum değişmek zorunda kaldı ( tayin vs ) dolayısıyla arkadaşlarımda değişti. bu süreklileşmeye başlayınca kimseyle samimi olmamaya başladım veya istemsizce öyle gelişti. (bilemiyorum altan )

    akrabalarımı zaten sevmezdim, akraba kavramına küçüklükten beri ayarım. bir insanı sırf akrabam diye sevmek çok saçma geliyor. hele hele bayram, düğün, cenaze falan baygınlık geçirtiyordu. ( -di'li geçmiş zaman kullanma qeyf) neyse ki yaş ilerleyince iş güç derken bir şekilde uzaklaştım akrabalık işlerden.

    küçükkende sevmezdim kimseyi, bu demek değildir ki kimseye yardım etmem iyilik yapmam. aksine fazla iyilik yaparım ( söylenmez ama bu kez mecbur ) insanlığı seviyorum ama insanları sevmiyorum. büyüyene kadar gizledim daha doğrusu söyleyemedim ama şimdilerde rahatlıkla söylüyorum " ben insan sevmiyorum" diye.

    evet sevmiyorum ve bu gayet doğal bir durum.
    bunun sebebi öyle kötüler, savaşıyorlar, hayvan kesiyorlar falan değil, bildiğin sebepsiz sevmiyorım. bir insan nasıl ki, peynir sevmez, ne bileyim et sevmez vs bende insan sevmiyorum. nefret söz konusu değil, yine konuşuyorum, arkadaşlarım var, kız arkadaşım oluyor, yeri geliyor sevişiyorum fakat mecbur kalmazsam asla konuşmam istemediğim biriyle. yeni biri ile tanışmak zorunda olmak benim için çin işkencesi. ( öğğğğğ)

    ve biliyorum yalnız değilim.
  3. gerçekten insan sevmiyorum.
    birini seversin, insan gibi davranırsın; o sana insan gibi davranmaz.
    biriyle dost olursun, insan gibi davranır hatta iyilik fedakarlıklar vs yaparsın; insan gibi davranmaz.
    onlar mı insan değil, ben mi bilmiyorum.
    insamlık anlayışı bu yüzyılda çok farklı. ben bu yüzyıla ait değilim. bunu biliyorum.
    kalıbımı basarım ben insan vücudunu bulmuş hayvan bile olamayacak binlerce kişi tanıyorum.
    hayat buysa, onun da canı cehenneme.
  4. varlığına inanmadığımdır.

    'bazı insanları sevmemek' ise bir realitedir.

    pek çoğumuzun sıfat, zarf, zamir ya da fiillerinden dolayı bir kısım, takım, zümre, grup insanları sevmiyoruz.

    insan ırkını sevmemek, doğal olarak, kendini de sevmemek sonucunu doğuran patolojik bir vaka olabilir,olmayabilir de tabi.
    yalan
  5. " insanları seviyorum ama kendi kendime şaşıyorum da, insanlığa olan sevgim arttığı ölçüde kişilere olan sevgim azalıyor. insanlığa hizmet yolunda büyük işler başarmayı düşlüyorum sık sık, gerçekten de insanların mutluluğu uğruna çarmıha gerilmeye bile giderim belki, ama öte yandan bir insanla aynı odada iki gün yalnız kalmaya dayanamam, bunu deneyimlerimden biliyorum. bana yakın olunca kişiliği onurumu eziyor, özgürlüğümü kısıtlıyor. bir gün içinde dünyanın en iyi insanından bile nefret edebilirim: yemeği yavaş yavaş yemesi bir kimseden nefret etmeme yeter. başka birinden nezlesi var, ikide bir sümkürüyor diye nefret edebilirim... yanıma yaklaştıkları anda düşman kesiliyorum insanlara. gelgelelim, kişilerden nefret ettiğim ölçüde insanlığa olan sevgim artıyor."

    fyodor dostoyevski, karamazov kardeşler
  6. haklı yalnız değil. ben küçükken anneannem almanyadan gelen oyuncaklarımı görünce "allah kullarını yaratmış da yaptıklarından korkmuş" derdi. ve seneler sonra bu yapay zekaların kontrolden çıkıp insanlığı esir alma durumları konuşulmaya başlayınca o söz gelmişti aklıma. sahiden kontrolden, zıvanadan çıkmış etrafına sadece zarar veren bir topluluğun neferleriyiz hepimiz. hepimizin sevdiği ve iyi olduklarına şüphemin olmadığı insanlar da var elbet lakin, artık bitmemiz gerekiyor. bizden öte tüm canlıların huzur bulması insanlığın yok olması ile mümkün olacaktır.
  7. insanlara olan sevgisini toplu taşıma araçlarında kaybetmiş biri olarak hissettiğim durum. akrabalarıma^:bir kısmına^^:diğer kısmına hissiyatım zaten nötr^^:kalanlar bana kafi^ olan sevgimi ise birlikte çıktığım uzun yolculuklarda kaybettim. terazinin dengesi, sevilmeyen insanlar lehine bozulurken, dengelemeye çalışmaya çalışmak, bir gram şeker için bir araba dolusu keçiboynuzu yemeye benzer.
  8. mizantropi gibi kavramlar dışında,insanları sevmeyen birini anlayabilmek için ayrıyeten şöyle de düşünebiliriz.

    bireyimiz,insanları seviyordur. kendi gibi düşüncelere sahip olan birini arıyordur. veya aşıktır. bunun gibi birçok sebep sonucunda istediği verimi alamaz. zamanla umudu kaybolur,hatta kaybolmasından ziyade,artık diğer insanların hislerini ve duygularını düşünmez bile.

    yani insanları sevmeyen bireyimiz,aslında insanları sevmesinden dolayı bu hale gelmiştir. bir nevi hayalkırıklığı durumu.
    kg
  9. iyi bir şey olduğu söylenemez. kötü bir şey olduğu hiç söylenemez. misantropi'nin(*:merdümgiriz) sonucu oluşur, ama aşırıya kaçtığında içinde genelde narsizm(*:özsevicilik) ve aşırı özgüven gibi davranışsal bozukluklar da barındırabilir.