1. çok ciddi bir konu. psikoloji okuduğum için biraz açayım konuyu.



    eğer bir tanıdık intihar edeceğini söylerse, bizim yaklaşımımız genellikle intihar edecek adam söylemez şeklinde oluyor. ama işin aslı öyle değil. bir insan intihar edeceğini söylüyorsa bu onun yardım çığlığıdır, çaresiz kaldım demesidir. birinciyi söyler ama etmez ikiniciye söyler etmez ama üçüncüye eder!

    hele bir de intiharı nasıl edeceğine dair planlar yapıyorsa ve hatta kendine zarar vermeye başlamışsa bir kişi acilen müdahale edilmesi gerekir.


    intihar eden insanların en azından yüzde yetmişi bir hamlede bulunmadan önce niyetleri hakkında bazı ipuçları verirler. bu ipuçlarının farkında olmak ve kişinin problemlerinin şiddeti, böyle bir trajediyi önlemeye yardımcı olabilir.

    birçok insan niyetlerini şu tip cümlelerle direkt olarak ifade edebilirler:

    ‘’kendimi öldürecekmişim gibi hissediyorum.’’
    ‘’buna daha ne kadar katlanabileceğimi bilmiyorum.’’

    genellikle, depresyon, çaresizlik, aşırı yalnızlık ve/veya umutsuzluk tanımlayan ifadeler intihar düşüncelerini öne sürüyor olabilir. bu ‘’yardım çığlıklarını’’ dinlemek önemlidir, çünkü genellikle çaresizce diğerleriyle iletişim kurma teşebbüsleri anlaşılma ve yardım alma ihtiyacından kaynaklanır.

    sık sık intiharı düşünen insanlar davranışlarında dışa yansıyan değişiklikler gösterirler. önem verdikleri eşyalarını dağıtarak, bir istekte bulunarak veya diğer işlerini sıraya koyarak ölüme hazırlık yapabilirler. çevrelerindeki insanlardan uzaklaşabilirler, yeme ve uyuma alışkanlıklarını değiştirebilirler veya önceden yaptıkları aktivitelere veya ilişkilere karşı ilgilerini kaybedebilirler. alkollü içki alımında ani bir artış ayrıca bir tehlike sinyali olabilir, kişinin problemlerin ‘’yakında sona ereceği’’ni bilerek bir hafiflik duygusu hissediyor olmasına işaret edebilir.
  2. "40 yaşıma kadar hep intiharı düşündüm ama 40 yaşımdan itibaren insanların intihar etmeye değmeyeceklerini düşünmeye başladım. bana göre intihar, geride kalanlara yönelik ağır bir suçlamadır. bu mesajı verebileceğin tıynette insan olmadığını düşününce de intihar etmiyorsun."

    -ismet özel
  3. doğarken sana sorulmuyor, seçme şansın yok ama hayatını sonlandırma şansın vardır. intihar bu şansı kullanma eylemidir bana göre.
    sebepleri diğer kişilere ne kadar boş gelse de kimsenin karışmaması, küçümsememesi sadece anlamaya çalışması gereken eylemdir.
    bir insan neden hayatını sonlandırmak ister? aşk acısı, kötü karne değildir bence. varoluşsal sıkıntılardır aslı. ama biz yüzeysel bakmayı tercih ederiz ki kendimiz de düşünmeye başlamayalım.

    o insan aşkına karşılık bulamadığı için ölümü tercih ediyor sanıyoruz ama bence (o da tam farkında değil) aslında o kişiye kavuşsa da kavuşamasa da varoluşu ile problemi vardır. ve bu kavuşamama durumu ile kendine bahane üretmiş olup hop hayatına son vermektedir. ya da karne. dayaktan kaçmak için öldürmüyor bence kendini... neyse uzatamıcam bu lafı şimdi.

    insanoğlu her daim mutsuzdur. çok parası olsun, çok ünü olsun vs vs. herşey yolunda gitse bile illa bir şey bulup mutsuz veya rahatsız olmaya programlanmış varlıklarız.

    ama en ağırı varoluşsal sıkıntıyı hissetmek. herşeyim var ama niye varım? amacım ne? ee daha ne olacak? soruları insanı bulunduğu güzel rahat ortamdan bir anda cehennem azabına sürükler. en acısı da budur bence. çünkü cevabı yoktur. neden buradayız? hayata ne katmak için varız? cevap : yok.

    kendi adıma çok sıkıldım, hep ee sonra diyorum. ee sonra. (intihara meyilli olma dönemini çoktan geçtim. ama içsel sıkılganlığım geçmedi)
    intihara karar verip uygulamak öyle korkaklık değildir. tamam çok da abartmayalım cesur hareket bilmem ne diye. ama küçüksemek çok yanlıştır bana göre.
  4. eyleme geçirmek için ya çok cesur, ya çok korkak, ya çok bunalmış veyahut da tamamiyle tükenmiş olmak gerekir.

    "bana göre intihar, geride kalanlara yönelik ağır bir suçlamadır." demiş ya ismet özel. çok doğru demiş. çoğunlukla bu niyet ile yapıldığına inanıyorum. bir suçlama, bir mesaj, bir hatırlanma, kendini ölümsüzleştirmeye çalışma biçimi.

    ayrıca, yaşamayı seçme şansımız olmaması her zaman bana çok ağır ve haksızca gelmiştir. ben belki iyisiyle, kötüsüyle, güzeliyle, her nesiyle olursa olsun bir hayat istemiyordum. sefil şekilde açlıkla geçen bir hayatın içine fırlatılmış çocuk, varolmaktan dolayı mutlu değil belki. âdil mi bu? bence değil. seçme hakkı olabilmeliydi, bunu dilerdim. ama olmadı. o zaman ölümümüze bâri biz karar verebilelim diyorum. çünkü ben ansızın ölmekten çok korkuyorum. tanrım, duy beni. ben, hazırlıksız ölmek istemiyorum. vedâlarımı yapmadan, sonsözlerimi sarfetmeden ölmek istemiyorum.

    intihar ne tamamen bencilce ne tamamen korkakça ne de tamamen cesurca bir şey. her intiharın altında yatan mesaj ya da çığlık farklı. birbirinden apayrı. birinin intiharını anlayabilmek için, anca o insanın yaşadıklarını yaşamak gerekir zannımca.

    bir aralar beni intihar düşüncesini gerçekleştirmekten alıkoyan, şu dize olmuştu;

    "boynunun borcudur fakat,
    düşmana inat
    bir gün fazla yaşamak."(*:nazım hikmet)

    yaşamaktan vazgeçmenize sebep olan biri/birileri buradaki düşman yerine geçebilir. hiç kimse olmasa bâzen tanrı'nın ta kendisine inat yaşamalıyım belki de derdim. şimdi yokluğuna dayanamayacağımı bildiğim dostuma, aynı şeyi yaşatmaktan çekindiğim için vazgeçtim. çocukluğumda çok teşebbüsüm oldu ama sanırım bu sonuncusu olarak kalacak. noktayı koyuyorum. gelgitlerin bir sonu, çözümü olmalı değil mi?
    öyle ya da böyle yaşayacağız. kendimiz için değilse bile, en değerlilerimiz için.
  5. ölü olan ruhunun yanına bedenini de göndermektir, hepsi bu.
  6. hayatımda beni derinden etkileyen ve büyük değişimler yaşamama sebep olan iki dönem var; ilki başarıya ve varlığa ulaşarak küstah, bencil bir egoya ulaştığım, narsizme esir olduğum dönem. ikincisiyse büyük bir yıkımla beraber kendime geldiğim ve egolarımdan arındığım dönem.

    ilk dönemde intiharım aciz varlıkların işi olduğunu düşünür, onların acınası varlıklar olduğuna inanırdım. narsizmin ele geçirdiği zihinde empatiye yer yoktur. çağımızda insanları narsizme sürükleyen bir çok unsur mevcuttur. hepimizin daha mutlu, daha başarılı, diğerlerinden daha iyi durumda görünmek için yarıştığımız facebook sayfalarımız var. daha güzel, daha havalı görünmek için taklalar attığımız instagram sayfalarımız var. kısa ve saçma cümlelerimizi, narsizmimizi, egolarımızı satırlarımıza yansıttığımız, saçma varoluşumudan daha fazla insan haberdar olsun diye yırtındığımız veya az takipçimiz de olsa egolarımızı satırlarımıza kusmaktan kendimizi alıkoyamadığımız twitter sayfalarımız var. hep özendiğimiz ünlüler gibi ekran karşısında olma, izlenme, kendimizi ünlü hissetme ihtiyacımızı karşılamak için çöp videolar ürettiğimiz youtube, vine, scorp gibi uygulamalarımız var. bu öyle bir hal aldı ki insanlar intihar etmeden önce instagramına bir kaç güzel fotoğrafını dahi eklemeyi ihmal etmiyor. bizler evrimleri en kritik noktada duran acınası varlıklarız. faydasızlığımız tatminsizliğimizi tetikliyor. oysa en derin okyanuslar bile bir çok su damlasının bir araya gelmesiyle oluşur. neden özel olmak zorundayız ki?

    çöküş yaşadığım dönemde intihar düşüncesini iliklerime kadar yaşadım ve ne olduğunu tam anlamıyla idrak ettim. intihar insanın isteyerek sürüklenebileceği bir süreç değildir. küstah yorumlar yapmadan önce bunu bilmek gerekiyor. güçlü yaşama içgüdüsü olan varlıklarız bizler. içgüdü adını verdiğimiz yazılımımız bizi bir şekilde hayatta tutmaya uğraşır. bu öyle etkili bir yazılımdır ki beyninizin sizi, sizden bağımsız olarak manipüle eder ve sizi hayatta tutar. kişinin ciddi ciddi intiharı düşündüğü süreçse bu yazılımı aşıp, tesirinden tamamen kurtulduğu andır. kişinin acılarının şiddeti bu yazılımı işlevsiz kılar. artık bütün düşünceler daha berrak, bütün acılar daha şiddetlidir. yazılımının tesirinden kurtulan insan artık aleladeliğinin farkınadır. dünyayı toz pembe gösteren gözlükleri paramparça olmuştur. artık yaşamak eskisinden de zordur. bütün kabuslarının şiddetinden dolayı uyumaya dahi korkar olur insan. bu süreçte insan fevri bir kararla ve büyük bir cesaretle yaşamına son vermediyse ve süreç uzadıysa intihar düşüncesi şekil değiştirerek bu sefer nietzsche'nin de söylediği gibi artık bir yaşama sebebine dönüşür. acılar içerisinde kıvranan insan "daha da kötü olur ve daha derin bir çıkmaza girersem intihar ederim" düşüncesiyle artık rahat bir uyku çekebilir hale gelir. kişinin ölümüne sebep olması gereken intihar düşüncesi artık kişinin kabuslarının katili olur. bu süreçten sonra intihar düşüncesinin pençesindeki kişi bir şekilde tutunmayı başarabilirse asla eskisi gibi olmaz çünkü pembe gözlükleri kırıldığı için hayatı daha yalın ve filtresiz görür.

    intihar düşüncesiyle kıvrandığım süreçte en zor şey nasıl öleceğimi seçmekti. ölüm süreci de bir deneyim olduğu için bu haliyle benim için cazip bir tarafı vardı. bu yüzden uzun süre kendime uygun, ölümü an be an deneyimleyebileceğim bir yöntem aradım uzun süre. kendini öldürmek için yöntem aramak yazıldığı kadar kolay bir süreç değil. bazen intihar yöntemleri üzerine yazılanları okurken sessizce ağlama krizine giriyordum. kendime acıyor, bazen de o hale geldiğim için kendimden nefret ediyordum. sonrasında bir şekilde kolay elde edilebilen bir zehir keşfettim. ortalama bir saat içerisinde acısız bir şekilde beni öldürebilecek bir zehirdi bu. böylece tenha ve deniz gören bir yere geçip sigaramı içerken ölebilecektim. acı vermeden öldüren bir zehir arama sebebimse acıdan duyduğum korku değildi keza kendimden nefret ettiğim için acı çekmek belli ölçüde beni rahatlatırdı fakat ben an be an hayatımın bedenimde yavaş yavaş sönüşünü sonuna kadar hissetmek ve bunu deneyimlemek istedim. şayet acılı bir yöntem olsaydı acı odağımı bozar, dikkatimi dağıtırdı. yöntemi burada paylaşacak değilim elbet veya "hayat her şeye rağmen güzel" gibi yapmacık, yavşak bir söylem içerisine girmeyeceğim. intihar düşüncesinden sıyrıldım ve yaşıyorum. hayatı biraz daha deneyimlemek istiyorum. bu sefer gözlüksüz olarak...
  7. bir insanın yapabileceği en cesurca eylem. çünkü bizler, hayatta kalmaya programlanmış canlılarız ve eğer kendi irademizle yaşamdan vazgeçiyorsak bu kesinlikle cesur bir karardır.

    ama bu kadar cesur olmaya gerek var mı, bence yok. nasılsa yolun sonu belli, kestirmeden gitmek yerine en eğlenceli yoldan gitmek daha ilginç olabilir. kimbilir belki yolda karşımıza öyle şeyler çıkar ki "yaşamak ne güzelmiş" dedirtir.

    kamu spotu: her şeye rağmen hayat güzeldir.
  8. bence intihar yoktur , toplumun el birliğiyle cinayet işlemesi olayı vardır .
  9. bir farklı versiyonu uyumaktır. kimse de dur napıyorsun demiyor.
    abi
  10. şu an gerçekleştirmek istediğim şey. hala diyorum aslında o'na saygısızlık olmasın diye, halen diyorum o'na kalu bela'da verdiğimiz bir söz var diye: "ölmek istiyorum" diyorum. öyle yumuşatıyorum kelimeyi. intihar etmek istiyorum, diyemiyorum. cesaretim bile yok ölmeye diye geçiyor içimden. asıl cesaretsizlik canına kıymak olur biliyorum. bazen bilmek yetmiyor ama. bazen dilin söylediğini kalp inkar ediyor. keşke her şey daha güzel olabilseydi benim için. en çok da o güzel geçmişe nazire, böyle şeyler geçmeseydi aklımdan. ağlayıp durmasaydım, şimdi olduğu gibi. çaresiz olmasaydım. her kapı yüzüme kapanmasaydı.
    incinme, beni yanlış anlama üzgünlüğümden,
    ben senden yine de razıyım demek isterdim o'na karşı.
    ki senin bizden razı olman, her şeyden önce gelir.
    ama çok yorgunum. çok berbat her şey. cılız bir ışık bile süzülmüyor şu pencereden...