jack london

Kimdir?

12 ocak 1876’da san francisco’da doğdu. gerçek adı john griffith chaney’dir. evlilik dışı bir çocuk olarak dünyaya gelen jack london, soyadını, henüz sekiz aylıkken annesinin evlendiği john london adlı savaş gazisinden aldı. maddi sıkıntılar nedeniyle küçük yaşta okulu bırakıp gazete satıcılığı, tayfalık, balıkçılık, istiridye korsanlığı, gazetecilik, sahil koruma devriyeliği gibi çeşitli işlerde çalıştı ve amerikan işçi sınıfını tanıdı. 1894’te serserilik suçlamasıyla otuz gün hapis yattı. hapisten çıktıktan sonra hayatını değiştirmek arzusuyla liseye kayıt yaptırdı. lise öğrenimini bir senede tamamlayarak 1896 yılında kaliforniya üniversitesi’ne girdi. bir dönem okuyabildiği üniversiteden maddi zorluklar sebebiyle ayrıldı. 1897’de klondike bölgesinde altın arayanlara katıldı ama bir yıl sonra yine yoksul ve işsiz olarak geri döndü. yoğun bir çalışma programı hazırlayarak şansını yazarlıkta denemeye karar verdi. soneler, baladlar, nükteli fıkralar, anekdotlar, korku ve serüven öyküleri yazmaya başladı. 1909’da yazdığı martin eden bu dönemi yansıtması bakımından otobiyografik izler taşır. ilk kitabı kurt dölü (1900) büyük ilgiyle karşılandı. aynı yıl elisabeth maddern ile evlendi ve bu evlilikten iki kızı oldu. ancak bu beraberlik uzun ömürlü olmadı ve 1904’te sona erdi. charmian kittredge ile ikinci evliliğin ardından 1910’da kaliforniaya’daki çiftliğinde hayatını kaybetti. london yazarlık kariyeri boyunca elliye yakın kitap yazdı ve döneminin en çok okunan yazarlarından biri oldu. yazdıkları, yaşadıkları etrafında şekillenmiş, sosyalizmin de etkisiyle toplumcu bir dünya görüşüne ulaşmıştır. başlıca eserleri arasında beyaz diş, martin eden, uçurum insanları, vahşetin çağrısı yer alır.



  1. "jack london kraldır."
  2. her kitabının mekanı neredeyse alaska olan yazardır. çok yalın bir dil kullanır eserlerinde. o sebeple her kitabının kahramanının yaşadıklarını, kendiniz yaşıyormuşcasına hissedersiniz. bana alaska'nın yaşamını sevdiren adamdır da, daha ilk kitabında. efsanedir.
  3. jack london 1876 yılında doğdu. hayat ile mücadelesi daha doğmadan başlamıştı. babası olduğu söylenen william chaney kendisin kısır olduğunu iddaa edip çocuğun kendisinden olmadığını söyleyince annesi intihar etmeye kalkmıştır henüz 2 aylık hamile iken. annesi john london ile evlenmiş jack london soyadını üvey babasından almıştır. üvey babasını çok sevmesine rağmen annesinin psikolojik rahatsızlığı evde pek huzurlu bir ortam sağlamamıştır. 13 yaşında jack london fabrikada 15-16 saat çalışmaya başlamıştır. bu ağır çalışma şartlarından bunalan jack serüven dolu yaşam mücadelesine başlamaya karar vermiştir. sütannesi jenny bacı’dan aldığı borç ile bir istiridye korsanının teknesini satın alır. istiridye korsanlığı işi çok iyi gider ve o yaşta saygın bir yer edinir diğer korsanlar arasında. alkolle tanışması ve tanışıklığı ilerletmesi de burada olmuştur. diğer korsanlardan farklı olmadığını göstermek en az onlar kadar içebildiğini kanıtlamak için içtikçe içmiştir. hatta bir gün teknesinden düşüp anafora yakalanmış ölüm tehlikesi atlatmıştır. kendi çabası ile kurtulmuştur oradan yüzmeyi iyi bilmesi sayesinde. istiridye korsanlığında ilerlemiş olmasını yediremeyen diğer korsanlar teknesini yakmıştır. buna sinirlenen jack sahil güvenliğe geçmiş bu sefer korsan avcısı olmuştur. daha sonra yeni bir maceraya atılma isteği doğmuş, fok balığı avlayan bir gemi de tayfa olmuştur. geri döndüğünde ekonomik kriz nedeniyle ağır şartlar altında hint keneviri fabrikasında ve elektrikçi de çalışmıştır. daha sonra bu ekonomik kriz nedeniyle o zaman “hobo” denen serseriler birliğine katılmış ve trenle ülkeyi boydan boya dolaşmıştır. bu tren yolculuğu tabii ki kaçak olmuştur. trenden 10 kere atıldıysa 11 kere binmiştir. tren yolculuğunu tren atladıktan sonra boş vagonlara atlayarak yapıyordu, tren görevlilerinden kaçarken trenin altına raya paralel yattığı da olmuştur vagonların üstünde dolaştığı da olmuştur. hoboluk yaptığı dönemde suç sayıldığından dolayı 30 gün hapis yatmıştır. daha sonra oakland’a döndü ve liseyi bitirdi, üniversiteye girip okumak istedi ama maddi imkansızlıklardan dolayı başarılı olamadı. daha sonra kayınbiraderiyle beraber ( üvey ablası vardı ) alaska’da altın madeni aramaya gitti. o sırada klondike bu tür altın arayıcılarıyla kaynıyordu. jack london için bu macera istediği hedefe ulaşmadı. kışı bir kulübede bekleyerek geçirdi. hareketsizlikten iskorbüt hastalığına yakalandı eklem yerleri şişti. lakin o kulübe birçok maceraperest misafir etti ve o insanların getirdiği hikayelerle doldu. jack dediğimiz gibi altın madeni sahibi olamadı ama kitapları öyküleri için inanılmaz bir maden buldu. geri döndüğünde lisede başlayan yazma eylemine devam etti. aynı zamanda sosyalizm ile bu sıralarda tanıştı. sosyalist düşüncelerle ilgili toplantılara gitti orada kendi düşüncelerini sergileyip saygın bir yer edindi şehrin özel gruplarının toplantılarına çağrılır oldu iyi kulüplere üye oldu. fakat hala 5 parasızdı. bu toplantılardan tanıştığı bir arkadaşın kardeşi olan mabel applegarth’a aşık olmuştu. kendisinden üst seviyede gördüğü bu kızın seviyesine ulaşmak için daha fazla yazma işine sarıldı. cebindeki son parayla pul aldı bisikletini ceketini rehineye verdi daktilo aldı ve sürekli yayınevlerine hikayeler postaladı. bunun için o kadar uzun süre uğraştı ki zaman zaman vazgeçmeyi düşündü, sayısız reddedilmek başka birini yıldırabilirdi. sonunda tüm uğraşları sonuç verdi öykülerinden para kazanmaya başladı ama bu sefer mabel’in statüsü düşükken göstermediği ilgiyi şimdi gösterdiğini görünce ondan soğumuştu. ilk evliliği mantık üzerine yaptı bess maddern ile. ama aşktan yoksun bu evlilik onu maceraya sürüklemeye devam etti. evliliği sürecinde sosyalist partiden belediye başkan adayı oldu ve kazanamadı. rus japon harbine savaş muhabirliğe yapmaya gitti. ingiltere’nin buhranda olduğu dönemde doğu yakasına gitti. doğu yakası fakir yurttaşların batı yakası burjuvanın yeri olmuştu. eski bir tayfa olarak gittiği yerde insanların çektiği zulümleri anlattı ve geniş yankı buldu. orada kendi hayatını da riske atmıştı. düşünün ki bu adamın kitapları o zaman inanılmaz satıyor en iyi kitaplarını yazdığı dönem popülerlik had safhada ama maceracı ruhu engellenmiyor. jack london hayatının bu dönemine kadar yaşadıklarından yazdıklarına çok güzel malzemeler çıkarıyor ve kendisi bu yaşamdan zevk alıyor. ikinci evliliğini charmian kittredge ile yaptı. onunla daha sıcak bir ilişki kurdu ve artık yaşayacağı maceraları iki kişi yaşamaya başladı. beraber tekne ile dünya turu yapmak istedi ama bunda başarılı olamadı. yaptırdığı özel tekneye harcadığı paranın karşılığını alamadı, insanlar tarafından aldatıldı. gemi san fransisco’dan japonya’ya zor zor gitti. bundan sonra jack tüm hayatını çiftliğine adadı. çiftlikte komün hayatı yaşamak istedi, çok sınırlı şeyleri dışardan temin etmeyi amaçlıyordu. burada da tıpkı tekne yapımında olduğu gibi insanlar tarafından aldatıldı ve paralarıyla beraber hayali de çöpe gitti. son ve en büyük hayali kurt evi dediği 1000 yıl ayakta kalacak bir ev inşa etmek istedi. bu ev de bitimine 2-3 kala kundaklanınca jack hayata küstü. 1916 yılı aralık 22’sinde ölü bulundu. uzun zaman intihar ettiği söylendi. son zamanlarda yapılan araştırmalarda ise aşırı alkol tüketiminden böbreklerinin iflas ettiğine kanaat getirildi. jack london macera dolu bir hayatı 40 yaşında noktaladı. macera yaşadığı sürece güzel konular elde etti ve güzel kitaplar yazdı. ikinci evliliğinden sonra yapmaya çalıştığı olayların başarısızlığı kitaplarına da yansıdı yaşamının son döneminde eleştirmenler tarafından beğenilen pek kitabı olmadı. ama öldükten sonra yayınlanan ay vadisi kitabı jack london adına güzel bir final oldu.
  4. kurtlarla bir arada yaşamış olabileceğini düşündüğüm yazar.
  5. tekrar etmekte fayda var. bu dunyada hukum surmus gercek krallardandi.
  6. nietzsche'nin üst insanına bi nevi gönderme yaptığı 3 kitabı vardır. bunlar martin eden ,yanan gün ışığı ve deniz kurdu romanlarıdır. sadece bunlar değil diğer kitapları da sağlam ve güçlüdür anlatım ve kurgu yönünden, gözardı edilmemelidir.
  7. dünyanın en iyi yazarları arasında ilk üçtedir bence.
    onzi
  8. kitabını okurken düşünce olarak kendinizden birşeyler bulmanız kuvvet ve muhtemel... zaten kitaplarını okutmasının sebebi de budur.. anlatımı sade ama bir o kadar da güçlü.. okurken ana karakter olmanız çok değil on - on beş sayfayı bulur.. kendisi aynı zamanda en sevdiğim yazardır..