• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (9.00)
jagten - thomas vinterberg
başrolünde mads mikkelsen'in yer aldığı, thomas vinterberg tarafından yönetilen 2012 yapımı dram filmidir. mads mikkelsen filmdeki rolüyle cannes'da en iyi erkek oyuncu ödülü'nü kazanmıştır. ayrıca film yabancı dilde en iyi film akademi ödülü'ne aday gösterilmiştir.

film küçük bir danimarka kasabasında geçmektedir. lucas çocuklarla çok iyi anlaşan, ana sınıfında çocuklarla beraber çalışan bir adamdır. çalıştığı ana sınıfındaki küçük bir kızın ana sınıfı müdürüyle lucas tarafından istismar edildiğini ima eden bir konuşma yapmasının ardından lucas'ın çocuk istismarcısı olarak yaftalanması, toplumsal histeriye maruz kalması, toplumun dışına itilmesi anlatılmaktadır.


  1. kesinlikle izlenilmesi gereken filmlerden biridir. nispeten soğukkanlı olarak bilinen kuzeylilerin bazı duygularda ne kadar bizden ya da bizim ne kadar onlardan olduğumuzu gösterir.

    bu yönüyle de çok yüksek bütçeli filmlere karşı sinema sanatının "aslında" ne olduğunu hatırlatır.
  2. 'b.k at izi kalsın' ne demek filmde iyi anlaşılıyor
  3. "nereye digersen git insan yine insan" detirten film.
    şüphecilik, insanların bir toplum düşmanına ihtiyacı, atılan çamurun izinin kalması dünyanın her yerinde var demek ki.
  4. finali ile tüm filmi özetleyebilmiştir zannımca. oyunculuklarıyla konunun işlenişiyle güzel bir film olmuş. güzel de bir ders vermektedir. filmde ki olay örgüsünden nazaran olayın kendisi çok geneldir aslında düşününce hayatımızn her alanında karşılaşırız. sevmediğin hoşlanmadığın ya da ilgi görmediğin birine iftira atılır bu iftira herkese yayılır neticsinde o kişi üzerinde algı yaratılır. ve sebepsiz yere kişi çıldırtılır
  5. !---- spoiler ----!

    öncelikle filmdeki her bir kimseye sen de haklısın dedirtecek kadar herkes açısından trajik bir senaryoyu yazan ve bize masumu en başından gösterip empati kurduran senariste ardından içinin acısını bize her sahnede hissettiren mads mikkelsene sonra da özellikle sorgu sahnesi ve lucasın kucağındaki sahnedeki muhteşem oyunculuğu için klarayı oynayan velede bir de onca acıdan sonra kucaklama sahnesindeki merhameti şefkati için karakter lucas a kocaman kocaman alkış. keşke her çocuk lucas gibi iyi insanlarla karşılaşsa. filmi linç kültürü konusunun gerginliğine ek olarak anaokulu ve ergen grubuyla çalışan bir psikolojik danışman olmanın ek gerginliği ile de izledim. anaokulunun gıcık ve donuk müdürüne herkes kadar kızamadım o yüzden. zira istismar şüphesi ile görüşürken ne olur çıkmasın çıkarsa ne halt ederim bilmiyorum diye ne dualar ediyorum bir ben biliyorum. verdiği karar hızlıydı ama zavallı doğru inandığını yaptı. böyle de bir film işte sakin sakin ilerlerken yay gibi geriyor insanı.izleyin izlettirin bin bir konu üzerine düşünüp dünyanın pisliğine lanet edin.

    !---- spoiler ----!
    edit yorumum hakkında mesajla güzel bir eleştiri yazan yazarın mesajını birazdan cevaplarım derken kaybettiğim filmdir ne yazık ki tekrar ulaşırsa mutlu olurum
  6. nefret sevgiden daha hızlı ivme kazanıyor sanırım, nasıl bir çaresizliktir filmdeki, empati kurmaya korkuyor insan.
  7. anlattigi şey acısından kayda deger olsa da çok etkilenmedigim filmdir. bunun bir kaç sebebi var.

    !---- spoiler ----!

    1-insanlarin anormal davranislari
    cocugun sorgulanmasından adamin mevzudan ilk haberdar edildiği dakikadaki inkar etmeyen tavrına kadar hep bir rahatgsizlik vardi filmde. film bana biraz cinsel istismar hakkında konuşmayı rahatsız edici bulan asiri muhafazakarların çektiği bir film gibi geldi en basta. sonra dama ceza verilmedi falan, daha mantıklı bir zemine oturdu her şey.

    !---- spoiler ----!

    2- bir ortadogu insani olarak adamin yasadigi lince üzülsem de ne yaşadı ki demekten kendimi alamaiyorum bir yandan. özellikle 15 temmuz sonrası eksik veyahut hiç yapılmayan araştırmalarla, birilerinin arkası olmayan ifadeleriyle insanlar ihraç edildiler, tutuklandılar ve toplumsal anlamda dislanmaya ve hor görülmeye başladılar. filmden çok etkilendim, sarsıldım, rahatsız oldum diyen kendisini sevmeyen profesörlerin asilsiz ihbarlarla attirdigi akademisyenlere, darbe yapabilir şüphesiyle ihraç edilen kazan dairesi ve cay ocağı gorevlilerine falan baksın. avrupaliyi sarsar bu film, beni degil.
  8. (bkz: acıları yarıştırmak) ın yanlışlığı bir yana;

    kudretlerinin doruğundayken ne kıdem ne mesleki saygı sallamadan ortalama bir kurumda gördüğümüz pek bir dayı dayı terör estiren adamlar rüzgar tersten esince birden büyük mağdurlar kesildiler başımıza.

    ha anam yaşamadık biz o devirleri. zıçtığı bok denize ulaşmamış 3 günlük s.. sırtını dayadığı o müphem sümüklü gücü açıktan dillendirerek ona güvenip terör estiriyordu a...

    yaşanmadı bunlar tabii, yaşanmış olabilir mi hiç? bileti kesilince büyük mağdur, gariban halk çocuğu. hıhı evet aynen öyle.

    elbette kurunun yanında yaşta yanmıştır ama daha silaha sarılmalarından önce kasaptan alınmış işkembe misali bıçakla dirinerek, kazınarak temizlenmeleri gerekiyordu. devletin içinde onunkiyle çelişen ve hatta çatışan kendi kast sistemini işletemezsin, kuramazsın, kurdurmazlar.

    devlette ast üst ve ilişkleri bellidir. onu boşa çıkaramaz, ekarte edemezsin.

    ben o zamanlar da bu savla temizlenmeliler diye açıktan konuşuyor, eleştiriyordum.

    o koca kafalı ve göbekli keltoş gücünün doruğundayken, bu montofon ineği kılıklının arkasında kim var, montofol montofol bakıyor, bunun kendisinin becerebileceği işler değil bunlar diyordum daha önce de söylediğim gibi açıktan.
  9. izlemesi en zor filmlerden. en sevdiğim sahnesi kilisede geçen film. hiçbir zaman o bakışları unutmadım. o nasıl bakış, o nasıl oyunculuktur.

    spoiler
    iftira atan arkadaşın kafasına kutsal kitap fırlatmak
    spoiler