1. joan miro ferra, 1893'te İspanya, Barselona'da dünyaya geldi. 14 yaşında Barselona'da La Lonja’s Escuela Superior de Artes Industriales y Bellas Artes (Güzel Sanatlar ve Endüstriyel Sanatlar Okulu)'na katıldı. 3 yıllık sanat eğitimi sonrasında, burada memur olarak göreve başladı. Daha sonra sanat çalışmalarına devam edebilmek için bu görevi bıraktı ve 1912-1915 yılları arasında Barselona'daki Francesc Galí’s Escola d’Art isimli sanat okuluna devam etti. Galeri sahibi olan José Dalmau'nun teşvikiyle ilk sergisini Barselona'da 1918 yılında açtı.

    1920 yılında Paris gezisi sırasında Pablo Picasso ile tanıştı. Bundan sonra Miro zamanının yarısını Paris'te geçirmeye başladı ve burada tanıştığı Max Jacob, Pierre Reverdy, ve Tristan Tzara ile dadaizm hareketine katıldı. Paris'teki ilk sergisi 1925'te Galeri Pierre'de büyük bir sürrealist hareket olarak yankı buldu.

    1936'da iç savaş sebebiyle İspanya'yı terk etmek zorunda kaldı, 1941'de geri döndü. Aynı yıl New York, The Museum of Modern Arts'da ilk büyük retrospektif sergisini açtı. Miro, Josep Lloerns y Artigas'la birlikte seramik çalışmalarına başladı bununla beraber baskı alanına da ilgi gösterdi. 1954-1958 yılları arasını bu iki konuya konsantre olarak geçirdi.

    1954'deki Venedik Bienali'nde grafik dalında büyük ödüle layık görüldü ve çalışması bir sonraki yıl Kassel'de yapılan ilk Documanta Fuar'ına dahil edildi. 1958'de Paris UNESCO Binası'ndaki eseri ile Uluslararası Guggenheim Ödülünü aldı. Sonraki yıl tekrar resim yapmaya başladı, 1960 yılında heykeltıraşlığa başladı. Miro'nun retrospektifleri, Paris, Musée National d’Art Moderne ve Grand Palais'de yer aldı.

    Miro, 25 Aralık 1983'te İspanya'nın Palma de Mallorca şehrinde hayata gözlerini kapadı.
    Vikipedi

    İspanyol Katalan ressam, heykeltıraş, seramik sanatçısı.

    Soyut, figürcü, sürrealist, dışavurumcu…

    2000’e yakın eseriyle şiiri resmeden, rüyalardan imgeler devşiren usta.

    Onun canlı renkleri, neşeli desenleri, naif çocuksu fırça darbeleri, hiçbir kaba sığmayan ‘hayalci’ figürleri var.

    Nerede bir miro görsem gözümü ayıramam, içine dalar giderim, hatta ufak çapta bir bilinçdışı yolculuk yaptırır bana.

    teması genelde kadın, gökyüzü ve kuşlar. Miro bunu “İçimde derin bir kaçma arzusu vardı. Umutsuzca kendime kapandım, gece, müzik ve yıldızlar resmimde rollerini üstlendiler” diye anlatıyor.

    Kadın figürleri içinse: “Benim kadın dediğim, bir canlı olarak kadın değildir, evrenin kendisidir” diyor Miro.

    Temel renkleri ise sanatçının tipik canlı kırmızısı, canlı sarısı ve mavisi…

    eserleri ilk bakışta soyut resim gibi görünür. Lekeler, çizgiler, renkler ve desenler bir hikaye anlatmaz. ama Miro'nun hiç durmadan tekrar ettiği temel figürleri, insanın bilinçdışına, doğayla, hayatla, gökyüzüyle kurduğu ilişkiye dair simgelerdir.

    İkinci Dünya Savaşı başladığında yaşadığı sıkışmışlık duygusuyla yarattığı bir seri olan ve 23 küçük resimden oluşan constellations Miro'nun en tipik resimleridir.

    constellations

    1970’te yaptığı ve halen de barcelona’daki Miro müzesinin önünde duran Personnage adlı bronz heykelin Spielberg'in ünlü filmi ET'ye de ilham verdiği rivayet edilir.

    personnage

    “Kırsalda geçen ömrümün özeti ve peşinden gideceğim şeyin başlangıç noktası” dediği ve neredeyse koca ispanya’yı sığdırdığı ilk önemli eseri “the farm (çiftlik)” ünlü yazar Ernest Hemingway tarafından satın alınır.

    the farm

    İspanya lideri Francisco Franco, ülkesindeki huzursuzluğu ve şiddeti gizlemek için ülkenin önde gelen sanatçılarından Dünya Fuarı’nda sergilenecek eserler istedi. Sonuçta amaçladığının tam tersi oldu: Picasso, Guernica Köyü’ndeki kıyımı anlatan Guernica isimli eserini, Miro ise başkaldıran bir köylüyü resmettiği el segador (orakçı) adlı eserini gönderdi. Guernica’nın aksine el segador (orakçı) isimli eser, maalesef günümüze gelememiş, fuar bitiminde imha olmuştur.

    el segador

    Miro’nun üzerinde ısrarla durduğu simgeler adeta oluşturmaya çalıştığı bir dilin izlerini taşır.

    renk kullanımlarının çeşitliliği, kışkırtıcı tonları ve çocuksu bir dürtü ile şekillendirdiği simgelerinin altında karamsarlığa duyduğu tepkiyi dile getirmeye çalışır. Aslında bu anlamda Miro resmi çelişkilerin resmidir. Zaten kendisi de “Herkes resimlerimden ne isterse anlasın.” Demiştir.

    Doğrudan bağırmaz Miro. Politik duruşunu renklerle ifade eder. Adeta renklerinin canlılığıyla (bilhassa kırmızısı) isyan eder.

    Ayrıca barcelona’da kamusal alanlardaki eserleriyle aynı Gaudi gibi şehre mimari kimliğini kazandırmış bir isimdir.

    1924 yılında Andre Breton Sürrealist Manifesto’yu yayınladığında, Andre Masson, Max Ernst, Louis Aragon ve Paul Elouard ile birlikte akıma ilk katılanlar arasındadır.

    Bazı eserleri için:
    buyrun

    Yıldızları eserlerine serpiştirirken uzay ve zamanın büyüklüğünün savaşın anlamsızlığını ortaya koyabileceğine inanır Miro.

    Gençliğinde ettiği “Resmi tamamen imha etme” yeminini yetmişlerinde tuvallerini türlü şekillerde tahrip ederek, kimi zaman yakarak gerçekleştirmiştir.