• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.00)
kafka oteli - ilhan deliktaş
şehir, bir yaranın kabuğuna benziyordu. altını kazımak için can attığınız bir doku ama bunu yapmak doğru olmayabilir. sahiden iyileşmesini umsak bile asla iyileşmeyecek bir yara, zedelenmiş bir canlılık. insanın dünyada aldığı ilk soluk onu annesiyle ayıran yaranın taze olduğu sıradadır. aralarındaki bağ kesilmiştir. doğmanın ilk koşulu kendisini var eden bütünden sıyrılmaktır. bebeğin bilincini ayırmak, tek başına yaşamasını sağlamak için onları ayıran bu kesi, geriye kalan yaralar, zamanla iyileşir ama iz, hep oradadır. göbek deliği işte bunu hatırlattığı için bazılarınca çirkin bulunur. insanlar, yaşadıkları şehre görünmeyen bir kordonla bağlıdır. oradan beslenir, onu anlamaya çalışır, kendini onun içinde tanımlar, terk ettiği şehri bile yalnızca doğduğu yer olduğu için aidiyetini tanımlayan bir kanıt olarak kullanır. sonuç olarak şehir, yaşayan bir şeydir. ancak çoğu kez, daha küçük ölçekte de olsa, tıkanan kendi yaşamımız yüzünden bunu pek fark etmeyiz. bununla iftihar etmiyorum ama bazen, o kazınması gereken kabuğun bizler olduğunu düşünüyorum.

elinizdeki roman, kitaptan yaratılan bir şehirdir ve bir şehri tanımanın en iyi yolu orada kaybolmaktır. tüm kayıpların birleştiği karanlık bir cennet: kafka oteli


  1. romanda kafka’nın joseph k’sı gibi bir karakter içsel olgunluğunu dış dünyada yaşadığı ve ona cesaret veren şeyler üzerinden elde ediyor. bir düşünce dizgesinin altında olaylar silsilesi var. bir rüyanın peşinde bir adam var. kafka oteli, gündelik hayatın sıradanlığına bir övgü, kumar, dünya tarihi ve yaşamak hakkında bir kitap… bir nevi “kendin olma rehberi” sayılabilir.
  2. bu tarz kurgu yazarlarının asıl problemi kurgularında oldukları kadar gerçek hayatta insancıl olamamalarıdır
    yani diyeceğim o ki okuyun yazın ama önce yaşayın hissedin
    olmadığınız bir şeyleri oluyormuş gibi yazınca şayet; olmuyor