1. özellikle çalışan kesimin sıklıkla karşılaştığı versus. yemek yerine uykuyu tercih edenler genel olarak kahvaltıyı atlar. iş yerine giderken yol üstünde alınan simiti saymıyorum. çayı, ekmeği, zeytini, peyniri olan kahvaltıdan bahsediyorum. öğle yemeğine gelecek olursam, genellikle zorunluluktan yeniliyor bence. öğle arası geldi e hadi birşeyler yiyelim moduna giriyoruz ister istemez. kişisel tercihim uykudan taviz verip mis gibi kahvaltımı yapmaktan yana, ama uykuyu çok sevip öğleye kadar dişini sıkanlar da az değil bence.
  2. güne 6:30'da başlayıp kahvaltıyı atlayan bir birey olarak diyeceğim şudur. intermittent fasting konusunu google'dan araştırınız. evinizde sucuklu yumurta yeme şansınız yoksa kahvaltıyı hiç yapmayın daha iyi. sabah bir simit, iki poğaça vb türevleri çöp gıdadır. margarin içerir, un konusuna değinmeye gerek yok. yıllarca kandırıldık sanki, üstelik ekmek nimet diye kutsal bir de anlam yüklendi.
  3. kahvaltı yapabilmek için 06:10'da uyanıyorum hafta içi tabii ki kahvaltı bu savaşın galibidir...
  4. öğle yemeği yememek her türlü galiptir.
    kahvaltısız oolmaaz
  5. goreve basladigim yil, ilk defa kendi başıma yaşamanın heyecanıyla epey uzun süre sabah kahvaltı hazirlayip gittim işe. bunda biraz o dönem spor yapmamin da etkisi vardi. fakat kahvaltı ne kahvaltı! sabahın korunde kalkıp krep yapip, peynirle balla yedigimi bilirim. zeytin, peynir vs saymiyorum bile.

    aradan sanırım bir yıl kadar geçtikten sonra usenmeye basladim. o zamandan beri sabah kalktığımda hiç istahim olmuyor. sabah kalkıp krep yapan, hafta sonu balkonda bir başına mangal yapan o sefa pezevengi gitti; tembel, uyuşuk bir adam geldi. sanırım bu biraz da yalnız yaşamakla alakalı. kalabalık sofrada yemek yemek her zaman daha huzurlu, keyifli olur.

    tek başına yemek çok hüzünlü be.