1. "kalbim dinamit kuyusu
    şafakları;
    taaa şafakları
    nice bir
    yangınları düşer alın çatıma
    gencecik ölüme gitmenin.
    yığılır boşkovanlar, dumanlı
    ve susar mitralyözler kuytularda.
    suskundur,
    karanlıktır,
    kayıtsızdır,
    her namlu.
    beni kurşunlar götürür
    kollarım vurulu
    gözlerim açık.
    şafakları,
    taaa şafakları,
    kınalı tavşanlar suya inmeden,
    ilk çığlıklarındayken martılar,
    kamplarda idamcılar
    azgın ve manyak
    tan yerinde kızartılar...

    tan yerinde kızartılar
    hey canım,
    orada,
    sularla
    sınırlarla
    uzaklar uzağında
    ve benim şuncağızımda hemencecik
    göğüs kafesimin altında, solda,
    barajlar, yeşeren çöller,
    katarlar, traktörler,
    yani her vidasında bin sevda,
    her civatasında bin saygı,
    bin ustalıkla,
    işlenen ve yaratılan dünyaların kımıldanışı
    ve hayatı pırıl pırıl çarktan çıkaranların
    deliksiz uykularından uyanışı..
    kutlu ve saygındır bir daha
    berrak çelik,
    renkli pamuk
    ve sütlü buğday.
    kutludur, saygındır kuşkusuz
    çimentosu ninnilerle karılan
    çeliğine su diye
    öpücükler verilen
    çatılarında köpürmüş güvercin uğultusu
    bahçelerinde güneş sağnaklarıyla
    görkemli çocuk saraylarının
    cana can katan nuru.
    yani, yaratan ve adaletli olan insan gücünün
    o her yerde geçerli
    kesenkes haklı onuru.
    kutlu ve saygın olacak elbet...

    beni yiğitler götürür
    katlarına sevda ile varılan
    yiğitler ki,
    dişlerini tükürmüş
    yiğitler ki,
    hayaları burulan.

    yan yana, upuzun, boylu boyunca
    tepeden tırnağa kan
    yiğitler ki,
    her biri bir parça vatan.
    gözlerinde
    bir küfür kasırgası
    ana-avrat
    ah ulan...

    .

    canımda damıttım seni ey zulüm,
    sancısını
    inceden
    kum gibi taşıdığım.
    kasığımda amerikan kemendi
    bağıra bağıra geceler boyu
    kaskatı kesilip
    kan işediğim.

    beni baskınlar götürür
    gerillanın şah damarı halkıma
    korkunç ve soylu bir tutkudur dayatma
    yalnız bu kadar da değil,
    yarin hayâli gibi üstelik
    nazlıdır,
    usuldur,
    ince,
    bilgedir,
    biz ki, ustasıyız
    vatan sevmenin
    umut, saklımızda ölümsüz bayrak
    kırmızı-kırmızı
    dalga-dalgadır...

    beni gözlerin götürür
    gözlerin, aşkla, acıyla...
    kuşatmışlar sesimi, soluğumu.
    kesilmiş tuz-ekmek payım.
    vurgunum
    ve darda,
    gözaltındayım.
    dal, kor keser penceremde açarsa;
    kuş, vurulur üzerimden uçarsa,
    ve hal böyle böyle,
    yol bu yöndeyken.
    gelir,
    ki, her gelişinde daha da içten
    gelir,
    soluk soluğa benim olursun.
    amansız sarmasında kollarımın
    esrik, çığlık çığlığa
    erir, tükenir vücudun.

    .

    nicedir,
    kahpe ağzında
    bir salgın,
    bir deprem gibi künyemiz
    nicedir,
    başımıza zından dünyamız
    biz ki, yarınıyız halkın
    umudu, yüzakıyız
    hıncı, namusu...
    şafakları,
    taaa şafakları
    hey canım,
    kalbim, dinamit kuyusu."