• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.00)
kapımızdaki yabancılar - zygmunt bauman
kamusal kaygı ve korkuların odak ve çıkış noktaları olagelen televizyon haberleri, gazete başlıkları, politik konuşmalar ve internet tweet’leri bugünlerde “göç krizi”ne referanslarla dolup taşıyor; görünüşe göre avrupa’yı istila ederek, bildiğimiz, uyguladığımız ve el üstünde tuttuğumuz yaşam şeklinin çöküşü ve ölümüne işaret ediyor. bu kriz, an itibariyle, kanaat oluşturucuların açtığı insan zihni ve duygularını işgal etme ve tabi kılma yönündeki daimi savaşın politik doğrucu bir tür kod adıdır. bu savaş alanından yapılan haber yayınının etkisi hakiki bir “ahlaki paniğe” neden olmaya başlıyor.

ben bu sözleri yazarken, nasırlaşmış bir duyarsızlık ve ahlaki körlükten doğan başka bir trajedi gelip çatmak için pusuda bekliyor. kamuoyunun, reyting açgözlüsü medya ile işbirliği içinde “mülteci trajedisinden bıkkınlık” noktasına doğru gitgide ve durmaksızın yaklaştığına dair işaretler birikiyor. boğulmuş çocuklar, aceleyle dikilen duvarlar, dikenli teller, aşırı kalabalık toplama kampları ve göçmenlere baş belası muamelesi etme konusunda birbiriyle rekabet eden hükümetler, kıl payı kurtulma ve güvenlik için seyahatin sinir bozucu tehlikeleri; tüm bu ahlaki rezaletler hiç olmadığı kadar az haber niteliği taşıyor ve gittikçe daha seyrek olarak “haberler”de yer alıyor. ne yazık ki, şokların kaderi normalliğin rutinine dönüşüyor; kendini tüketen, gözden kaybolan ve unutulma örtüsüne sarılarak vicdanlardan kaybolan ahlaki paniğin rutinine... z. bauman

z. bauman bu kitabında çağımızın en önemli sorunlarından birini eleştirel bir perspektiften hareketle masaya yatırıyor: göçmenlik meselesi…

(arka kapak)


  1. Zygmunt Bauman, Kapımızdaki Yabancılar’da 'göçmenlik meselesini' anlatıyor. Ve televizyon ekranlarına, gazete manşetlerine, politikacı söylemlerine, dergilerin kapaklarına yansıyan birkaç trajik mülteci hikayesinin arka planında neler yaşandığını ve 'mülteci politikası" gerçek anlamda ne demek sorgularken şöyle bir soruyla başlıyor işe:

    “Avustralya’dan sığınma talep eden ve kendilerini Woomera’nın dikenli tellerine atan ya da ‘karasularına girmelerini önlemek için’ Christmas Island ve Nauru’da Avustralya hükümeti tarafından inşa edilen toplama kamplarına kapatılan Afgan mültecileri şu anda kim hatırlıyor? Ya da ‘BM Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından haklarından mahrum bırakıldıktan sonra’ Kahire’nin merkezinde polis tarafından öldürülen onlarca Sudanlı sürgünü?”

    Mültecilere ve "yabancılara" dönük nefretin sebebini ise şöyle açıklıyor Bauman:

    “Mahallelerimizde, şehrin caddelerinde ya da iş yerlerinde birlikte yaşadığımız insanları sıradan bir şekilde dost ya da düşman olarak ayırırız. Hangi kategoriye koyarsak koyalım, onlara nasıl davranacağımızı ve ilişkilerimizi nasıl idare edeceğimizi iyi biliriz. Oysa yabancılara dair bilgimiz onların hareketlerini okuyamayacak ve uygun tepkiyi ortaya koyamayacak kadar azdır.”

    Dünya mültecilerden neden korkuyor? – Zygmunt Bauman