• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (7.39)
kardeşimin hikayesi - zülfü livaneli
serenad fırtınasından sonra livaneli'den nefes kesen bir romansakin bir balıkçı köyünde genç bir kadının cinayete kurban gitmesiyle başlar her şey. dünyadan elini eteğini çekmiş emekli inşaat mühendisiyle genç, güzel ve meraklı gazeteci kızın tanışmasına da bu cinayet vesile olur. kurguyla gerçeğin karıştığı, duyguların en karanlık, en kuytu bölgelerine girildiği hikâye, daha doğrusu hikâye içinde hikâye de böylece başlar. modern bir binbir gece masalı'nın kapıları aralanır. ancak bu kez şehrazad erkektir. kardeşimin hikâyesi aşkın mutlulukta ulaşılacak son nokta olduğuna inananları bir kez daha düşünmeye davet eden, aşka, aşkın karmaşıklığına ve tehlikelerine dair nefes kesen bir roman. her sayfada yeni bir gerçekliği keşfedecek, kuşku ile kesinliğin sınırlarında dolaşacaksınız. mantıksız gibi geliyor ama o sabah uyandığımda tuhaf bir haber alacağımı biliyordum. karadeniz'in lacivert dalgalarıyla baş başa kalmış olan bu ıssız köyde geçen her gün birbirinin aynısı olduğu için burada insanların heyecanla konuşacağı olaylara pek sık rastlanmazdı. o günün de ötekiler gibi sessizce akıp gitmesi gerekirdi ama galiba başka şeyler olacaktı. o mahmur sabah saatlerinde bir cinayet haberi alacağımı bilmiyordum elbette ama bir haber gelecekti. daha yataktan çıkmamıştım, gözlerim kapalıydı, arkalarında fosforlu çizgiler bırakarak yıldırım hızıyla hareket eden mor tavşanları izliyordum. (kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)


  1. serenad'tan sonra benim için hayal kırıklığı denebilir bu kitap için. üstelik sonunu en başından tahmin ettiğim için beni şaşırtmamıştır.
  2. geçen sene uzun zamandır kitap okuyamadığım bir dönemi atlatmamı sağlamış olan kitap. yalın ve sürükleyici.
  3. ilk bölümü -ki kitabın yarısı - çok sıkıcı, bir yere gitmiyor. bir cinayet var ve katil kim? diye heyecanlandırmaya çalışıyor ancak başaramıyor. baş karakter gizemli, gizemini çözmek için heyecanlandırmaya çalışıyor ancak onu da başaramıyor.

    gereksiz uzun ve çok gereksiz-anlamsız detaylar-diyaloglar var. açıkçası kafamdaki kendini bilmez bir ses bunu sadece sayfa sayısını arttırma çabası olarak görmemi söyledi.

    oflaya puflaya okudum bu kısmı ve baş karakteri de çok itici bulduğum için kitaba bir süre ara bile verdim.

    ikinci bölüm - asıl kardeşinin hikayesi bölümü - daha akıcı ve daha kendine bağlayıcı. sonu ise en başından olmasa bile ortalara doğru fazlasıyla tahmin edilebilir hale geliyor.

    kitap sadece ikinci bölümden oluşsa çok fazla sevebilirdim.
  4. bir solukta okunan ama pek bir şey katmayan kitaplardan
  5. sonu saçma bitmiş. ortada büyük bir aşk var. uğruna hapis yatmak var.
    kardeşi kendisini ihbar eden kadını buluyor, nedeninin ona aşık olması gerekir diye düşünüyorsun, beklenti o yönde. ama o da ne; meğerse tercüman "kadın" da kardeşinin aşık olduğu kadına aşıkmış!!!

    bu son olmadı...
  6. zülfü livaneli ile pek bağdaştıramamıştım bu kitabı. ilk defa zülfü livaneli okuyacaklar için yazarın çizgisine dair yanlış bir izlenim bırakabilir
  7. benim nedense serenad'tan daha fazla sevdiğim kitaptır. burada demek istediğim serenad kötüydü değil elbette. kardeşimin hikayesi beni fazlaca şaşırttı. belki de ilk baştan neyin ne olduğunu tahmin etme teşebbüsünde bulunmadığım için bu kadar şaşırdım.

    evet bazı bölümler gereksiz olsa dahi okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.
  8. genel olarak zülfü livaneli kitaplarını okurken hep aynı hisse kapılıyorum. sanki kitabı değil, kitap özetini okuyormuşum gibi.
    kitaplarda işlenen bir konu var tamam ama anlatmakta yetersiz bir dil de var. bu kitap sevmediklerimden.
  9. zülfü livanelinin okuduğum ilk kitabıydı bu kitap ve bunuda bir solukta okumuştum sonunu inanılmaz merak etmiştim.severek sıkılmadan elimden bırakmadan okuduğum kitaplardan biridir.
  10. Zülfü Livaneli'nin bu romanı Nurşen karayanız adlı bir hırsız tarafından çalınarak başka bir adla kariyer yayınları tarafından basılmış. parça intihal falan da değil hani, düpedüz her bir satırının çalınması durumu. yabancı dilden aşıranları biliyordum da bu şahıs ve yayınevi tercüme gibi zahmetlere de girmemişler. umarım balığın baştan koktuğu toplumumuzda bu yaptıkları bir çeşit reklam görevi görüp bu hırsızların diğer çalışmalarının merak edilmesine ve tanınmalarına neden olmaz.

    kaynak
    mesut