• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.65)
kelebeğin rüyası - yılmaz erdoğan
zonguldak'ta yaşayan, iki genç şair rüştü onur ve muzaffer tayyip uslu, yeni yeni modernleşen bu madenci kentinde memuriyet hayatlarını sürdürürken, bir yandan da sanatla, edebiyatla ve en çok da şiirle iç içe yaşamaktadırlar. ayakları üzerine yeni kalkan genç cumhuriyet, bir yandan modernleşme çabasındayken, aynı yıllarda avrupa'da da çetin bir savaş yaşanmaktadır. belediye başkanı'nın kızı suzan'ın zonguldak'a geri gelmesiyle rüştü ve muzaffer'in şiire olan inancı daha da artar. henüz lise öğrencisi olan suzan, çevrenin istememesine rağmen iki gençle yakın arkadaş olur. fakat 1940'lı yılların vebası olan verem, iki genç insanın da sağlığını git gide tehdit etmektedir.


  1. Hakikaten güzel film olmuş;bunaltmayan şiirselliğiyle, oyuncuların geneliyle(Belçim Bilgin konusuna katılıyorum), buruk gülümsemeli diyaloglarıyla...

    Bu filmi izlerken zamanında ne dertler varmış diye düşünmeden edemedim; veremden, teşhis konamayan apandisitten gencecik yaşta sönen hayatlar, kağıt kıtlığı, en basiti de dondurmasızlık belki de.

    Normalde pek dikkat etmem ama, bu filmde jenerikteki isimlerin sırasına baktım ve ciddi yadırgadım; Belçim Bilgin'in adı 2. sıradayken, Mert Fırat 3.,Yılmaz Erdoğan ta 5.

    !---- spoiler ----!

    "Anlamadığımız için sıkılıyor, fırıncıya ilham gelmediği için aç kalıyorduk."

    "Bir şey söyleme, yaz işte. Tek yaptığımız, tutanak tutmak. Gerisi, takdir-i mutlak."

    "Senin varlığın her şeyin tam manasıyla kötü olmasına mani oluyor."[https://m.youtube.com/watch?v=vtfmxZmUDEM&t=29s