1. beşiktaş patlaması burda etkisiz hala getirmeye çalışan polislerin hali ortadayken üzerinde bomba olduğunu söyleyen birine polisin acıması, yumuşak davranması hata olur. yok üstü çıplakmış da hiç canlı bomba tipi varmış mı da. eğer ortada kalabalık bir ortamda bomba tehdidi oluşturan birisi varsa bunlar ciddiye alınacak şeyler mi?
  2. düşündükçe, okudukça öfkeden ne yapacağımı bilemiyorum. devlet her ne kadar "kahraman polislerin" newroz alanındaki "çok sevdiği" kürt vatandaşlarını hain bir saldırıdan kurtardığını iddia etse de kemal kurkut, benim ve birçoğumuzun gözünde hiçbir esrarengiz yönü olmayan olmayan açık bir infazla katledilmiştir. sokağa çıkma yasağı yok ki saklayabilsin. spontane bir olay olmasaydı tahir elçi'nin katledilmesini "saklayabildikleri" (saklı olan yalnızca infazcının kimliğidir, azmettiren gün gibi açıktır) gibi uygun bir tezgahla saklayabileceklerdi ama olmadı. Gazeteci Abdurrahman Gök o fotoğrafları çekememiş olsaydı, görgü tanıkları olmasaydı hiçbir şey öğrenemeyecektik muhtemelen. olmadı işte istedikleri algıyı yaratamadılar. mızrak çuvala sığmadı, sığmayacak da.

    görgü tanıkları ve kemal'in abisi ferhat korkut şunları anlatıyor:

    "Buraya kadar gazetecilerin de tanıklık ettiği olayda, Kurkut'un neden bıçakla ve üzeri çıplak biçimde kontrol noktasına geldiği, akıllarda soru işareti olarak kaldı. Ancak Kurkut'un polislerle arama sırasında tartıştığı, hakaretlere maruz kaldığı ve sinir krizi geçirdiği öğrenildi. Tartışmadan sonra Kurkut’un elindeki bıçağı Newroz alanına yakın bir kasap dükkanından aldığı ortaya çıktı. İsmini vermek istemeyen kasap, olaydan sonra gece yarısı emniyette ifade vermiş. Olay gününü anlatan iş yeri sahibi, sabah 08.00’a doğru dükkanda tek başına olduğu ve sırtı reyona dönük bir şekilde tezgahta et doğradığı sırada içeriye birinin girdiğini, içeri giren gencin “Kolay gelsin” demesiyle arkasını döndüğünü, tam bu esnada da gencin reyon üzerindeki bıçağa alıp kaçmaya çalıştığını anlattı.

    Görgü tanığı esnaf, şöyle devam etti: “Çevik bir şekilde arkasını dönüp dükkandan koşarak çıkmak istedi. Ben de reyonun arkasından çantasından tuttum. Koşmaya çalıştığı için elim ani bir şekilde reyonun camına değdi ve kesildi. Bırakmak zorunda kaldım. Ardından dışarı koştum. Kavşaktan giriş kapısına doğru hızla koşuyordu. Gencin koştuğunu gören kavşakta bekleyen polisler bana ‘Ne oldu?’ diye sordu. Ben de gencin bıçağı alıp koştuğunu, kavga etmeye gitmiş olabileceğini belirttim. Bunun üzerine kavşakta duran 2-3 polis de peşinden koştu."

    Kasap, Kurkut'un dükkandan çıktıktan 3-4 dakika sonra öldürüldüğünü duyduğunu ve onu durduramadığı için halen vicdan azabı çektiğini söyledi.

    Olaya şahit olan başka bir taksici ise “Kurkut olduğuna eminim” dediği bir gencin, kavşakta bulunan polislerce köşeye çekildiği ve üzerine bağırıldığını söyledi. Taksici, bunun nedenini ise bilmediğini belirtti.

    Konuya ilişkin görüştüğümüz Kurkut'un Diyarbakır'da yaşayan abisi Ferhat Kurkut, halen olayın şokunda. Esnafların anlatımıyla paralel bilgiler paylaşan Kurkut, giriş kapısı yönüne doğru koşan kardeşinin arkasından 2 ya da 3 polis kovalarken, bunu gören giriş kapısı tarafındaki yaklaşık 50 polisin kardeşine yöneldiğini söyledi. Giriş kapısı tarafında duran polislerin silah doğrultması üzerine kardeşinin durduğunu ve “Üzerimde bir şey yok” dediğini belirten Kurkut, polislerin üzerindeki çanta ve elbiseleri çıkarmasını istemesi üzerine kardeşinin tartışmaya girdiğini, ancak söyleneni de yaptığını anlattı. Kardeşinin üzerinde sadece atletiyle kaldığını, yürüyerek polise yaklaştığını öğrendiklerini anlatan ağabey Kurkut, “Polis kardeşimden atletini de çıkarmasını isteyince, bize olayı anlatanların dediğine göre, ‘Ne var ne, üzerimde ne var?’ diye bağırıyor ve atletini çıkarıp atıyor. Bu esnada da sinir krizi geçirdiği için polise bağırıp, çağırıyor ve koşuyor. Zaten ardından bu olay yaşandı” dedi. "

    sokakta polisin ve meraklı bir kalabalığın gözleri önünde eşi tarafından onlarca defa bıçaklanarak ağır bir şekilde yaralanan kadın aklıma geldi nedense. polis saatlerce "hoşgörülü" bir şekilde adamın karısını bıçaklamasını seyrederken boş durmamış adamı ikna etmeye çalışmıştı yine çok "hoşgörülü" bir şekilde. sonra da adamı etkisiz hale getirmek için itfaiye çağrılmıştı. demek ki devletimiz insanları öldürmeden de etkisiz hale getirebiliyormuş. bu sabır ve anlayışı neden kemal kurkut'a göstermediğini sorarsak çok mu saf ve naif oluruz? sanırım öyle oluruz.

    kaynaklar:
    dihaber
    gazeteduvar
    cumhuriyet
  3. Kemal Kurkut'un öldürülmesiyle ilgili olarak başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan iki polis memurundan biri serbest bırakılırken, diğeri adli kontrol şartıyla salıverildi. iki polis de açığa alındı.

    kaynak: artıgerçek